Saç kesildi ak kara göründü

Öyle derler değil mi? Saç kesildi, ak kara göründü…

Öyle derler değil mi? Saç kesildi, ak kara göründü…
Bir de saç kesildi kel göründü derler ya… Saçı olan adamın keli mi olur diyeceğim ama, kuş yuvası gibi tarayanlar var, uzatıp battaniye yerine kullananlar var, var oğlu var… Sanki saçın eksikliği bir haltmış gibi abartılmış… Halbuki demezler mi “maden üstü çorak olur”?
Benim sorunum da daha yirmili yaşlarda saçımın ağarması… Yolun başında ihtiyar muamelesi görmek çok sıkıcı doğrusu… “Akbaşlı” ne kadar ters bir laf!
Demek ki sorun kimdeyse ona büyük, gerisine hikâye… Ne kel olmayan kelin halinden, ne de “ak saçlı” olmayan erken “aksakal” konumuna konulmaktan anlar…
Hikaye hepsi… Öyle de konumuz kimin saçı daha gür veya daha az beyazlı yarışması değil zaten. Bizim mesele seçim oldu, oylar sayıldı, aklar karalar ortaya çıktı… Şimdi hükümet gerek, nasıl olacak o iş?
Seçim sonuçları öyle enteresan bir durum ortaya koydu ki ister Cumhuriyetçi Türk Partisi (CTP) isterse Ulusal Birlik Partisi (UBP) iktidara niyetlenseler gerçekleşmesi psikolojik ve tarihi nedenlerle neredeyse imkânsız büyük koalisyon kurulması haricindeki tüm opsiyonlarda Demokrat Parti (DP) olmadan iktidar olunamıyor…
Yani, sevgili dostum, arkadaşım Serdar Denktaş’ın partisi yeni dönemde Batılıların deyişiyle “kral yapıcı” (king maker) rolünü üstleniyor. Çok tehlikeli bir rol bu… Geçen defa bu rolü oynamaya kalktığında başına gelenleri, Özgürlük ve Reform Partisi (ÖRP) meselesi, CTP ihaneti, yaşanılan travma unutulmamalı…
CTP-DP koalisyonunun dağıtılıp yerine CTP-ÖRP koalisyonu kurulması döneminde bir konferans dolayısıyla Polonya’da idim. Serdar Denktaş da orada idi. Büyük şaşkınlıktı yaşadıkları. Söz verilmesine rağmen, adaya dönmesi bile beklenmeden ortaklarınca arkadan bıçaklanmasını hazmedemiyor, kabına sığamıyordu…
Olmadı tabii… Taşıma suyla CTP hükümeti kayaya oturdu, KKTC ekonomisini en sıkıntılı döneme soktu, koca Kıbrıs Türk Hava Yolları gibi birçok kurumu hesapsız kitapsız siyasetle uçuruma sürükledi. Ardından gelen UBP hükümeti de basiretsiz siyaset uygulayıp, farklı önceliklere sahip olunca ardından gelen İrsen Küçük’lü UBP iktidarına cenaze namazı görevi düştü…
Küçük’ün sandıkta kalışının birçok sebebi vardır. İddialara girmeye gerek yok, siyaset hesabı sandıkta görür, nitekim Küçük anlamamakta ısrar etse de gördü. Bir siyasi kariyer böyle kapanmamalıydı. En azından Küçük bunu hak etmedi. Ama, siyasi ihtiras denilen tramvay ender salimen garaja gider, çoğunlukla kaza geçirir, nitekim 28 Temmuz da Küçük için siyaseten ölümlü bir kaza oldu.
Şimdi soru şu: DP kimi kral yapacak? Yani, kimi iktidara taşıyacak; UBP’yi mi, CTP’yi mi?
CTP ile iş zor. Daha dün ihanet edildi, parti bölündü, iktidar gasp edildi… En kaba haliyle anlatmaya çalışıyorum, kimse alınmasın. DP bugün niye CTP’ye tekrar güvenip aynı yolu yürüsün? Dün Ankara’daki siyasi İslamcı iktidar ile işbirliği halinde KKTC siyasetinden Denktaşları temizleme operasyonuna kim girişmişti? CTP. Bugün ne farklı? Tüm uğraşısına rağmen Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) iktidarı Serdar Denktaş ile barıştı mı? Yakınlaştı mı? Düşman görmekten vazgeçti mi?
Serdar Denktaş ve partisi DP “Kıbrıs Türk milliyetçisi” sıfatını bırakıp en azından UBP gibi “pragmatik” bir çizgiye gelmediği sürece AKP ile ilişkisinin düzelmesi boş bir hayal kalmaya devam edecektir. O çizgiye gelen DP’ye ise KKTC’de ihtiyaç kalmayacaktır.
Kısaca CTP ile DP’nin koalisyon yapması yokuş üstü dar ve engebeli bir yol. İyi düşünmek gerekir.
Öyle “Her milletvekili önceden 500 bin liralık senet verdi başka partiye gitmeyeceğim diye” lafıyla rahatlamak mümkün değil. Öyle bir senedi almaya ihtiyaç duymak tehlikenin ne kadar büyük olduğunu kabul etmek anlamına gelir. Zaten seçim öncesi rezalet herhalde daha unutulmadı…
İyi de UBP ile koalisyon çok mu kolay?
Sekizler olayı herhalde geçen asır yaşanmadı. UBP’yi iktidardan düşürüp erken seçime zorlayan ve parti başkanının bile sandığa gömüldüğü seçim yenilgisi almasına neden olan kimler idi? Şimdi DP’nin 12 milletvekilinden çoğu “Saraya” yakın değil mi? Kimdi UBP’yi iktidardan düşüren stratejinin oyun kurucusu? Şimdi UBP ile DP hükümet kurup birlikte iktidara mı gelebilir? Dün birbirini yiyen milletvekilleri bugün birlikte yemeğe mi oturabilir?
Bana sorarsanız bal gibi de oturur ama bir de bunu tribünlere anlatabilmek sorunu var. Hani düşman olmuşlardı? Hani bir tarafta “demokrasi” diğer tarafta “hanedan” vardı? Halk da halk yani, “demokrasiyi” cezalandırıp “hanedanı” oyun kurucu veya kral yapıcı pozisyona mı getirdi yani?
UBP iktidar uğruna kimleri affetmedi ki şimdi sekizlere kucak açmasın, baş tacı etmesin? Belki dışişleri bakanlığında aday çokluğundan sıkıntı yaşanır ama UBP-DP koalisyonu bal gibi de olabilir. Tabii mide meselesi, kimininki kaldırır, kimisi öğürmekten helak olur.
Benim gönlümden geçen KKTC’nin en çıkarına gördüğüm CTP-UBP koalisyon hükümeti. Bir yandan baskın gibi gelebileceğinden endişe ettiğim yeni Kıbrıs planı, diğer yandan ekonomik programın uygulanması için gereken olabildiğince geniş tabanlı hükümet ihtiyacı bana her şeye rağmen bu zor seçeneğin öncelikle denenmesi gerektiğini gösteriyor. Olur mu? Çok zor. Dediğim gibi CTP’de kesif bir UBP nefreti; UBP’de yoğun CTP’ye yönelik keskin bir güvensizlik ile koalisyon çok zor. Olsa da böyle bir koalisyon istenilen sonuçları verebilir mi? O da ayrı bir mesele.
Bakalım, ne demişler, umarım yaşar ve görürüz… Belki mevcut teknokrat hükümetin bir benzerine iki büyük partinin ve belki de DP’nin dıştan desteği sorunu çözer, yeni bir siyasi ortamın doğmasına vesile olur. Unutmadan altını çizerek söyleyeyim kısa sürede Dr. Sibel Siber Hanımın başkanlığındaki hükümet hiç de azımsanmayacak başarı gösterdi. Tebrikler.
Cuma günü 28 Temmuz’da yapılan milletvekilliği erken genel seçiminin kesin sonuçlarını ilan eden Yüksek Seçim Kurulu yarın yeni milletvekillerinin mazbatalarını ilçe seçim kurullarında düzenlenecek törenlerle dağıtacak. Kesin sonuçların Resmi Gazete’de yayımlanmasının ardından milletvekillerinin yemin ederek göreve başlaması için Anayasa’da öngörülen 10 günlük süreç de böylece başlamış olacak.
Anayasaya göre Cumhurbaşkanı Dr. Derviş Eroğlu hükümet kurma görevini kendi kanısına göre güvenoyu alabilecek bir milletvekiline verecek. Görevi alan milletvekilinin bu görevi en geç 15 gün içinde tamamlaması veya görevi geri vermesi gerekiyor. Yine anayasaya göre görevlendirilen milletvekilinin başkanlığında kurulacak yeni hükümetin üyeleri yeni başbakanın önerisiyle cumhurbaşkanınca atanır.
Sonra bir hafta içinde hükümet programı falan filan, süreci biliyorsunuz herhalde…
Durumun hassasiyeti nedeniyle yeni hükümet kurma görevlendirmesi bugün-yarın yapılsa da koalisyon görüşmeleri bayram sırasında ve sonrasında devam edecek gibi görünüyor.
Kısacası, bayrama neşe, konuşulacak konu geldi…
***

Bugün Ergenekon korku hikâyesi davasının karar duruşması. Karar ne olursa olsun benim vicdanımda beraat etti orada yatan vatanseverler. Tarih Silivri toplama kampını ve bu acıları yaşatanları elbette mahkûm edecektir. Düşünmek hiçbir şart altında suç olamaz. Tasarlamak suç olamaz. Eyleme geçmemiş en çılgın fikir bile ak süt kadar temizdir, masumdur. Hukukun temel kuralları, üstelik uydurma ve üretilen delillerle çiğnenirken sessiz kalmak, suça iştirak anlamına gelir; unutulmamalıdır. Salt halk iradesi ile demokrasi olmaz. Demokrasi ile otokrasi arasındaki temel far hukukun üstünlüğü ve demokratik normların, kuralların ve kurumların varlığıdır. Demokrasinin gerekliliği olan “çoğulculuğu” ve “çoğunlukculuk” ile karıştırmamak gerekir. Gazeteciler Cemiyeti ve diğer basın kuruluşları ile demokrasiye, insan haklarına, hür düşünce ve serbest basın ilkelerine saygılı onlarca sivil toplum kuruluşu dayanışma için bugün Silivri’de. Umarım bugün Türk demokrasi tarihine kara bir gün olarak yazılmaz.

***

Değerli okurlarım, çok önemli gelişme olmaması durumunda bayram tatilinden yararlanmayı ve önümüzdeki hafta yazmamayı düşünüyorum. Şimdiden herkesin mübarek Şeker Bayramını kutlar saygı ve sevgiler sunarım.
Bu haber 2205 defa okunmuştur

:

:

:

: