Deniz, kum ve güneşin nimetlerinden doya doya faydalanabilmek için, normal şartlardan daha çok para vererek bir ev alıyorsunuz.

Denize sıfır sayılabilecek konutu alırken size ‘kendinize ait bir plajınız olacağı ve deniz mazaranızın hiç kesilmeyeceğinin’ garantisi veriliyor. Hatta evi satan firma yetkilisi, alacağınız villayı gezdirdikten sonra sizi, sahile davet ediyor ve plajda firmasının ismi yazan ‘Private Beach’ yani ‘Özel Plaj’ tabelasını gösteriyor... Ve ‘İşte bu sahil bu plaj bu villaların kullanımına ait. Yani sizin’ diyor.

Siz de yıllarca binbir emekle biriktirdiğiniz ‘Sterlinleri’ sayarak villayı alıyorsunuz.
Mutlu mesut evinizde yaşarken bir gün sabah kalktığınızda, size ait denilen sahile 14 katlı bina yapılacağını duyuyorsunuz. Ne hissedersiniz? Elbetteki kandırıldığınız...
Evet, İskele Kalecik bölgesindeki Sarcon villaları olarak bilinen konutlarda yaşayan insanlar bu garip ama gerçek hikayeyle yüzleşti. Star Kıbrıs’ın dün, deniz sahilinde bulunan kumsal alana yapılacak olan 14 katlı bir bina ve bu inşaat hakkındaki iddiaları içeren haberi kamuoyunda büyük ses getirdi.
İddialar hakkında bölge sakinlerinin tepkilerini bugün gazetenizde okuyacaksınız. Yol bağlantısı için önce dere yatağı üzerine inşa edilecek köprü izni ardından da köprü ayağının oturacağı hali (kamuya ait) arazinin İsrailli şirkete verildiği yönündeki iddiaya sadece bölgede evi bulunan vatandaşlardan değil ülkenin birçok kesmindeki duyarlı vatandaşlardan da tepki yağdı. İsrailli Afik Group isimli şirketin ve arazi sahibi Kıbrıslı Türkün, İçişleri Bakanlığı’ndan aldıkları iznin ve bölgeye yapılacak inşaatın ÇED raporunun hangi kriterlere göre verildiği konusunda herkes gibi bizde yetkililerden açıklama bekliyoruz. Bu konudaki ısrarlı yayınlarımızı sürdüreceğiz. Ta ki bir açıklama yapılana kadar. Evet... İskele Kalecik kumsalında dere yatağı kenarında boylu boyunca uzanan “Hali (Kamuya ait) arazi kime ne için verildi?

Özel bir şirketin yap-sat konutları yapabilmesi için verilen hali arazi de devletin bir menfaati var mı? Tüm birikimlerini vererek, ‘Evlerinizin önü kapanmayacak, kendinize ait bir sahiliniz olacak’ vaatlerine inanarak konut alan insanların haklarını kim koruyacak?
Bu ve benzeri soruların cevapları konusunda sözü olan herkese sayfalarımız açıktır...