Bir yığın karlı dağlar vardır tepemizde altı buz tutmuş,erimek nedir bilmiyor.Kendi içimizde verilen savaşlar.Canla başla ter döke döke boğazımızdan keserek,tırnağımızla kazıya kazıya habire savaşıyoruz.Milattan önce ve sonrasında hala verilen savaşlar artık son buldu. Bizlerin savaşı bitmedi karlı dağlar.Buzlar bir türlü erimedi.Bir rüzgar bir fırtına kopsa karları buzları eritse sonrasında hemen güneş açsa,sıcacık bizleri ısıtsa ta iliklerimize kadar ısınsak,ısımızla sevdiklerimizi vatanımızı ısıtsak.Her gün bir yığın toplantılar yapılıyor.
Sonrasında alınan kararlarla harcamalar başlıyor.Bu harcamaların içerisinde tarihimize ışık tutacak,vatanımızı vatan yapacak hiçbir şey göremiyoruz.Öyle olmasına rağmen her gün eserler üretiliyor ve bilgeler habire üretiklerini arşivliyorlar.Günün birinde o güneş doğacak,meydanı boş bulanlar uzaktan bakacaklar bizlere.İnancımız o kadar büyüktür ki bir kuyu gibiyiz her ürettiğimiz eseri kuyuya atıyoruz.Orada koruma altına alıyoruz.Hatta ve hatta bizler bölgelerde orada duruyoruz.'Yi Çing Kitabı Der ki'bir şehri başka bir yere taşıyabilirsinizir ama asla bir kuyuyu hiç kimse bir yerden bir yere taşıyamaz.Hiç bir güç bilgeleri susturamayacak yıllar akıp gitse de her geçen gün yepyeni dopdolu eserlerle çok sevdiğimiz halkımızla kucaklaşacağız.
Bugün yurtdışından gelen bir yığın insan tarihimizi,coğrafyamızı,örf ve adetlerimizi veya kültürümüzü araştırıyorlar mı?Sanmıyorum sadece kulaktan dolma bilgilerle,ağızdan ağıza dolaşan yalan yanlış bir yığın boş masallarla kendi kendilerini şişiriyorlar.Bir ülkeye bir şehire giderken önce ülke araştırılır sonra kalacağınız şehir, sokakları,tarihi, örf ve adetleri, yemekleri, sanatı ve sanatçısı her yönü ile takip edilir. Günümüzde bir yığın kitap, cd, resim, üretiliyor. Çok merak ediyorum. Bu gelen misafirler acaba hiç merak edipte bu üretilen eserlerin ürünlerinden kendi evlerine veya eşlerine,dostlarına hediye olarak alıyorlar mı?Kıbrıs'ta o kadar çok casino,otel kuruldu ki bu güzel insanlar çok haklıdır.Buradaki görevliler yurtdışından gelenler olsun kendi sanatçıları dururken elbette izlemeye gidecekler.Binbir çeşit yemek bedava casinoda kumar oynamak eh belki şans güler,özellikle kadınların kendi aralarında takıp takıştırmaları ben senden daha güzelim daha şıkım diye birbirlerine laf söylemeleri, artistleri aratmayacak şekilde giyinmeler,Kıbrıs insanına ve kültürüne yakışmayan bir tutum içerisine giriyorlar. Bu şekilde zamanı boşa harcamak yazık günah değil midir?Bu düzen neden böyle oldu. Benim mantığım almıyor.Bir hatırlatma yapmak istiyorum.Dün öyle değildi. Yurtdışından gelen sanatçılarla yerli sanatçılarımız sanatlarını harmanlayarak sahneleri paylaşırlardı.Birlikte elele gönül gönüle elçilik,ordu...Bilgeleri zaman zaman huzuruna davet eder. Yemek verilir ve ödüller dağıtılırdı.Daha bunun gibi bir yığın etkinlikler gerçekleştirmektedirler.Öyle bir insan var ki Kıbrıs insanına verdiği sevgi,emek anlatmakla bitmez. Bir insanın yüreği bu kadar mı güzel olur?Tanrım nasıl da kucaklıyordu sporcusunu,sanatçısını,basın mensuplarını,memurunu,politikacısını.Kısacası halkıyla hep içiçeydi.Şimdilerde büyük bir özlemle can dostumuzu çok çok özlüyoruz. Evet büyük bir özlemle, hasretle, sevgiyle,sevgili Mahmut Şen'i çok özlüyoruz.Tüm Kıbrıs halkı hasret kaldı can dostuna ailenle birlikte dön ... Seni çok özledik. Her yazımda vurguladığım gibi tekrar tekrar vurgulamak istiyorum.İnsanı kazanmak,doğru bilgileri yüklenmek,kişiyi yüceltir.Onu ayrıcalıklı kılar. Doğru bilgiler beynimizden eksilmesin.Sizi seviyorum.