Ardından…

Uzun yıllar hayatınızda olan, hayatınızın bir köşesinde, belli bir yerde duran insanlar; sonsuza kadar orada duracaklarmış gibi gelir. Onun bir gün, bekleseniz bile, gidişi ansızınmış gibi gelecektir.

Uzun yıllar hayatınızda olan, hayatınızın bir köşesinde, belli bir yerde duran insanlar; sonsuza kadar orada duracaklarmış gibi gelir. Onun bir gün, bekleseniz bile, gidişi ansızınmış gibi gelecektir. Apansız… Veda eder size… Hem de ardında kocaman bir boşluk bırakarak veda eder… Koskocaman bir boşluk… Orayı neyle, nasıl dolduracağınızı bilemeden öylece kalakalırsınız…

Ölüm, hangi yaşta olursa olsun kimseye yakışmaz. Yüreğimiz yakıştırmaz bir türlü… İçimiz almaz. Hele de toplumda büyük yer edinmiş olanlar… Lider olanlar… Tarihin bir dönemine damgasını vuranlar… Koskoca ömrünü, idealleri ile süsleyenler…

Aslında her insan, kendi adına en doğruları yaşar: Günahıyla, vebaliyle… Hayat sahnesindeki rolünü tamamlarken, perde inerken son alkışları duymaktır amacı… İçten bir vedadır… “Gitme!” diyen sevgi dolu yalvarışları duymak, hissetmektir… Vedasında onurlu, gururlu, başı dimdik durmaktır… Uğurlanırken de belleklerde sadece gülümseyen bakışları kalır. Artık küçük ya da büyük çekişmeler, doğrularla eğriler tartışılmaz. Giden, giderken sadece kucak dolusu sevgilerini, saygı dolu anılarını götürür. Terazinin kefesi, her zaman uğurlanandan yanadır. Yaşamın ölümle sonuçlanan noktası,SUS noktası olur… Göz pınarlarından dökülen sıcacık yaşlar ve dualarla uğurlanır… Sözün bittiği yerdir orası…

Aslında böyle anlar, kendimizi sorgulama zamanlarıdır. Ölüm gerçeği, derinden sarsarken bizi, “BİZ HAYATIN NERESİNDEYİZ” i düşünmeye başlarız. Neler ektik, neler biçeceğiz… Gül ekenin gül topladığını, diken ekenlerin payına diken düştüğünü biliriz. Biliriz de nedense es geçeriz; bizi nelerin beklediğini düşünmek işimize gelmez… Zor iştir hatalıyız demek… Hatalarımızı kabullenmek…

Avuçlarımız açılırken Tanrı’ya, duaları mırıldanırken bir iyice düşünürüz, musalla taşında yatan biz olsaydık diye… Gerçekten biz, giden kadar şanslı olabilecek miyiz? “ İki kapılı bir handa gidiyorum gündüz gece…” diyen Aşık Veysel’in dizeleri düşüverir aklımıza... İnsanoğlu zaman zaman omuzlarından tutulup bir iyice sarsılmak ister. İşte o zaman dönüp aynalara bakar… Kendi boy aynalarına… Orada görünen ne kadar kendisidir sizce?

Yaşamın uzunluğu kısalığı değildir asıl olan… İçini nelerle doldurduğunuzdur. Hangi ideallerinizin peşinde dur-durak bilmeden koştuğunuzdur. Kimler ve neler uğruna yaşamınızdan vazgeçtiğiniz anların çokluğudur… Gözü kara daldığınız mücadelelerdir. Geride bıraktığınız derin izlerdir… Behçet Necatigil’in dediği gibi “ Aç parantez (doğum tarihi - ölüm tarihi ) kapa parantez…” Her ne varsa o kısacık çizgidedir. Bir ömür nasıl da sığar şu küçücük çizgiye… Böyle düşünebilsek zaman zaman, biraz Yunus’laşabilsek (Yunus Emre)… “ Mal sahibi, mülk sahibi, hani bunun ilk sahibi…” yi hatırlayabilsek… Daha güzel insanlar oluruz. Güzel insanların dünyası da,yürekten inanıyorum, elbette barış dolu, güzel bir dünya olurdu.

Şimdi politika sahnesindekiler, gözlerini dört açmalılar. İşleri her zamankinden daha zor olacak… Onlar, her adımlarında, her gün daha çok devleşen DENKTAŞ idolünün, onun çizgilerinin ağırlığı altında ezilecekler. Bu yükü taşımak hiç de kolay olmayacak. Sorumlulukları daha da artacak… Onları izleyen, hatalarını yüzlerine vurmak için sabırlı olmayacaklar bundan böyle…

Yaşam, bilmeceler, labirentlerle dolu… Kaybolmanız, yok olmanız işten bile değil… Her şeye rağmen hayata dört elle sarılmanın; kendiniz, aileniz, çevreniz ve yaşadığınız topluma olumlu değerler katmanın tam zamanı… Hayatın neresinde olursanız olun, kendinizle birlikte başkalarının huzur ve refahını düşünürseniz doğru davranmış olacaksınız. Bu da hesap günü geldiğinde, iç huzuru ile her şeyi geride bırakıp gitmeye hazır olmak anlamını taşıyacaktır.

Kıbrıs Türk Cumhuriyetine damgasını vurmuş, hayatını bu topluma adamış, büyük lider Sayın Rauf R. Denktaş’a Tanrı’dan rahmet; ailesine ve sevenlerine sabırlar diliyorum. Kabrine nurlar yağsın…
Bu haber 2901 defa okunmuştur

:

:

:

: