Teknokrat kabine baskı hissetmez

Pazartesi gününün erken saatlerinde BRTK bünyesindeki “Köşe yazısı” radyo programında konuktum.

Pazartesi gününün erken saatlerinde BRTK bünyesindeki “Köşe yazısı” radyo programında konuktum.
Sevgili Çiğdem Dürüst’le beraber.
Konu demokrasi ve bu anlamda Kıbrıs’ın kuzeyindeki durumdu.
Yine ayni gün saat 13.45’de bu kez BRT’nin birinci kanalında yayınlanan haber programına telefon bağlantısıyla katkı koydum.
Öne çıkan konular demokrasinin siyasal yönetimler anlamındaki işleyişi ve elbette KKTC’nin geçici hükümetiydi.
Bu arada geçici hükümetin programı da Meclis’te okunuyordu.
Akşam saatlerinde ise Başbakan Sayın Sibel Siber’le kısa bir telefon sohbetim oldu.
“Tüm arkadaşlarımızla, tüm zamanımızı çalışmaya ayırdık. İki ay gibi bir süremiz var ama bu süre içerisinde çok önemli işler yapabiliriz. Bu hiçte zor değil. Önümüzdeki Bakanlar Kurulu toplantımızda da önemli kararlar alacağız.”
Sayın Siber’le sohbetimizden öne çıkan cümleler bunlar.
Bakanlar Kurulu toplantısı bugün.
Alınacak kararların neler olacağı ise bekleniyor.
Öncelikle şu önemli bir noktadır;
Hükümet çok rahat.
Rahatlığın nedeni geçici olmak, süre anlamında dar bir çerçevede görev yapmak ya da suya sabuna dokunmadan gün geçirmek değil.
Rahatlığın sebebi aslında çok basit.
Siyasi baskı altında olmamak ve seçilme kaygısı taşımamak.
Pazartesi günü yine bu köşede sizlerle buluşturduğum yazımdan bir kesiti hatırlatmak istiyorum;
“Bu icraatlar 28 Temmuz seçiminden sonra oluşacak yeni iktidar oluşumuna ve Meclis yapısına hem örnek olacak hem de teşvik edecek.
Söylediğim gibi beklenti çok büyük.
Ve bu beklentiyi olduğundan daha aşağıya çekmek yeni oluşacak iktidar erkine ve Meclis ortamına beklendiğinden daha fazla sorumluluklar yükleyecek.
Bu geçici süreçte geçici hükümete çok fazla sorumluluk yüklemek ve çok fazla bir şey beklemek de bu zor dönemde bu zor görevi üstlenen yeni kabine üyelerine bir yerde haksızlık olabilir.”
Tekrardan altını çizeyim beklenti sanıldığından büyüktür.
Bu durumun hem kötü hem de iyi anlamda sonuçları vardır.
Kötü sonuç;
Beklentilerin altında cevap vermeye çalışan bir ekibin büyüyen talepler karşısında haksızlığa uğraması.
İyi sonuç ise;
28 Temmuz seçimiyle oluşacak iktidar iradesinin kısa sürede dahi olsa yapılabilecek işleri görüp örnek alması ve bu anlamda geçici hükümetin çitayı yükseltecek olmasıdır. Toplumsal baskının da “yapılabiliyormuş” noktasına geleceği ve talep baskısını da hesaba katmak şart.
Evet, görev süresi kısa olabilir.
Ama önemli olan süre değil, süre sonundaki başarı tablosunun ortaya çıkaracağı göstergelerdir.
Geçici hükümet olmakla, teknokrat hükümet olmak farklıdır mutlaka.
Bu noktada geçici hükümetin yerini kalıcı iktidara bırakması, istikrarlı bir siyasi yapının kurulması tabi ki en doğrusudur.
Fakat teknokrat yani konusunda uzman isimlerden oluşacak ve de seçilme kaygısı taşımayacak, seçmen baskısını her adımında yaşamayacak, kendini popülizmin sarmalında kullandırtmayacak bir hükümet modelinin oluşması da bu ülkeye yapılacak en büyük hizmettir.
Siyasi partiler ve tek listeli seçim konularında atılmayan adımlar her ne kadar atılmalıysa ve bu işlevini yitirmiş, vekilliğin siyasi çıkara, delege sisteminin teslimiyete, seçmen baskısının ayırımcılığa yenik düştüğü siyasi yapımıza ilaç olarak teknokrat kabinelerin göreve getirilmesi mutlaka ciddi anlamda düşünülmeli.
Siyasetten uzak, siyaset değil sadece verilen görevi yapan, cesur ve zümre ayırımı yapmadan sadece işine odaklanmış bir “hizmet takımı” her yönden gelecek siyasi baskıya en azından bir noktada dur diyebilir.

Bu haber 680 defa okunmuştur

:

:

:

: