Dünyamızda öylesine hızlı değişimler yaşanıyor ki yaşamın her alanında özellikle son çeyrek yüzyıldır;
Teknoloji öylesine akıl almaz yenilikler sunuyor ki insanoğluna;
İletişim dünyasında, tıpta, genetik bilimlerde, ulaşımda, uzay çalışmalarında ve bilimin her alanında bildiklerimiz her geçen gün hızla yenileniyor...
AlvinToffler son on yıl öncesine kadar bildiklerimiz bugün artık ikiye katlanmıştır diyor ve yaşanan gelişmelerin eksponansiyal bir şekilde artmaya devam ettiğini belirtiyor.
Bütün bu gelişmeler ekonomik ilişkileri olduğu kadar toplumların yapılarını da değiştiriyor.
Dünyamızın artık çok daha farklı becerilere sahip insanlara ihtiyacı var. Diğer bir deyişle hızla değişen dünyaya uyum sağlayabilmek ve değişen toplum düzenlerinde yaşayabilmek için farklı becerilerle donanmamız gerekiyor.
Yaşanan tüm bu değişimler doğal olarak eğitim sistemlerini de etkilemiş ve onların da değişmesini zorunlu kılmıştır.
Günümüz toplumları sanayi toplum düzeninden bilgi toplumu düzenine geçerken, eğitim sistemleri de buna göre şekillenmek durumunda kalmaktadır. Ancak maalesef eğitim sistemlerindeki değişim hızının bir türlü teknolojik gelişmelerin hızını yakalayamadığını söylemek gerekiyor. Öğrenme alanında ve öğretim tekniklerinde kabul edilen yeni paradigmalar, bir türlü eski paradigmaların yerine monte edilemiyor ve eğitim sistemleri büyük tıkanıklıklar yaşıyor.
Değişim konusunda kararlı ülkeler paradigmal değişim ve dönüşüm yolunda önemli mesafeler kat ederek küresel boyutta yaşanan değişimin hızını yakalamaya ve yenidünyaya uyumlu insan yetiştirmeye devam ederken;
Değişime direnen ya da değişim gereksinimlerini çeşitli nedenlerle kavrayamayan ülkeler ise büyük sıkıntılar yaşamaktadırlar.
Eğitimde paradigmal değişimleri başaramayan ülkelerde doğal olarak diğer alanlarda da değişimler yaşanamamakta ve bu ülkeler giderek gelişmiş ülkelere daha bağımlı hale gelmektedirler.
Yani eğitim sistemlerinde değişim ve dönüşümü gerçekleştirebilen ülkelerle gerçekleştiremeyen ülkeler arasında var olan uçurumlar giderek daha da büyümektedir.
Ülkemizde de eğitim alanında paradigmal değişimler çeşitli nedenlerle değişime karşı gösterilen dirençlerin de olumsuz etkileriyle halen olması gereken düzeyde seyredememektedir.
Kısacası eğitim sistemimizdeki tıkanıklıklar bir türlü aşılamamıştır.
Bugün geldiğimiz noktada hala çok temel ve derin sorunlar var eğitim sistemimizde.
Kıbrıs Türk Eğitim Sisteminde eğitimin amacından tutun da, bilginin doğasına, okulların, eğitim bakanlığının ve tüm eğitim kurumlarının yapılanması ve işleyişinden eğitim yönetimi ve eğitimde liderlik kavramlarına kadar eğitimin her alanındaki temel anlayışlar yeniden ele alınmak durumundadır.
Kısacası artık eğitimde doğru olanın yapılması gerekmektedir.
Doğru olan da eğitimde paradigmal dönüşümleri hayata geçirmektir.
Artık eski dünyanın eğitim paradigması olan davranışçı yaklaşımları kullanmak ve hatta bu eski paradigmayı eksiksiz ve hatasız uygulamak dahi çözüm değildir.
Bilinmelidir ki sanayi toplumu anlayışları ile bilgi toplumuna insan yetiştirilemez.
Eski paradigmalarla donanmış bir eğitim sistemi ile yaptığımız işi doğru yapmakla ancak eski toplum yapılarına insan yetiştiririz ama bilinmelidir ki bu insan hedeflediğimiz girişimci, yaratıcı, problem çözücü, öğrendiği bilgiyi yeni bilgiler üretmek için kullanan ve benzeri özelliklere sahip insan olmayacaktır.
Bilinmelidir ki gerçekçi eğitim politikalarına eskisinden daha fazla ihtiyaç duymaktayız biz de diğer toplumlar gibi.
Artık kısa dönemli değil uzun dönemli düşünmeliyiz.
Artık Kıbrıs Türk Halkının dünyayla bütünleşmesini ve dünyanın diğer toplumları ile yaşamın her alanında rekabet etmesini hedeflemeliyiz.
Artık eğitimde yeni değerlerin gerçekliğini önyargısız olarak dikkate almalıyız.
Ve işte tüm bunlardan dolayı attık eğitim sisteminde reformlar değil devrimler yapmalıyız...