Amaç aynı ise yol neden farklı?

Görünen o ki, Kıbrıs sorununun çözümü için, ada içinden çok ada dışında enerji harcanıyor.

Görünen o ki, Kıbrıs sorununun çözümü için, ada içinden çok ada dışında enerji harcanıyor.
Kıbrıs Türk tarafı süreci sürükleme noktasında mı?
Aslında henüz başlayan bir şey yok.
Şuan çalışmalar ve altyapı hazırlıkları için yoğun bir bürokrasi çarkı işliyor.
Yıllardır bir arpa boyu yol alınamayan sorunda, dış güçler kendi çıkarlarını da düşünerek sahaya indiler.
Bu mevcut durumu etkilemek ve yeni bir dinamizm kazandırmak için olumlu bir girişim.
Kıbrıs adasından çıkacak enerjiyi başka coğrafyalara taşımak, elbette bu süreci, ağırlıklı olarak tetikleyici düşüncedir.
Fakat ortaya çıkacak çözüm modelini benimseyecek veya terse itecek onay merci, adada yaşayan iki halktır.
Çözümü ve barışı bulacak olan da adanın gerçek sahipleri, Kıbrıslılardır.
Ortadoğu da yaşanan gelişmeler ve Kıbrıs’ın enerji potansiyeli üçüncü ülkeler için bir ilgi kaynağı iken bu enerjiyi buradan almak ve taşımak, adada çözüm olmasa da mümkündür.
Yani amaç sadece enerjiyi paylaşmak değil, burada sorunsuz bir ortamın ve iki halktan oluşacak tek bir muhatabın bulunmasıdır ayni zamanda.
Yoksa bugün için hem iki toplumun liderliği, hem de yıllar içinde birbiriyle hiçbir ilişkisi olmayan toplumların çözümden anladığı çok çok farklıdır.
Ki bu farklılıkları, bir araya getirmek pek de kolay olmayacak.
Amaç, hiç olmazsa ilk aşamada ortak kazanım elde etmek olmalı.
Her iki taraf da olası bir çözüm metninde kazanacaklarının ağırlığını daha fazla benimsemeli.
Çözümsüzlüğün bedelini yıllardır, hem içte, hem de dışta yaşayan Kıbrıslı Türkler, artık sözde değil, fiiliyatta insanca bir düzenin bu topraklara gelmesi için önyargısız ve olumlu yanlara odaklanarak sürece katkı koymalı.
Evet, sürecin içinde olmalıyız.
Ve bu işi sadece üçüncü ülkelere değil, sadece siyasilere değil, kendi isteklerimizi anlatabilecek girişimlere de yönlendirmeliyiz.
Kıbrıs Türk tarafı bugün için sadece bir lider veya ekibe bağlı olarak yürütmüyor süreci.
“Kıbrıs Türk tarafı süreci sürükleyecek adımları atmıyor, isteksiz davranıyor” şeklindeki eleştirilere inat;
Hem Cumhurbaşkanı müzakerecisi, hem de hükümet kanadından Dışişleri bakanlığı aktif şekilde işin içinde.
Bu elbette olumlu bir nokta.
Sayın Özdil Nami ve Sayın Kudret Özersay’ın aynı dili konuştuklarından eminim.
Peki, neden beraber değil de, aynı yolları ayrı ayrı eskitiyorlar.
Yol, amaç ve araç aynı ise beraber yürümemek neden?
Neler konuşup, görüşüyorlar, sadece dinliyorlar mı?
Bir hazırlık aşaması söz konusu evet, ama her adımı bilmek hakkımız.
Hele Meclis’teki milletvekilleri, üstelik iktidara mensup vekiller sürecin dışında olmaktan yakınıyorsa bir yanlışlık var.
Mutlaka beraber hareket edilmeli ve şeffaf bir şekilde kamuoyuna anlatılmalı.
Konuşulan her ne ise, anlatılan, paylaşılan, benimsenen, endişe edilen, ne kadar konu ve düşünce varsa bunları bilmekte toplumun hakkı.
İki istekli, arzulu, samimi ve donanımlı insanın, yani Dışişleri Bakanı Sayın Nami’nin ve Müzakereci Sayın Özersay’ın birlikte aynı yolu yürümelerini en başta Sayın Cumhurbaşkanı ve de hükümet kanadı organize etmeli.
Eğer amaç aynı ise bu durumu yaratmak zor olmamalı.


Bu haber 584 defa okunmuştur
  • Olmaz ince  NY - 21.03.2014 Biz de hersey 'Kozmik 'Teneke' Kasalarda' saklanir ve illaki bir kaci bir araya gelirlerse ancak o kasadaki bilgilerin tumu birden gorulur sizde herseyi anlaybilirsiniz, biz de. Ama gelin gorun ki bunca yildir bu 'Kozmik 'Teneke'Kasalar' bir araya gelip acilamiyor her ne sebeble ise. Birileri isini eyi yapiyor demktir bu. Yani o bilgiler hic bir zman paylasilmayacak. Ne siz ne biz gercekleri ogrenemeyecegiz. :))

:

:

:

: