Türkiye Kıbrıs üçgeni

Değerli okurlar inanın on yıllar desem bu başlık ile ilgili gelişmeleri çok az olur, yüzyıl ve dahası


Değerli okurlar inanın on yıllar desem bu başlık ile ilgili gelişmeleri çok az olur, yüzyıl ve dahası. 1960 da kurulan Kıbrıs Cuumhuriyeti devleti ve 1974’den sonra gelişen olaylara tıkandık kaldık. Bunların çok öncesi var ki tarihe girmek istemiyorum kitaplar sığmaz, biz bu günlere iyi bakmalıyız neler oluyor veya neler yapmaya çalışıyor Kıbrıs dışı bazı güçler.

Önce şu yönü çok önemli Türkiye sınırlarının dışında hakim olduğu tek bölge KKTC. Burada ki stratejik çıkarda yalınız Kıbrıs ile sınırlı değildir doğu Akdeniz ve orta doğu yönü var, bu bölgelerde de söz sahibi olmak isterse Türkiye, Kıbrıs’tan geri adım atmamalıdır.

Zamanında Kenan Evren kabul etti Yunanistan NATO’ya geri girdi, rahmetlik Karaoğlan Ecevit’e kabul ettirdiler Kıbrıs Rum kesimi tek başına, uluslar arası hukuku da çiğneyerek AB’ye tam üye yaptılar, nerede Kıbrıs Türk halkının hakları. Onun için başta AB olmak üzere bu uluslar arası güçlere güvenmeden haklarımızı ciddi şekilde savunmalıyız.

Kıbrıs bölgesinde doğal gaz ve petrolün gerçeği artık kaçınılmazdır, her ne kadar azdır deseler de inanmayın çok büyük miktarlar söz konusu. Akdeniz petrol ve gaz üstünde oturuyor, ABD’de yaşayan bu konularda uzman bazı Rum ABD vatandaşları 55 trilyon ayak küp doğal gazdan bahsediyor yüz milyar dolarlar. Petrol da bunların altında o da yüz milyar dolarlar ile ifade ediliyor.

Noble enerji şirketi bu kazılara başladıktan sonra açıkladığı ilk bulgularının ardında New York borsasında hisse senetleri iki katına çıktı, bunlar resmi açıklamalar. Geçtiğimiz haftalarda şirketin en yetkilileri Huston’da resmi açıklamalar ile tahmin ettikleri rakamları söylediler ve bir çok büyük petrol şirketlerinin ilgisini uyandırdı gelişmeler.

Rum başkan Anastasiadis bunlar ile ciddi işbirliğinde, onun için Kıbrıs Türkleri ve Türkiye bu gelişmelerin bu ana kadar tamamı ile dışında. Ne yapıyoruz Rumların peşinde aman hemen anlaşma yapalım gerekirse Annan planın da girişine gidelim ve ortak bir federatif devlet oluşturalım maalesef bu konuda Türkiye’den de zaman zaman bu tür görüşler geliyor.

Biz devletimiz ile güçlü bir pazarlık payı kazanabiliriz ancak peşinen devletimizi hiçe sayma yoluna göre davranır isek pazarlık payın en alt noktadan başlar. Annan planı taraflardan biri hayır derse ortadan kalkar demişti eski BM Gekreteri Kofi Annan, biz ise ısrar ile olacaksa referans budur demeye devam ediyoruz. Bana göre böyle pazarlık olmaz belki ben yanlış düşünüyorum değerli okurlar ama birisi daha doğrusunu açıklasın anlaşma yapacaksın da bu zaman da 10 binlerce göçmen hangi akla sığar bu.

Türkiye ve KKTC’nin bu günlerde yürüttüğü petrol gaz araştırması projesi en doğru adımdır. Güney ve batı Akdeniz’de Barbaros Hayrettin Paşa araştırma gemisi ki çok donanımlı bir gemi bildiğim kadarı ile dünya da üç tane var bu gemiden. Bu çalışma ile Türk tarafı elini güçlü kılacak çünkü hukuki hakkımızın olduğu uluslar arası sularda araştırma yapılıyor.

Masa peşinde koşmak bize zaman kaybettirir bizler büyük projeler peşinde koşmalıyız, Türkiye bunu sağlayacak güçtedir, yeter ki kendimize biraz güvenip atılgan olalım, Rum uluslar arası sularda araştırma yapıp kendi lehine konjüktür yaratacaksa bizde Türkiye Kıbrıs arasında yeni üçgenler yaratıp siyasi gelişmeleri lehimize çevirebiliriz, illaki birilerinin peşinde koşmaya gerek yoktur.

Bu haber 732 defa okunmuştur

:

:

:

: