Özlü müzakereler başlatılmış

İnsanlarımızı şaşkına çevirdiler.



















İnsanlarımızı şaşkına çevirdiler.
Cumhurbaşkanımızdan tutunuz da, Başbakanımız, Dışişleri Bakanımız, Cumhurbaşkanının danışmanları, öylesine çelişkili açıklamalar yapıyorlar ki şaşmamak, afallamamak elde değil.
Yakında anlaşmaya, çözüme ulaşmak için ortam şimdi daha iyiymiş, yıl sonuna anlaşma, Marta kadar referandum... falan filan, doğal gaz, Kıbrıs sorununun şimdilerde çözümüne katkılı olacakmış hikayeleri...
Serdar Denktaş neler söyledi, Nami, Eroğlu, Özersay.... insanlarımıza umutlar pompaladılar. Bir başka gün, çözüm yakın değil, Rum tutumu katı, değişmiyor.... vs. dediler.
Özersay , Mavroyannis ile görüşüyormuş. Ve şimdi Özlü müzakerelere geçilmiş müjdesini veriyor..!!
1968 de Beyrut’ta başlatılan Kıbrıs müzakerelerini yakından izleyenlerdenim...
BM gözetiminde ve Güvenlik Konseyi kararları çerçevesinde barış-çözüm-anlaşma arayışları başladı. 1977’de BM Genel Sekreteri Kurt Waldheim huzurunda Makarios ve Denktaş, “iki toplumlu, iki bölgeli, siyasi eşitliğe dayalı bir federasyon üzerinde mutabık kaldılar ve imzalarını attılar.” Çok gitmedi Makarios öldü veya zehirlenerek öldürüldü. O Makarios ki, 1960 da kurulan ortaklık cumhuriyetini , “ENOSİS”e bir “sıçrama tahtası” olarak ilan etmişti. Daha sonra “Federason kabul etmek en büyük tavizimizdir” demeden çekinmedi. Ardından Spiros Kipriyanu geldi. Veee, 1979 da Denktaşla , yine zamanın BM Genel Sekreteri Waldheim huzurunda, önceki anlaşmayı onayladı ve imzaları tazeledi.
1979’dan bu yana yaklaşık yarım asır geçti.
Müzakereler yeniden başladı, kesildi, tekrardan başlatıldı. Her seferinde halklara umutlar pompalandı.... Yıllarca Denktaş-Klerides, sonra Denktaş-Vasiliyu-Klerides-Hristofyas-Papadopulos, Anastasiades ve Eroğlu, Talat, Eroğlu....
“Toplum liderleri”, seçilmiş liderler-müzakereciler olarak pazarlıkları sürdürdü. Müzakereler kaç kez kesildi, tekrar başlatıldı.:. Yine ayni teraneler...Bu son şans, yakında çözüm, referandum, ...
Ülkeye, Gali, Annan geldi gitti. Onların planları da, güven yaratıcı önlemler de hep çöpe atıldı. Rumların OHİ politikası sürdü..
Annan’ın son planına Türkler EVET oyu verdi. Rumlar, Papadopulosun timsah gözyaşları ile yaptığı çağrıya göre haykırır şekilde HAYIR dedi.
Hristofyas ve Anastasiades bu Annan Planını destekleyenlerdi...Amma, sözde desteklediler, icraatları sonucu ada Rumları “OXİ-ohi-HAYIR” dedi...
Annan planını kabul eden Kıbrıs Türklerine AB’nin ve BM’nin verdiği sözler yerine getirilmedi, ambargolar kalkmadı, tam tersi ada Türkleri cezalandırıldı. Rumlar da ödüllendirildi. AB yetkilileri “aldatıldık” dedi. Rumlar güya söz vermiş Annan plaını kabul edeceklermişti.
Şimdi, Rum neden anlaşma ve çözüm isteyecek. Kıbrıs Cumhuriyeti ünvanı devam ediyor, BM’nin ve AB’nin tam üyesi... Varsın müzakereler sürsün, sürdürülsün..Birşey kaybetmezler. Fakat , dünyaca, BM ve AB tarafından resmi bir hüviyeti kabul görmeyen KKTC ve halkı ezilsin, umurlarında mı?.
Kurnaz Anastasiades, Müzakereler seviyesini de düşürmeyi başardı.
BM kararlarına göre, Kıbrıs müzakereleri, “Cyprus inter-communal talks”, seçilmiş, “Leaders of the two communities”, toplum liderleri arasında cereyan etmeliydi. Ancak, Anastasiades, “ben Kıbrıs Cumhurbaşkanı, Eroğlu kim ? Onunla müzakereye oturmam, Temsilcim, danışmanım gürüşsün kendisi ile” dedi. Eroğlu da kendi danışmanı Özersay’ı, Ertuğ’u atadı. (İngilizce lisanı çok zayıf, malum)Yani şu anda müzakereci, “negotiator-interlocutor” Özersay ve Mavroyanisdir. Onlar pazarlık yapacak da liderlerini bilgilendirecek...miiiiş... liderler de karar üretecekmiş !!
Özersay, aylardır görüşmeşerde bizleri temsil ediyor. Ne olarak ? Seçilmiş liderimiz midir ? Hayır. Eroğlunun atadığı temsilcisidir. Özersay’ın görevini küçümsüyorum anlamı çıkartılmasın, lütfen. Ama, gerçek odur ki şu anda Liderler değildir müzakere masasında. Rahmetli Denktaş ömrünü tüketti bu yolda. Belgeler, haritalar teati etti.. Sonuç alınamadı?
Şimdi alınması mümkün mü ?
Rumlar bastırıyor. Garanti anlaşmaları değişmeli, Türk askerleri, yerleşikler gitmeli, Rum halkı eski yerlerine mülklerine dönmeli, Türk tarafı toprak ve mülk tavizi vermeli, dönüşümlü başkanlık olamaz, kurulabilecek yeni federsyonu, “iki devletçik değil”- çünkü KKTC’yi asla tanımayacaklarını ve onunla eşit düzeyde federasyon kurulmasını kabul etmediklerini ve etmeyeceklwerini vurguluyorlar.
Türkler de, garanti anlaşmasından vazgeçilmez, Türk askeri adadan gitmez, gitmemelidir çünkü Rumlara güvenmiyoruz, toprak tavizi, Maraş ve diğer bölgeler iadesi karşılıksız olamaz. Bütünlüklü çözüme bağlıdır. Ambargolar kalkmalı, limanlarımız uluslararası trafiğe açık olduğu kabul görmeli, doğal gazdan payımız verilmeli..... görüşlerinde ısrarlı.
İki görüş ve tutum arasında uçurumlar dururken , Özersay, Rum temsilci ile neyi tartışıyor. Nedir bu “özlü görüşmeler, belgeler, haritalar” ? Bunca yıldır yapılan müzakereler, pazarlıklar masuscuk mu, şaka mıydı?
Gizlenmekte olan, mevcut şartlar altında, istenen Kıbrıs Türklerinin “azınlık” olarak Kıbrıs Cumhuriyetine yama olmasıdır.
Galo Plaza, Uthant, Tüomuoja, Waldeheim, Feisel, Gali, Annan , nice koordinatörler, Bm temsilcileri, arabulucuları geldi geçti. Ban ki Moon geldi. Liderlerle görüştü... Hep halkımıza umut pompalanması sürdü.
Talat ve Hristofyas, iki yoldaş-komrad-comrade seçildiklerinde umutlar zirveye tırmandırıldı. “İki barışsever, barış güvercini” Kıbrıs sorununu çözecekti. Ne oldu ? Hiç, koskocaman bir hiiiç...
Yeni “özlü müazekere” süreci dedikleri de boştur.
Kıbrısta çözüm, Amerika’nın, Avrupa Birliği’nin, İsrail’in ve İngiltere’nin çıkarları doğrultusumda taraflara empoze edilecekse, o da uzun ömürlü olmayacaktır.
Rahmetli Ecevit-kara oğlan ne demişti, kendisi ile Saray Otelde yaptığım tarihi İngilizce röportajda .... “Kıbrıs’ta barış ve çözüm adanın toprağına çizilmiştir”.
Bu sözler dikkate alınmadan empoze edilecek bir çözüm, Kıbrıs Türklerinin sonu olacaktır.
Bunun bilinci ve değerlendirilmesi ile yol haritamız çizilmelidir.
** **
Foto. Kıbrıs Barış Harekatının mimarı, rahmetli Bülent Ecevit, Saray Otelde sorularımı yanıtlarken. Yıl. 1975.
Bu haber 6892 defa okunmuştur
  • selim aydogdu  izmir - 27.03.2016 çözüm süreci diyerek karşılanan 2016 ve geçen sürede ileri gidilemeyen süreç , TÜRKİYE nin AB girme isteği istekte yapması gereken sözde ev ödevleri,AB üyesi ingiltere nin refefandum ile AB den çıkma istegi,AB üyesi güney kesiminin Türkiye ye dayatmaları , ve KKTC halkının tek güvencesi dayanağı TÜRK askerinin bir kısmının adadan ayrıldığı basına yansımış bulunmaktadır, sonuç olarak türk askerininin adada bulunmasına sıcak bakmayan bazı halkımız ve şimdi yaşanacak olaylara gebe bir durum söz konusu, TC ve askeri devreden çıkarılınca zaten KKTC yi tanımayan usulen masa başında bulunan rum kesinminin eli dahada kuvvetlenmiş ve istegini yaptıracak güce erişecegi aşikardır, uyanık olunmalı ey halkım, bırakın masa da gelecek eşitlik ortaklık gibi masalları,KKTC elden gitmeden. yarın çok geç olmadan...........
  • hayri turnacı  kayseri - 29.01.2016 davos bitti sonuç ortada, rum dısişleri bakanı kıbrısta barıştan söz edebilmek için 4 şart öne sürmektedir. olmazsa olmazımız dedigi maddeler mutlak yerine gelmelidir. demektedir, umutlar başka baharlara kalmaktadır. istekleri yerine getirildigi takdirde KKTC fiilen pasifize edilmekte,türk adı tarih sayfasından silinmektedir.zor bir dönemeç ten geçilmektedir.
  • ....sonuçsuz bir mücadele neriman k.  ANKARA - 18.01.2016 bir adım dahi ileri gidilemeyen bir çözüm süreci ve beklentiler ,sonuç alınamayan müzkereler, istekleri yerine getirilmediği sürecte barış olmayacagını ilan eden bir RUM ve sürekli kaybeden türk toplumu, TC min rum u tanıması, limanlarını rum gemilerine açması, askerin adadan ayrılması , adada istenilen toprakların iadesi, pekii bunların yanında rum lardan geriye alınan ,iade edilen yer bölge varmı yok. adanın yüzde 64 ünü elınde tutan ,ve güzel yurt u ,maraş ı, karpaz ın bir bölümü , guzelyurtu verilıirse lefke nin önü kesilecek,verimli toprakları olan bölge, tek vatan tek devlet ,AB üyesi olan güney kesimi istekler yerine gelmezse T.C. AB ye girişte sıkıntı yaşar, deniyor. AB ileri aşamada dagılma aşamasına gelmiş, burada tek amaç KIBRIS ın tamamına sahip olmak, akdeniz bir yunan rum denizi haline getirlilmek isteniyor, dikkatli olunmalı , toprak tavizine asla girilmemeli,masa başında kaybetmeye son verilmelidir.
  • umutlu yıl 2016 ömer ayyılmaz  ANKARA - 16.01.2016 sıkıntı olmadan yaşanan ve kırk yılı aşan bir ortam ve özlü müzakereler süreci , son günlerde barış getiriliyor artık sorunlar bitiyor ,tek ülke olarak yaşayacagız denmesi AB imkanlarından her iki toplum faydalanacak denmesi, türk askeri ve TC vatandaşları gitmeli iTC nin garantörlügü sona ermeli,iki devletçik degıl tek devlet ,KKTC yi asla tanımayacaklarını beyan eden bir RUM kesimi,farklı dil din kültüre sahip iki toplum ve kıbrıs ın TAPUSU na sahip olmak ısteyen,adanın yüzde 64 üne sahip RUM ile birlikte yaşamak her iki toplumun ortak görüşü olmasa gerek. çözüm toprak tavizi ile saglanmamalıdır, güneyde kalan TÜRK toprakları madem çözüm İADE edilsin, ortaklık anllaşması olacaksa yüzde 50 50 olarak düzenlenmesi saglanmalı,nüfüs a göre oranlama yapılmaması gereklidir.bu şartlarda masa da yerimizi almalı ,gelecekte yaşanacak sıkıntılara sebebiyet verilmemelidir. vatan topragı maddiyatla degerlendirilmemelidir.
  • barış ve çözüm necati deniz  istanbul - 27.12.2015 uzun yılllardır kıbrıs ı bir yunan adası olarak görmek ve her fırsatı degerlendiren rum ve yunanlıların sözlerine itibar edilmemeli kıbrıs ancak kendi halkının gayretli çalışmaları ile diğer ülkeler tarafından tanınmalı tanıtılmalı ve taviz verilmemelidir.
  •    - 06.12.2014 Turk askeri kimseye prim vermez ve oyunlara da gelmez. Oncelikle su kafalardaki 'turk askerinin kuzey kibristan cekilmesi' hayalini bir kenara birakiniz. Bayragin ustunde ay yildiz oldugu muddetce turk askeri kuzey kibris topraklarindan gitmeyecektir. Turkiye, kuzey kibrislinin bagimsizlik hayaliyle kendi topraklarini rumlara vermeyecektir. Rumlasma hayali olan kesime : KKTC Turiyenindir bunu kafalariniza yerlestirin. Dedelerinizi hatirlayin. Turk tanklarinin ustune atlayip bizi kurtarin diye yalvariyorlardi.. Turkiye bugun olmasaydi adanin icine tek bir tane ilac giremezdi. Bana diyin ki KKTCnin ilac fabrikasi var haa o zaman derim haklisin. Ekmegin bugdayi bile Turkiyeden gelip un fabrikasinda islenir. sen bugday ekemezsin. sana bugday ektirecek olan guc Turkiyedir. Rum degil. bilenler bilmeyenlere anlatsin.
  • ince  NY - 10.05.2014 Oncelikle Tekrardan hosgeldiniz. Hep ne zman doneceksiniz diye beklerdim:) Cikmayan candan umut kesilmezmis. Gonul isterdi ki Kibris turk halki birlik olsun ve dunyaya biz bagimsiz olmak isteriz desin. Sonrasi zaten gelir turk askeride gider/ azalari/ us seviyesine iner. Rumlarin korkusuda son bulur turklerin kide son bulurdu artik taninan bir ulke olarak. Ha ilerisi medeni ulkeler gibi gunu birlik is icabi git gel. ABD-Canada, AB ulkeri gibi vs. Zor degil ama istek yok ahalinin buyuk cogunlugunda. Dedik ya cikmayan candan umut kesilmez; bir kismi Rumlar ile yasayacagiz dedigi surece bu oyun devam edecek:( :)

:

:

:

: