Sevgili Hakan Kazali’nin sevdası

Birkaç kez kendi kalemimden yağmuralan Köyü’nü sizlere taşımaya çalıştım.

Birkaç kez kendi kalemimden yağmuralan Köyü’nü sizlere taşımaya çalıştım. Bir zamanlar orada yaşayan birbirinden değerli insanlar. Yüreklerinde bitmez tükenmez sevgileriyle hiçbir endişeleri olmayan huzurlu herkesi kucaklayan dört mevsim dolu dolu yaşanan bir coğrafya uçsuz bucaksız yemyeşil orman bir ucu Baf’a uzanan diğer ucu Trodos eteklerine akar suların bitmez tükenmez bereketi. Küçük bir çocuk elinde okul çantası aydınlık günlere doğru, her çocuk gibi güle oynaya bazen dilinden düşürmediği melodileriyle arkadaş canlısı, öğretmenlerini ailesini çok seven, köyüne Yağmuralan Köyü’nü bir başka severdi. Hayalleri, umutları vardı. Bir sabah bir acıyla uyandı. Bütün köy halkı gibi bu nasıl bir rüzgardır ki acımasızca esti… Kocaman bir kabus, yüreklerde derin bir sızı. Kapkara bulutlar örtüldü Yağmuralan (Vroisa) Köyü’nün üzerine bütün acımasızlık neden çoluk çocuk, yaşlılar be yaparlar nereye giderler soğuk kış günlerinde, ne yerler, ne içerler, nerede yatarlar nasıl bir yuva kurarlar…

Sevgili Hakan Kazali soyadındanda anımsandığı gibi altı yüz elli yıllık İmam Kazali sülalesinden gelme Yağmuralanlı. Annesi merhume Hatice Kazali, babası Niyazi Kazali, büyükbabası İsmail Kazali, babaannesi İsmet Kazali … Dillere destan bir çok kitaplara konu olan Kazali soyunun Yağmuralan Köyü’ne dayanması ve şimdilerde bu torunların torunları Avusturalya, İngiltere, Kuzey Kıbrıs’ta yaşamlarını sürdürüyorlar.

Sevgili Hakan Kazali ile söyleşimizi sürdürürken Yağmur alan Köyü ile ilgili sorularımda o yeşil gözlerinde derin bir ışık gözlemledim aradan geçen bunca zamana rağmen bir çok Yağmuralan’lı gibi içinde hep bir umut var… 15 Şubat 2004 yılında Yağmuralan (Vroişa) Esat Mustafa başkanlığında birçok Yağmuralanlı’nın görev aldıkları dernekleri kuruldu. Yıllar önce göçe zorlanan ve bir yığın acılardan sonra komşu köylerde barınamayan bu güzel yüreklerin bazıları Londra’ya yerleşti .Yağmuralan ile ilgili bütün faaliyetlerini oradan yürütüyorlar.

Sevgili Hakan Kazali yüreği güzel bir insan Yağmuralan için “Benim cennetim” diyor ve devam ediyor; çok küçük yaşta göç yaşadık, bir çok acılara siper edildik çok sevdiğim kuzenim Orhan Kemal ile elimize birer tüfek verdiler bu tepelerde nöbet bekleyeceksiniz içiçe olan Günebakan ve Yeşilırmak Köylerinin halkını koruyacaksınız dediler. Düşmanlık, savaş nedir bilmezdik bizim elimizde sazlarımız yanık yanık türküler çalar söylerdik. Savaş nedir ki insanlığın değerinin yok oluşudur… Babam Niyazi Kazali 1939-1946 yıllarında İngiliz askeri olarak görev yapan İkinci Dünya Savaşı’na katılan gazilerdendir. 1955-1967 yılına kadar onbaşı olarak Dikelya İngiliz Üstlerinde görev yaptı. Sonrasında haliyle Londra’nın bütün kapıları bize açılmış oldu. 1967 yılında bütün acıları geride bırakıp bir yürekle Londra’ya yerleştim. Canımdan çok sevdiğim kuzenim Orhan Kemal 1968 yılında yanımıza gelişi ile ayrılmaz bir bütün olduk. Attığımız adımlarda hep güç kazandık. Sazlarımızdan yükselen nağmelerde hep Yağmuralan anıları, köyü nasıl yaşatır, nasıl ölümsezliştiririz düşüncesi oldu.

Sevgili Hakan Kazali geçtiğimiz aylarda dokuz kişilik bir heyet ile İnsan Hakları Mahkemesi’ne başvuruda bulundu ve bir sonuç alamadılar. Şimdi Güney Kıbrıs Hükümeti’ne hakkımı aramak için dava açtım. Avukatlarım biri Rum diğeri Türk Ocak ayında cevap bekliyorum. İngiltere’de hayatını idame ettiren ve zaman zaman Kıbrıs’a gelen sevgili Hakan Kazali’nin hobileri yüzmek, spor amaçlı ava çıkmak, kuzeni ile birlikte saz çalmak, muhabbet etmek ve her zaman engelli insanlara yardımcı olmak. Yüreğinde sevgi, dürüstlük, insan ilişkileri , doğa sevgisi ama en önemlisi o yemyeşil özene bezene yaratılan köyü… En büyük sevdası benim canım köyüm Yağmuralan’ım diyor ve kazanacağı davanın hayalini kuruyor.

Sizi Seviyorum


 

 

 

 

 

 

 

 

 

Bu haber 5288 defa okunmuştur

:

:

:

: