Dünkü yazımı;

Rekabet ve Yakın Doğu Üniversitesi

Rekabet ve Yakın Doğu Üniversitesi

“Bugün için sorunun çözümünde öncelik Kıbrıslı Türklerin paylaşım noktasındaki kazancı değil, Türkiye’nin, güney Kıbrıs ve üçüncü ülkelerin ne kazanacağıdır.
Yeni hükümetten bu konuda irade beklemekte çok hayali midir?
Kusura bakmayın ama devlet yönetemeye talipseniz, hakkını da vereceksiniz.”
Cümleleriyle bitirmiştim.
Siyasi rekabet sadece ayni parti içinde ya da iktidar olma yolunda kabul edilmemelidir.
Rekabet hayatın her alanında vardır ve kalitenin oluşması için olmazsa olmazdır.
Piyasanın adı her ne olursa olsun rekabet her alanda belirleyici unsurdur.
Bu noktada niyet olduktan sonra nelerin yapılabileceğine ve rekabetin kazandırdıklarına bir örnek var bu ülkede;
Yakın Doğu Üniversitesi.
Kıraç denen topraklarda yükselen bu ülke insanının neler yapabileceğinin göstergesi olan örnek kurum.
Ve artık salt kurumdan öte geçen bir yapı.
Bunu konudan bahsetmek şu noktada iyi gelebilir;
Sıkıcı gündemden uzaklaşmak, siyasi tartışmalardan bir nebze ayrılmak, hep kötü olayları değil, güzellikleri de konuşmak ve en önemlisi moral anlamında bir mola vermek.
Yetmiş ülkeden öğrenciyi, hastayı bu ülkeye getirmek kolay değil.
Tanınmayan ülkenin, tanınan yüzü olmak.
Üstelik ambargo denen öğrenilmiş ve sığınılan bir olay yaşanmakta iken.
Teknik ve teknolojik anlamda bulunduğumuz coğrafi bölgede ilk sıraya giren hastane.
Tıp fakültesi ve diğerleri.
İnovasyon merkezi.
Dahası elbette var.
Geçtiğimiz hafta Perşembe günü Yakın Doğu Üniversitesinde bir imza töreni daha vardı.
Yeni anlaşmalar için yeni bir adım daha atılacaktı.
Bu kez imzanın diğer tarafında Kazakistan Üniversitelerinin temsilcileri vardı.
Tören İletişim Fakültesi Turuncu salondaydı.
Bir gün önce imza töreni için telefonla bir davet almıştım.
Törende konuşan Yrd. Doç. Dr. Sayın İrfan Günsel şunları söylüyordu;
“Dost ve kardeş ülke Kazakistan'ın saygıdeğer üniversite temsilcilerini YDÜ’ de ağırlamanın ve yeni bir işbirliğine başlamanın gururunu taşımaktayız. Bu işbirliğine imkân tanıyan tüm rektörlere ve rektör vekillerine üniversitemize hoş geldiniz diyorum. YDÜ 95 lisan, 122 yüksek lisans, 63 doktora programı ile sadece ülkenin değil, bölgenin en büyük ve prestijli üniversitesi durumundadır. YDÜ’ nün bilim dünyasına katkıları yadsınamaz bir gerçektir. Bir üniversitenin en önemli görevlerinden olan, araştırma yapmak, bilimsel çalışmalarda bulunmak YDÜ’ nün üzerinde hassasiyetle durduğu korulardır. Bu çerçevede araştırma için hiçbir fedakârlıktan kaçınmayarak ciddi yatırımlar yapıyoruz. Sadece ülkemizin değil, tüm Türk Cumhuriyetlerinin kütüphanesi kabul edilen Kütüphanemizde 1 milyon kitap bulunmaktadır. CERN ile ortak çalışmalar yürüten dünyanın en hızlı süper bilgisayarlarından birine sahibiz. YDÜ Robot Futbol Takımı, 400 üniversitenin yer aldığı yarışmalarda elemeleri geçip Amsterdam'da ülkemizi gurur ve başarı ile temsil etmiştir. Mühendislik, Sağlık ve Tıp gibi alanlarda hizmet vermekte olan laboratuarlarımız hem öğrencilerimizin hem de öğretim görevlilerimizin araştırma yapmalarına olanak sağlamaktadır.”
Yakın Doğu Üniversitesinin bir özetidir bu.
Ve lafta değil özde yapılanların, yapılacak olanlara teminatıdır kazanılan artılar.
Eksikler yok mudur?
Elbette vardır.


Öncelikle başarının sağlam temellere oturması için daha profesyonel bir alt yönetim kadrosunun varlığı şarttır.
Tabi ki bunu başarmak kolay değil.
Ama başarılanı düşünürsek imkânsız da değil.
Bu haber 613 defa okunmuştur

:

:

:

: