İktidarın büyük ortağı Cumhuriyetçi Türk Partisinin kurultayı başladığı gibi bitti.
Heyecansız, tartışmasız ve kabul edilebilir.
Kurultayın yapıldığı Pazar gecesi, henüz sonuçlar açıklanmamışken, ADA TV’ye telefonla bir bağlantı gerçekleşti.
Konu elbette kurultayla ilgili düşüncelerimdi.
İlk söylediğim şu oldu;
“Sayın Yorgancıoğlu bu yarışın galibi olacak”.
Bu düşüncemin nedenini de şu şekilde açıklamıştım;
CTP delegesinin önemli çoğunluğu, kurultay sonucunun, mevcut durumu değiştirme endişesini taşıyor.
“Yani bir maceraya girmeyelim, iktidar durumunu zorlamayalım” düşüncesi ağırlıkta idi.
Kurultay sonucu, eleştiriler, ortaya çıkardı ki CTP içinde önemli bir görüş ayrılığı var.
Evet, Sayın Yorgancıoğlu yeniden başkan oldu, ama...
Parti içi eleştirilere ki bu eleştiriler hükümet icraatlarına da yansıyor, çıkmaz sokağa girmeden önlem alınmalı.
Önlem derken, elbette baskı anlamında değil.
Sayın Başbakan “mesajı” gerçekten algılamalı ve bu algı sözle değil, icraatla karşılığını bulmalı.
Ayırmadan, ötekileştirmeden, uzaklaştırmadan, gerçek anlamda sahip çıkmak ve kucaklamak şart.
Bir önceki yazımda parti içi eleştirilere yer vermiştim.
“En başta CTP içinde partinin geleneğinden kopma eleştirisi ön planda.
CTP’nin kuruluş misyonundan uzaklaştığı, statüko partilerinin siyasetinde ilerlediği,
UBP’lileştiği ve iktidar için mücadele etmeyi değil, düzene uymayı tercih ettiği eleştirisi parti içinde azımsanmayacak derecede ön planda.
Özellikle eski vekiller ve parti içinde görev alanlar bu eleştiriyi dün daha açık seslendirdiler.
CTP’nin ve Başbakan Yorgancıoğlu’nun, DP ile kurduğu ortaklıkta aslında UBP ile ortak olduğu, diğer yandan Sayın Eroğlu ve Türkiye hükümetine teslim olduğu ima dahi edilmeden seslendirildi.
Hatta Özkan Yorgancıoğlu kurultayı kazanmak için İrsen Küçük gibi hareket etmekle suçlandı.
Ve bu kurultayın bu anlamda önemli olduğu vurgulandı.
Yapılan hükümet icraatları ve gidişata bakıldığında bu eleştiriler pek de dikkate alınmayacak noktalar değil.”
Kurultay sonrasında, sonuca yönelik bu satırları paylaşmıştım.
“Kol kırılır, yen içinde kalır” yaklaşımı artık pek de gerçekçi değil.
CTP kanadından yeni bir vekil “Eleştiriliyoruz, atılıp, kapılacaksınız deniyor. Ben buna direniyorum. Belki de bu yüzden daha pasif görünüyoruz” demişti.
Cumhuriyetçi Türk Partisi seçim öncesi karşı çıktığı konulara ortak olmayı sırf iktidara gelmek için mi benimsedi?
Ya da benimsedi mi?
Neden genel olarak hükümet değil de ağırlıklı olarak hükümetin CTP kanadı eleştiriliyor?
Bunlar sorulması ve cevaplanması gereken sorulardır.
Kurultay sonucu yeni bir genel başkan ortaya çıkarsaydı, bu sorular çok daha fazla ve çok daha karmaşık bir ortam yaratacaktı.
Hem CTP, hem de ülke için.
Belki de bir hükümet krizi yaşanacaktı.
Bunun yansımaları da tabi ki artık siyasi istikrar ve bunun günlük yaşamı etkilemesini bekleyen toplumun istediği en son olumsuzluktur.
CTP kendi içinde geçmişi, bugünü ve geleceğini karşılaştırırken bu gerçeklerden kopamayacağını farkında mı?
Partinin yarısı Sayın Yorgancıoğlu’nun yönetiminden hoşnut değil.
Bu her zaman için bir sakınca ve risktir.
Bunlar nasıl giderilir?
Tabi ki başkalarının yaptığı hataları yapmayarak.
Parti yönetimi bende, eleştiriler sadece sahiplerini bağlar diye bir düşünceye teslim olmayarak.
Diğer tarafı mümkün olduğunca haklı görmek ve faydalanmak.
Yine başkalarının yaptığı gibi halktan uzaklaşmamak.
Yükseltilen beklentilere en kısa zamanda gözle görünen şekilde karşılık vermek de üzerinde durulacak esas meseledir.
Ülkenin durumu gerçek anlamda kötüdür.
İnsanların güveni, devlete de, yöneticilere de sıfır noktasındadır.
“Ben iktidar oldum ve bitti” mantığı artık tepki olarak misliyle dönüyor böyle düşünen merkezlere.
Zamansa, zaman ama en başta samimi olmak, gerçekçi olmak ve anlatmak en doğru yoldur.