Güney’deki Türk mallarında organize işler

25 Nisan 2003 yılıydı. Güneyde yayın yapan ve Türk karşıtı olarak bilinen “MAHİ” gazetesiydi. Gazete çok ciddi bir haberle çok ciddi bir iddiayı ortaya atıyordu.

25 Nisan 2003 yılıydı. Güneyde yayın yapan ve Türk karşıtı olarak bilinen “MAHİ” gazetesiydi. Gazete çok ciddi bir haberle çok ciddi bir iddiayı ortaya atıyordu. Haberin özeti şöyleydi;

“Kıbrıslı Türklerin mallarının yağmalanması günlük bir olay haline geldi. Kemirgen nüfus, özellikle göçmen olmayanlar, özgür bölgelerde Kıbrıslı Türk vatandaşlarımızın terk ettikleri malı-mülkü tahrip ediyorlar. Skandal, kontrolsüz boyutlara ulaştı. Hiçbir hükümet gasp olayına son vermeye cesaret edemedi. Bugüne kadar sadece sözler ve abartılı açıklamalar duyduk. Gerçekte yasaları çiğneyenleri kovuşturmak için irade yoktur. Çünkü bu malları yağmalayanlar gurubuna karışanlar arasında yüksek düzeyde şahıslar da vardır. Eski Bakanlar, parti kurmayları ve devlet memurları Kıbrıslı Türklerin mallarından faydalandılar ve faydalanmaya da devam ediyorlar.

Dobra dobra söyleyelim; Bugünkü hükümet de bu konunun bir düzene girmesi için özlü hiçbir şey yapmayacak. Bunu yapmaya cesaret edemeyecek. Bunun izahı basittir. Hükümetteki partilerin birçok kurmayı ve yandaşı, yasalara aykırı bir şekilde ellerinde Kıbrıslı Türklere ait olan araziler ve çiftlikler tutmaktadırlar. Birçok kişi çiftçi olmadığı halde elverişli araziler ve çiftlikler aldılar.”

Bu haberde yapılan bir başka vurguda tüm bu yapılanların AB’ ye girmeden önce yapılmaya çalışılması idi.

Tarih 4 Mayıs 2004. Rum İçişleri Bakanı Hristu. Politis gazetesine açıklamalar yapıyor. Kıbrıslı Türklerin güneydeki malları için AİHM den önce Rum mahkemelerine başvurmaları gerektiğini söylüyor ve ekliyor “ Kıbrıs Türk Malları Vasiliği Yasası KKTC’de ellerinde tuttukları Rum mallarını bıraktıktan ve güney Kıbrıs’ta en az altı ay ikamet ettikten sonra Kıbrıs Türklerine güney Kıbrıs’taki mallarını talep etme hakkı veriyor. Nisan 2003’ten bugüne sadece 20 Kıbrıslı Türk Güney Kıbrıs’ta sürekli yaşamaya karar verdi”. Yani geldiğimiz nokta şu; Güney de ki malları ile ilgili olarak herhangi bir işlem yapmak isteyen bir Kıbrıslı Türk altı ay güneyde yaşamak zorunda. Bu vurguyu az sonra anlatacağım olay da daha iyi anlayacaksınız. Ortada olan gerçekse güneyde Kıbrıslı Türklere ait mallarda bazı oyunlar döndü ve halen dönüyor.

Peki, bu oyunu sadece Rum menfaat sevenler mi oynuyor. Görünüşe bakılırsa hayır. Çok önemli bir kaynak şu cümleleri paylaştı benimle “Bazı şahıslar aracılık yaparak, güneydeki malını satmak isteyenleri yurt dışında yaşıyor gibi göstererek para karşılığında girişim yapıyor. Bu şahıslar Hristofyas’ın adamlarıyla iyi ilişkiler içinde. Kuzeyde de vatanseverler. Güneydeki malını satmak isteyen vatandaşları ikna edip ben hallederim. Seni yurt dışında yaşar gibi gösterip malını satarız diyerek insanları ikna ediyorlar”.

İddia bu. Kaynak da söylediğim gibi sıradan biri değil. Adını bu satırları yazarken inandığım “ETİK” değerler adına elbette veremem. Güneyde bazı yolsuzlukların olduğu bilinmeyen bir şey değil. Ölen veya yurt dışında yaşayan Kıbrıslı Türkler adına sahte evraklar düzenlendiği, bir mal için birden fazla satış işlemi yapıldığı hepsini duyduk. Tabi ki gözü açık yurdum insanını da unutmayalım. Ama bu şekilde yapılanı açıkçası hiç beklemezdim. Kıbrıs sorunu karmaşık. Mülkiyet, mal- mülkle daha da karışacak ki karıştı zaten. Hükümetlerimiz tarafından kuzeydeki Rum mallarının dağıtılmasına yıllarca bir sistem getiremedik. Herkes oturduğu evi, ekip-biçtiği tarlayı kendinin sandı. Bu mallar el değiştirdikçe değişti. Satanlar haksız kazanç sağlayıp, yurt dışına gidenler oldu. Sonra birileri bu malların peşine düştü. Tazminat davaları açıldı. Uluslar arası hukuk karşımıza dikildi. Türkiye tarafından önemli bedeller ödendi. Sonra da bu bedellerin belli bir miktarını kullanıcı ödeyecek dendi. Süreç böyle devam ediyor. Son sözüm şudur ki; Adanın her iki tarafında da bu yağma devam ederse kime ne kalacak merak ediyorum.

HASPOLAT MESLEK LİSESİ İLE İLGİLİ BİR ÖNERİ
Bilindiği üzere Haspolat Meslek Lisesinde İlahiyat bölümü açıldı. Hazırlıksız, altyapısız, ansızın, Sayın Beşir Atalay’ın adaya gelmesi fırsat bilinerek. Ankara’ya mesaj verilerek. Olan oldu. Bu konu kullanıldı. Yani ihtiyaç bahane, imaj şahane.

Her neyse, bu okulda Elektrik Bilişim, İklimlendirme ve Soğutma bölümleri var. Bir müdür, bir müdür muavini, yirmi öğretmen, bir sekreter, üç hademe, yirmi dört öğrenci var. Bunlar tabi ki İlahiyat dışında olanlar. İlahiyat dışında olanların içinde bulunulan durumla ilgili bir önerileri var. En azından bana ulaşan öğrenci velileri ve öğretmenler bu önerileri ilettiler. Öneri; Bu okuldaki öğretmen ve öğrenciler başka okullara tayin edilsin. Mesela, Sedat Simavi Endüstri Meslek Lisesi’ne. Bana göre mantıklı. Bu konuda sadece aracıyım. Öneri açık. Karar, karar vericilerin. Elçiye zeval olmaz.
Bu haber 1178 defa okunmuştur
  • cemile güntay   - 27.12.2011 yağma hasanın böreği
  • bulmaca gibi    - 27.12.2011 Iki taraf da yagma ederse, en son ya kediye kalacak ya da maymuna.. yani modern anlamda parasi olan yabanci yatirimcilara...
  • kime ne kaldi ki??.. ;) yani   - 27.12.2011 Dunya mali dunyada kalir..
  • cevat   - 26.12.2011 memleket korsan yağmaya devam hepimiz da mafya yık zaten
  • yani   - 26.12.2011 bu yagma boyle devam ederse hepimiz mafya olacayik..

:

:

:

: