Türkiye eskisi gibi olmayacak

Türkiye halkı dün sandık başına gitti.

Türkiye halkı dün sandık başına gitti.
52 milyon seçmen, 1394 belediye başkanını seçmek için oy kullandı.
Adı yerel seçim ama havası genel seçim, şuan ki iktidar için sanki de bir referandum.
Türkiye çok karışık, bir kutuplaşma ve ayrıştırma var.
Benden olanlar, benden olmayanlar ve inanılmaz bir acımasızlık.
İnsan hayatı da dâhil, hiçbir konudan, yanlış da olsa dönmeyen bir anlayış.
“Yanlış ama ben yapıyorsam doğrudur, benim doğruma yanlış diyen darbecidir, dış güçlerin adamıdır” düşünce bu.
Aylardır konuşup, yazıyoruz.
Endişeleniyoruz, göz göre göre yaşananlara ve yapılan hatalara üzülüyoruz.
Devleti, devletin olanaklarını, devletin halkını korumak için organize ettiği güçlerini bizzat halkına karşı bir tehdit unsuru haline getirmesini.
Yolsuzluk suçlamalarıyla, telefon konuşmaları ve tapelerinin, her yerde ortaya çıkması.
Basının susturulması, gerçekçiliği şüpheli olan davalarla birçok askeri ve sivil insanın yıllarca boşu boşuna hapislerde tutulması.
Atatürkçülüğün bir suçmuş gibi unutturulmaya çalışılması ve söylediğim gibi karşı düşüncede olan herkesin “diğer cepheden” diye bir kutuplaşmayla ayrıştırılması.
Türkiye de belki de gelmiş geçmiş en güçlü sivil otorite olmak varken, kendi dâhil her şeyi bitirmeye çalışan bir düşünce yapısı.

Son derece tehlikeli ve uzlaşı kültüründen uzak, devlet yönetmenin değil, kendi düşüncesini empoze etme anlayışının bir sınavıydı dün.
Yolsuzluk var mı, yok mu?
Yargı neden bu süreçte çalıştırılmadı?
Neden, görevden almalar ve basına uygulanan baskı ile bu olaylar gündemden düşürülmeye çalışıldı?
Hukuk devletinin gerekleri yerine getirilip, aklanma adına yargıya gitmek yerine, neden yasa değişiklikleri ile olayların üstü örtüldü?
Bu yazı yazılırken, bu soru işaretleri içimi kurcalarken, henüz seçim sonuçları belli değildi.
Peki, ne fark eder?
AKParti iktidarı, Türkiye’deki tüm belediye başkanlıklarını kazansa veya tam tersi, kaybetse ne olacak ki?
Gezi olaylarında hayatını kaybeden insanlar, çocuklar, geri gelecek mi, ya da yaralanan, özürlü kalan, devletin, yöneticilerin bir özür dahi dilemediği insanlar, eski günlerine dönebilecekler mi?
Basın başta olmak üzere, devlet kurumları, devleti yönetenler, kaybettikleri güven ve inancı yeniden kazanabilecekler mi?
Hayır, on iki yıldır yakalandığı zannedilen istikrar yerini kaosa bıraktı.
Ve bugünden itibaren de bu durum devam edecek.
Sandıktan başarılı çıkmak, her şeyin bittiği, aklandığı, kamu vicdanının rahatladığı anlamına gelmez.
Bugün itibarı ile Türkiye yeni bir sürece girecek.
Yerel seçimlerde yaşanan bir başarısızlık, genel olarak bir oy düşüklüğü yaratırsa, siyasi anlamdaki istikrarsızlık süratle hızlanmaya başlayacak.
Aksi, mevcut iktidar oy oranını yükseltir ya da korursa, bu güvenle kutuplaştırma, otoriteleşme ve dayatmalar daha da artacak.
Hem içte, hem de dışta olumsuzluklar devam edecek.
Bir an önce ülkede tansiyonun düşürülüp, genel olarak bir kucaklaşma sürecinin yaşanması ertelenecek.
Tüm bunlar Türkiye de yaşanan olaylara bakınca içimden geçenler ve endişelenmemin kaynağı.
Daha öncede söyledim;
AKParti iktidarı Kıbrıs’a, en farklı bakış açısı ile yaklaşan iktidardır.
Kıbrıs halkı ve seçilmişlerini de kendi düşünce yapılarına göre değerlendirdiler.
Buradaki seçilmişler de, daha önce yaptıkları gibi külahı sallamaya çalıştılar ki, her anlamıyla Türkiye ile kuzey Kıbrıs arasında tarihin en kötü ilişki düzeyi yaşandı ve yaşanıyor.
AKParti iktidarı, Kıbrıs’a farklı bakıyor demiştim.
Evet öyle, bu sadece Kıbrıslı Türkler anlamında değil.
Bu durum Kıbrıs sorununda da geçerli.
Sorunun çözülmesinde en radikal, en cesur adımları atan Türkiye iktidarı oldular.
Türkiye’nin iç huzuru için endişelenirken, bunun bağlantılı olarak da Kıbrıs konusundaki çözüm sürecinin sekteye uğraması da bir başka endişem.
Türkiye de bir referanduma dönüşen, yerel seçim sonuçlarından sonra oluşacak ortam, Kıbrıs sorununda çözüm bulma adına ilerleyen süreci nasıl etkileyecek?
Yine sorun çözülme anlamında ertelenir mi?
Yine bildik çaresizliğimiz bir hüsran daha yaratır mı?
Bu bilinmezlik ve ileriyi görememe umutsuzluğu devam eder mi?
Türkiye’nin seçimi, Türk halkına hayırlı olsun.
İstikrar ve büyüme için bir sulh ortamı bir an önce inşa edilsin.
Yargı, hukuk, güçlü demokrasi adına en doğru kararı versin.
Bu dilekler yanında bir gerçekle yazıya son noktayı koyalım;
Bugünden sonra Türkiye’de hiçbir şey eskisi gibi olmayacak.

Bu haber 632 defa okunmuştur

:

:

:

: