Son bir yılı aşkın süredir basın-yayın organlarında en çok çıkan kelimeler arasında, “Doğalgaz, Afrodit, 12. Parsel, Münhasır Ekonomik Bölge, Nobel Enerji Şirketi, Akdeniz ve Petrol” bulunmakta.
Yani, enerji ekseninde şekillenen bir gündem söz konusu. Konu enerji ve rakamlar büyük olunca bütün dünyanın gözü bu noktaya çevrildi...

Yarım asra yakın süredir devam eden PKK terörünün sona erdirilmesine yönelik çalışmaları da İsrail’in Türkiye’den özür dilemesini de yeniden şekillenen ortadoğuyu da bu çerçevede düşünmek gerekir. Yaşadığımız coğrafya yeniden şekilleniyor ve bu şekillenmenin gecikmelere de tahammülü yok gibi görünüyor.

Bu gelişmelerin yönlendiricisi ve baş aktörü ABD’nin Güney Kıbrıs’taki Büyükelçisi John Koening, Güney Kıbrıs’ın tek yanlı olarak ilan ettiği “Münhasır Ekonomik Bölge” içerisindeki 5 ve 6. parsellerle ilgili olarak Doğu Akdeniz bölgesinde hakim olan gerilim ortamını kötüleştireceği gerekçesiyle Rum Yönetimi'ni uyarmıştı. ABD’nin bu tavrını sadece Rumlar’a karşı tavır olarak algılamamk lazım. ABD öngördüğü eksende yeniden şekillenmeyi etkileyecek girişimlere müsamaha etmemekte kararlı bir duruş sergiliyor.

Daha yalın ifadeyle söyleyecek olursak, Kıbrıs’ta aklımıza geldiği anlamda barış ve birleşmeyi değilse bile ihtilafların ortadan kaldırılacağı, direnenlere acınmayacağı günler yaklaşmaktadır. Ada’da en geç önümüzdeki yılın başlarından itibaren çözüm noktasında epey ilerleme sağlanması beklenilmektedir...
Kıbrıs’la kıyısından köşesinden ilgili olan bütün çevrelerde beklenti bu olunca, dünyanın çeşitli ülkelerinden Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti sınırları içerisindeki gayri menkullere ilgi arttı. Mesela Birleşik Arap Emirliklerinde yayın yapan The Gulfnews gazetesinde “Ortadoğu Yatırımcıları Kuzey Kıbrıs’ta mülk satın almak için sıraya girdi” başlıklı bir makale yer aldı.

Makale de sadece tatil evi arayan Körfez bölgesinden Umman, Katar ve Dubai’de petrol sektöründe çalışanların Kuzey Kıbrıs’taki mülk almak için iştahlı olduklarını, satışlarda yüzde 350 artış yaşandığını yazssada, dünyanın bir çok ülkesinden,özelliklede Azerbaycan başta olmak üzere Türk Cumhuriyetleri, İsrail ve Mısır gibi ülkelerden bu yönde yogun talep olduğu biliniyor. Varolan bu taleplerin önümüzdeki aylarda belirgin şekilde artacağı öngörülüyor.

Bu taleplerde yaşanacak yoğunluk, bir çok yeni fırsat ve tehditleri de beraberinde getirecektir. Hayatın her alanını bu yeni gelişmelere göre dizayn etmek gerektiği açıktır. Bu konuda sorumluluk sahibi olanların gecikmeden gerekli çalışmaları yapması oldukça önemlidir.