Pelin ŞAHİN-Sözüm Meclisten İçeri
Cumhuriyet Meclisi Genel Kurulu, Meclis Başkan Vekili Mustafa Yektaoğlu başkanlığında dün saat 10.40’ta toplandı. Başkanlığın Genel Kurul’a sunuşlar bölümünde, 23 - 25 Ekim tarihlerinde TBMM Dışişleri Komisyonu'ndan bir heyetin KKTC’ye davet edilmesine ilişkin karar genel kurulun bilgisine getirildi ve onaylandı. Sözkonusu karar onaylanmadan yapılan konuşmalarda, petrol ve doğalgaz konusunda yaşanan gelişmeler gündeme getirildi. Muhalefet; KKTC ile Türkiye arasında imzalanan Kıta Sahanlığı Sınırlandırma Anlaşması’nın imzalanmasında Meclis’in devre dışı bırakıldığını savunarak eleştirdi.
SOYER EN ÜZGÜN GÜNÜNDEYMİŞ: CTP Milletvekili Ferdi Sabit soyer, konuşmasını yapmak için kürsüye çıkarak KKTC ile Türkiye arasında imzalanan Kıta Sahanlığı Sınırlandırma Anlaşması’na değindi ve bugün (dün) hayatının en üzgün günü olduğunu söyledi. Soyer, kıta sahanlığı anlaşmasını ajanslardan öğrendiğini ve hükümetin yetkisi dahilinde olan bir meselede atılan metodun doğru olmadığını ileri sürdü. Bu durumun demokratik iradeye uymadığını savunan Soyer, Rum tarafının yaptığını da doğru bulmadığını kaydetti. Soyer, bu konuda Meclis’in devre dışı olduğunu savunarak uluslararası anlaşma yapma yetkisinin hükümet ve Meclis’in olduğunu kaydetti.
Soyer, “Ben varım, varlığıma, kendi irademe sahip çıkarım” demedikten sonra bu konuda başarılı olmanın mümkün olmadığını söyledi.
RÜŞVET İDDİALARI: CTP Milletvekili Sonay Adem, samimi konuşmalarda tavır belirlenmesi gerektiğine dikkat çekerek Dışişleri Bakanı Hüseyin Özgürgün’ün sıraladığı mazeretlerin tatmin edici olmadığı, böylesi bir dönemde mutlaka New York’ta bulunması gerektiğini söyledi. Adem, “Egemenlik Meclis’teyse sağcımız solcumuz egemenliğin gereklerini yerine getireceğiz” dedi. Kıbrıs Türk Ticaret Odası’nın, Kıbrıs İşlerinden Sorumlu Türkiye Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay’a sunduğu raporu “rezalet” olarak nitelendiren Adem, “o zaman sıradan insanlar vali betimlemesi yaptığında kızılmaması gerektiğini” belirtti. Son dönemlerde çeşitli odaklarda rüşvet konusunun da gündem geldiğini, bu kişilerden bir tanesinin de “Gidip Ankara’ya belgeleri götüreceğim” dediğini ifade eden Adem, “Geldiğimiz noktaya bakar mısınız” dedi. “Başbakan İrsen Küçük’ün bir isim olduğunu, kendisinin rüşvet işine bulaşacağına imkan vermediğini” kaydeden Adem, ancak Başbakanlığın içinde rüşvet olayları olduğunu, bazı UBP milletvekillerinin bile söylemekte olduğunu” savundu. Akıllı sayaçlar konusunda da çok tartışmalar yapıldığını, ilgili bakanın sesiz kaldığını kaydeden Adem, “Bunların üzerine ciddiyetle gitmezsek kimse bizi dikkate almaz” şeklinde konuştu.
Bir bakanın şoförü tarafından bir milyon dolar götürülüp Kooperatif Merkez Bankası’na yatırılması iddialarını da yeniden gündeme getiren Adem, “O dönemlerde bilgisayar işlemine geçilmediği için içinden çıkmak zordur” denildiğini anımsattı. “Bir üst düzey görevlinin kendi evinden zırhlı bir araca 700 bin lira yükleyip bir bankaya yatırdığı” yönünde bir iddia bulunduğunu da kaydeden CTP Milletvekili Adem, Başbakanlık Denetleme Kurulu’nun bu işin üzerine giderek su yüzüne çıkarmasını talep etti. Adem, Merkez Bankası’nın da bu konuda gerekli adımı atmasını istedi.
SONAY’IN BOMBALARI!: Başbakan İrsen Küçük’le CTP Milletvekili Ferdi Sabit Soyer arasında ilginç bir diyalog yaşandı. Diyalogda Soyer, Küçük’e yüklendi. Diyalog ise şu şekilde yaşandı:
Ferdi Sabit Soyer: Sayın Başbakan Sonay (Adem) bomba attı.
İrsen Küçük: Sonay’ın bombaları tehlikelidir
Soyer: Dikkat et patlamasın
Küçük: Zamanı varsa patlamaz
KALYONCU TEHDİT EDİLDİĞİNİ İDDİA ETTİ: CTP Milletvekili Ömer Kalyoncu, dün Meclis kürsüsünde Halil Falyalı tarafından tehdit edildiğini iddia etti. Kalyoncu, geçtiğimiz Meclis oturumunun ardından Halil Falyalı tarafından telefonla aranarak tehdit edildiğini söyledi. Kalyoncu, Başbakan İrsen Küçük'ün damadının satın aldığı kumluk arazinin Falyalı aracılığıyla satın alındığını ileri sürerek, arazinin yüz bin sterlin değerinde olmadığını, ancak o araziden yol geçmesi halinde değerinin artabileceğini ifade etti. Kalyoncu, yurt dışından bir vatandaşın söz konusu araziyi satın almak istediğini söyleyerek vatandaşın vazgeçirilerek söz konusu arazinin Başbakan İrsen Küçük’e satıldığını iddia etti.
Arazinin ileride değer kazanması halinde, bunun vatandaşa büyük bir ihanet olacağını ve bilinçli olarak arazinin Başbakan tarafından satın alındığının kanıtı olacağını ileri sürdü. Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu ile Falyalı’nın arasından su sızmadığını savunan Kalyoncu, ailesi ve yakın dostlarından birisine zarar geldiği taktirde bunun sorumluluğunun Başbakan ile Cumhurbaşkanı’nda olacağını dile getirdi. Kalyoncu, “Bana arkadaşını söyle sana kim olduğunu söyleyeyim bu ülkenin bir Başbakan’ı veya Cumhurbaşkanı’nın karıştıkları insanlara dikkat etmelidir” dedi.
“SENİN İSTANBUL’DA ÇOCUĞUN VAR”: Kalyoncu, “Halil Falyalı’nın başkanlığını yaptığı Mağusa Türk Gücü Spor Kulübü’nün temel atma törenine neredeyse bütün bakanlar katıldı. Mağusa Türk Gücü Spor Kulübü Sayın Eroğlu’nun tavla oynadığı kulüptür” dedi. Kalyoncu, Falyalı hakkında geçtiğimiz hafta yine meclis kürsüsünden yaptığı konuşmanın ardından, Falyalı’nın kendisini arayarak, “Neden benimle uğraşın?” diye sorduğunu, kendisinin de “ben seninle uğraşmam. Şikayetin varsa yargıya git” cevabını verdiğini ileri sürdü.Kalyoncu, bunun üzerine de Falyalı’nın “Senin İstanbul’da çocuğun da var” diyerek kendisinin çocuğuyla tehdit edildiğini ileri sürdü.
Kalyoncu, “Benim Falyalı’yla uğraşmak gibi bir derdim yok. Ben milletvekili olmanın gereklerini yerine getirerek yurttaşların can güvenliğiyle ilgili tehlikeleri gündeme getirmek görevimdir” şeklinde konuştu.
“AİLEMİN GÜVENLİĞİ EROĞLU VE KÜÇÜK’ÜN BOYNUNDADIR”: Ailesi ile yakın dostlarının kılına zarar gelmesi halinde bunun sorumlusunun Başbakan İrsen Küçük ile Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu’nun olacağını ısrarla yineleyen Kalyoncu, Falyalı’nın kimden cesaret aldığını sordu. Kalyoncu, Türkiye Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Kıbrıs’a yaptığı ziyarette, ülkede mafya ve çeteler olduğunu söylediğini hatırlatarak, Erdoğan’nın bu konunun üzerinde durduğunu savundu. Falyalı tarafından başka milletvekillerinin de tehdit edildiğini söyleyen Kalyoncu, aralarında UBP’li milletvekillerinin de bulunduğunu ileri sürdü.
“İPİNİ ÇEKİN VE BAĞLAYIN”: Kalyoncu, şu şekilde devam etti:
“İpini çekin ve bağlayın. Bu adam bugüne kadar kaç kişiyi tehdit etmiştir, ne kadar vukuatı vardır. Ben bu memleketin polisinden ve mahkemesinden adalet beklemiyorum. Çünkü bugüne kadar bu konularda gerekli tedbir alınmamıştır. Böylesi bir ülkede yaşadığım için utanıyorum...Açacak bana telefonu da ‘İstanbul’da çocuğun var ha...!’ diyecek... Memleketin resmi budur. Benim bu kürsüden söylediklerim bu memlekette olması ve olmaması gerekenlerdir... Ben İrsen Bey’in dürüstlüğüne inanırım ama oyuna getirilmiştir. İrsen Bey’i bu işlere musallat eden Sayın Eroğlu’dur... Artık çocuklarımın ve ailemin güvenliğinden Cumhurbaşkanı Eroğlu ve Başbakan Küçük’ü sorumlu tutuyorum...”
KÜÇÜK: DOĞRU BİR OLAY DEĞİL
Kalyoncu’nun iddialarına cevap veren Başbakan İrsen Küçük ise parti başkanları ile toplantısı nedeniyle son dakika genel kurula gelebildiğini belirterek, “Doğru bir olay değil. Kimsenin tasvip etmesi mümkün değildir. Üzerime düşen ne varsa yapmaya hazırım” dedi. Başbakan Küçük, “arsa alımında hataya düşmediğini” belirterek, sözlerini tamamladı.
FALYALI: ‘HEDEFİM SEN DEĞİLSİN’ DEDİ
İşadamı Halil Falyalı, CTP Girne Milletvekili Ömer Kalyoncu’nun bugün Cumhuriyet Meclisi’nde yaptığı konuşmasındaki iddiaları karşısında yargıya başvuracağını açıkladı ve Kalyoncu’yu iddialarını yargı önünde ispatlamaya davet etti. Falyalı yazılı açıklamasında, “Meclis çatısı altında olsa bile cevap ve savunma hakkı bulunmadan, kamuoyu önünde ve canlı yayında linç edildiğini” kaydederek, Kalyoncu’nun meclisteki ilk konuşması sonrasında kendisini telefonda aradığını ancak yanıt alamadığını; geri aradığında da “mecliste adının zikredilme şeklinden ailece üzüntü duyduklarını, bu ifadelerin ayıp ve günah olduğunu ifade ettiğini” bildirdi. Kalyoncu’nun kendisine, “Hedefim sen değilsin” diyerek konuşmayı sonlandırdığını belirten Halil Falyalı, dün mecliste bu konuşmayı “tehdit” diye değerlendirmesinin, “önceden kurgulanan, iyi niyetten yoksun ve başka amaçlar taşıyan bir senaryodan başka bir şey olmadığını” iddia etti. Halil Falyalı, Kalyoncu’yu gündem yaratmak için kendisini kamuoyu önüne atmakla da suçladı ve spor kulüplerinin başkanlarını seçmedeki tercihlerini beğenip beğenmeme hakkının olmadığını belirtti.