Harid Mustafa
Son birkaç yıldır bölgemizde hâkim olan kargaşayı fırsat bilen Ermeniler, Karabağ sınırında nöbet bekleyen kardeş Azerbaycan askerlerine saldırmaya başladı. Geçtiğimiz aylarda ermeni çetelerinin bir Türk köyüne sızma girişimi fark edilmiş, çıkan çatışmada Azerbaycan ordusundan 5 Türk askeri şehit edilmişti. Bu günlerde çatışmaların başladığına dair haberler iyice yoğunluk kazandı.
Basit bir sınır çatışması olarak algılanamayacak bu durum; Osmanlı’nın güçsüz düştüğünü düşündükleri yıllarda Ermenilerin, Milletimizi arkadan vurduğu günlerin bir tekrarı görüntüsü veriyor. Tarih tekerrürden ibarettir sözünü doğrularcasına, ne zaman bir kargaşa ortamı olsa ortaya çıkan ermeni çeteleriMilletimize arkadan saldırıyor, her saldırdığında bir parçamızı kopararak geri çekiliyor. Onlarca Türk devleti, yığınla Müslüman ülke kendi basit, ucuz kavgalarından sıyrılıp; 'Dur bakalım. Aklını başına al, adam gibi otur oturduğun yerde”anlamında özetlenebilecek, çatışmaları daha başlamadan bitirebilecek tek bir girişimde bulunamadı, tek bir cümle söyleyemedi. Her haber de aradım ama göremedim. PKK belasını ermeni çetelerinden bağımsız düşünebilir miyiz? Azeri kardeşlerimiz huzursuzken, Anadolu Halkı huzurlu olabilir mi? Anadolu halkı huzursuz olursa Kıbrıs türkü huzurlu olur mu? Bubarbarlığa Kıbrıs Türkürıza gösterir, seyirci kalır mı?
1991 yılında 700 Türk evladının öldürüldüğü Hocalı katliamı daha dün gibi hafızalarımızda tazeliğini korurken, Ermenilerin erkek, kadın, genç, ihtiyar, çocuk demeden katlettiği o tüyler ürperten olay, Milletimizin her ferdi gibi benimde içimi acıtmaya devam ederken, sesiz kalmanın imkânı var mı?
Ermeniler 1990’da Bakü katliamı sırasında aldıkları Rus desteğini, Karabağ’da giriştikleri katliamları, etnik temizlikleri, işgalleri sırasında da fazlasıyla almışlardır. İki buçuk milyona yakın Türk insanı Karabağ’dan çıkarılmış, çıkmak istemeyenler katledilmiştir. Bugün iki milyonu aşkın Gaçkın (göçmen) Azerbaycan’ın Başkenti Bakü şehrinin kenar mahallelerinde yurtlarına, doğdukları büyüdükleri topraklarına dönebilme ümidiyle, perişan vaziyette, kaybettiklerinin acılarıyla hayatlarını devam ettirmektedir. Türkler soykırım yaptı iddiaları karşısında her türlü desteği cömertçe veren batı dünyası, Türklerin, Müslümanların açıktan soykırıma tabii tutulmasını, yüzünde kalleşçe bir tebessümle gayri insani bir sırıtışla izlemekte, soykırıma uğrayan Türk Milleti olduğu için her zaman sergilediği davranışı sergilemekte kör, sağır, dilsizleri oynamaktadır.
Batı dünyası, Azerbaycan’ın yukarda anlattığımız sorununa, Kıbrıs sorununa ve diğer sorunlarımıza Türk-İslam karşıtlığı olarak bakmış, bu sınırlar içerisinde formüle etmiş, politikasını bu çerçevede şekillendirmiştir. Batı dünyasını ilgilendiren konu adaletli çözüm hiç olmamıştır. Bunun en güzel örneğini dün gibi hatırlıyoruz. Barış istiyoruz diyerek sokaklara dökülmüştük. Rum lider, sakın barışmayın mesajını Televizyon ekranlarından ağlayarak vermişti. Rumlarda bu gözyaşlarının hakkını vererek barış istemiyoruz demişti. Sonuç ve gelişmeler hepinizin bildiği gibi oldu. Rum liderin gözyaşlarının hakkını veren Rumlara, batıda hakkını verdi ve Avrupa Birliğine üye yaptı. Çünkü batıyı ilgilendiren şey barış, adaletli çözüm değil, politik, ekonomik çıkarlar ve fanatizmin sınırlarını zorlayan dinsel taraftarlık duygusunun gereğini yapmaktır…
Evrensel İnsan hakları mantığıyla düşündüğümüzde, Türkiye Cumhuriyeti’nin uzattığı eli havada bırakan Ermenilere Batı;Hai-Taht doktrininin gerçekleştirilebilir bir ideoloji olmadığını, tuttukları yolun yanlış olduğunu, aydınlık yarınlara çıkaracak yol olmadığını anlatması gerekir. Ama Batı’da İnsan Haklarıda, evrensel mantıkta farklı işlemekte, fanatizm, politik ve ekonomik çıkarlar gibi faktörler bu algının çerçevesini belirlediği için bölgeye ve insanlığa barışı ve huzuru getirecek telkinleri yapamamaktadır. Aksine kışkırtıcı ve saldırganları cesaretlendirici bir davranış içerisinde hareket ediyorlar. Kıbrıs Meselesinde, Ermeni-Azeri Meselesinde, Ermeni-Türkiye Meselesinde de aynı fanatik yaklaşımı nasıl fütursuzca sergilediklerini tekrar tekrar gördük...
Bugün, 10 yıl öncesiyle kıyaslanamayacak kadar gelişmiş, birlik ve beraberliğini Batıya rağmen tesis etme azim ve kararlığın da bir Anadolu, dünya’da zulme uğrayanlara kucak açmış bir Türkiye var. Bizler Azerilerle kardeşiz. Azerbaycan kardeş ülke. Böyle bir Türkiye “Bir Azerbaycan Türkünün burnunun kanamasına, ayağına diken batmasına” rıza göstermez. Türkiye hiçbir şart altında kardeşlerini yalnız bırakmadı, bırakmaz. Bunu ermeni çeteleri de, destekçileri de eminim biliyorlar. Son günlerde, Anavatanda ermeni PKK terörünün tırmanması bildiklerini gösteriyor.
Azerbaycan yalnız değilsin… Asla yalnız olmayacaksın.