Bir ay kadar önce değerli hocam Prof. Umay Günay Türkeş’i konuğum olarak programıma almıştım. Program öncesinde açıkçası ne olduğunu tam anlayamadığım yeni terimlerden söz etmişti. Öğrenmenin tek yolu, ayrıntılı sorular sorarak açıklamasına fırsat yaratmaktı. Ben de öyle yaptım.
Program sonrası ağzım açık kalmıştı. Öğrendiklerim beni bir hayli endişelendirdi. Bizi izleyenler, konuyu elbette kavradılar. Ancak izlemeyenlerle de bu konuyu paylaşmayı görev bildim. Geçen akşam hocamı arayarak, bana bıraktığı notları kullanmama izin verip vermeyeceğini sordum. Son derece samimi olarak, çok mutlu olacağını söyledi. Aslında tüm üniversitelerde, liselerde bu konu ciddi ciddi anlatılmalı, bu konuda özellikle velilerin farkındalıkları arttırılmalıdır. Hatta çeşitli araştırmalar yapılmalıdır da...
-Sevgili hocam, SİBER- PUNK edebiyat türü nedir?
Bizde genç nesil yazarlarda da akisleri görülen siber-punk edebiyat türü ve alt kültürü, dünyaya küreselleşme imkanlarıyla yayılmaya başlamıştır. William Gibson’ın siber uzayı tanımladığı kabul edilen kitabı “Neuromancer” ile belirginleşen siber-punk kavramı şöyledir: Bu eserlerde zaman dilimi, genellikle yakın gelecektir. Ortamsa genellikle distopyandır/ütopik olmayan/ iyi olmayandır. Siber-punk da Bruce Bethke’in1983’te yayınlanan “ Cyber-punk” adlı kısa hikayesi ile ortaya çıkmış ve kabul görmüştür. Siber-punk türünün yaygın temaları içinde, bilgi teknolojilerindeki gelişmeler, özellikle internet/siber uzay ve dev şirketlerin, devletlerden daha etkin olduğu demokrasi ötesi toplumsal kontrol sistemleridir.
-Peki hocam, bunlar hangi akımları ve teknikleri kullanmaktadırlar?
Nihilizm, post-modernizm ve kara film tekniklerini… Açıklayalım: NİHİLİZM: Metafizik ve ahlaki güçleri yok sayan, mevcut değerlere ve düzene karşı çıkan,hiçbir iradeye boyun eğmeyen görüşler… KARA FİLM (Fr. Film noir): Kahramanlarını çürümüş ve itici algılanabilecek bir dünyanın içine yerleştiren Hollwood suç filmlerini tanımlamak için kullanılan terimdir. Kısacası lider karakterler memnuniyetsiz ve isyankar anti-kahramanlardır. BİLİMKURGU Ansiklopedisi siber-punk’u 1980’li yıllarda doğmuş ve popüler olmuş bir edebiyat ekolü olarak tanımlar.
-Sizce bu kültürün gücü nedir?
Kültürü insan yaratmakta ama bütünüyle hiçbir zaman yönetememekte; aksine kültür insanı yönetmektedir. Aslında siber-uzay denilen alanı da insan yaratmıştır. Ancak, ulaşılmakta olan noktada siber- uzay, bireyi ve toplumları yöneterek esir alacak gibi görünmektedir. SİBER-PUNK “ileri teknoloji- düşük kalitede yaşam” kavramlarına dikkat çekerek ünlenmiş bilimkurgunun alt türüdür.
-Umay Hocam, SİBER-PUNK karakterlerinin ortak özelliklerini de tanıtalım mı?
Distopik/ütopyası olmayan/karamsar… Gelecekte, toplumdan uzak, günlük yaşamın hızlı teknolojik gelişmelerle sıkıştırıldığı, bilgisayarla işlenmiş bilgilerin yaygınlaşmasıyla ve insan bedenini değiştirebilen saldırgan veri alanlarında yaşayan. Farklılaştırılmış ve yabancılaştırılmış karakterlerdir.
-Hocam, anlattıklarınız insanın içini ürpertiyor. Bunu önlemenin, kendi kültürümüzü korumanın bir yolu yok mu?
Ne yazık ki gelişen teknoloji, kültür dinamiklerini de, kodları da, şifreleri de değiştirmektedir. Bilgiyi üreten ve keşif yapan toplumlar, sanayi devriminde olduğu gibi kültürü de üretmektedir.
-Bu işe hangi ülke soyundu desem, herhalde Amerika diyeceksiniz…
Geçen yüzyılda Amerika, tüketim toplumlarının oluşmasını ve bunun üzerinde şekillenen edebiyat ve sanatın öncüsü olmuştur. Bu dönüşüme karşı çıkmalarına rağmen, dünyadaki bütün toplumlar az veya çok bu değerleri paylaşmışlardır. Örnek verecek olursak: Mutluluğun simgesi Koka kola, günlük hayatın süratine uygun olarak fastfood ve Çin yemeği modası gibi…
-Hocam, edebiyat bunun neresinde kaldı?
Bilgisayar teknolojisiyle gelişen internet/siber uzay ortamı, edebiyatı da görsellikle buluşturmakta; bilgiye, sanat ve edebiyata sanal alemde ulaşılmaktadır. Dolayısıyla da basılı malzeme kullanımı gittikçe azalmaktadır. Yazılı malzeme siber-punk örneğinde olduğu gibi, kısa sürede sinema, çizgi film, bilgisayar oyunları ile kaynaştırılmaktadır. Bu teknolojilerin alıcısı ve kullanıcısı olan tüm toplumlar, kendi yaratmadıkları, hissetmedikleri her türlü değeri ve özellikle de bunalımları ödünç alarak, yeni çağda Amerika’yı izlemeye devam edecekler gibi görünmektedir.
-Anlattıklarınız, bana son derece ürkütücü geliyor hocam. Bana, bir zamanlar Hitler’in “üstün ırk yaratma” çabasını hatırlattı. Çok eskiden, belki de 30 yıl önce okuduğum ‘İnsan Harası’ romanını anımsadım. Yazarının kim olduğunu unuttum ama yazılanların çoğu aklımda.
Çok haklısınız Ayşe Hanım. Çok ilginç bir saptama… Ama gerçekten de iki konu birbiriyle örtüşüyor.
İLGİNÇ BİR GAZETE HABERİ
Bu yazıyı düzene sokarken Umay Hocam arıyor. 16 Ocak tarihini taşıyan Hürriyet gazetesini okumamı istiyor. Haber beni şaşkına çeviriyor. Hocamın anlattıkları ile birebir örtüşüyor. Çok üzücü bir haber… “ Avustralya’da yaşayan Kıbrıslı Türk ailenin kızı Şeniz Erkan (14) sosyal paylaşım sitelerindeki saldırılardan dolayı bunalıma girdi ve intihar etti…” deniyor. Belki bu acı kaybı geri getiremez ama bundan sonra başka Şenizler olmasın diye önlemler alındığı açıklaması da var.
Avustralya Başbakanı Julia Gillard, hükümetin kamu sistemleri için kurduğu siber- savunma sistemini “ sanal zorbalığa “ karşı savaşla görevlendirdi. 125 milyon dolarlık yatırımla kurulan sistemin uzmanları FACEBOOK, GOOGLE, MSN ve YAHOO başta olmak üzere,tüm sosyal paylaşım sitelerini takibe alacak…
Ne kadar ilginç değil mi? Adeta taptığımız teknolojinin insanı yok eden, yıkan, insani değerleri hiçe sayan tarafı…
ANNELER, BABALAR, ÖĞRETMENLER!
Çok dikkatli olun! Geç kalmayın! LÜTFEN ÇOCUKLARINIZI, GENÇLERİNİZİ HATTA YAKIN ÇEVRENİZİ DİKKATLE İZLEYİN… BU KONUDA UYARIN…