Cypress classıca

Toplumlar kültürlerine değer verdikçe bir yerlere gelebilirler. Geçmiş kültürünü bilmeyen ve ona gereken önemi vermeyen toplumlar, geleceklerini hangi sağlam temeller üzerine kurabilirler ki?

Toplumlar kültürlerine değer verdikçe bir yerlere gelebilirler. Geçmiş kültürünü bilmeyen ve ona gereken önemi vermeyen toplumlar, geleceklerini hangi sağlam temeller üzerine kurabilirler ki?

 

Dünyada, siyasi iktidarların yapamadığını sanatsal ve kültürel çalışmalar gerçekleştirebilir. Onlara bir takım bürokratik engeller konsa da onlar kuş misali sınır tanımadan dünyayı gezer. Resim, karikatür, heykel ve müzik gibi güzel sanatların pekçok dalı evrenseldir. Aslında SANAT evrenseldir demek daha doğru olur. Örneğin bir resim karşısında aynı dili konuşmanız gerekmez. Ruhunuz onun anlatmak istediğini kolayca kavrar. Bir heykel karşısında da duygulanım ve kavrayış ortaktır. Sadece kişisel gelişiminizle ilgili olarak algılamanız farklı olur. İşte zaten bu da kültürle ilintilidir.

 

Yıllar önce bir opera sanatçı grubumuz doğu illerine gittiğinde çok sansasyon yaratılmıştı. Opera da nerden çıktı, onların kültür düzeyi operayı anlamaya yetmez, şeklinde tartışmalar sürüp gitmişti. Bizzat görev alan Altuğ Dilmaç’la sohbetimde, bana, “ Kişilere bir yemeği tattırmazsanız, tadı konusunda damak lezzetlerini öğrenme fırsatınız olamaz”, demişti.

 

Yine bir dönem, Radikal Gazetesinde zaman zaman köşe yazılarım yayınlandığı sıralarda, kültür sanat yönetmenin Cem Erciyes’ten bir mektup almıştım. Yazımın konusu “Operaların Türkçe alt yazı veya Türkçe sözlü olması”ydı. Yazım yayınlanmamıştı ama bana nedenini anlatan çok güzel bir mektup yazılmıştı. Sanat toplumdaki kişilerin seviyesine inerse, onları yukarı çekemezdi. Oysa amaç, toplumu o seviyeye çekmekti. Sanatın yolu toplumlara göre çizilmez, toplum sanatla uyumlu kültür birikimini sağlamak zorundadır, demişti bana… Aradan uzun yıllar geçmesine karşın belleğimde bunlar hala duruyor. Öğrenme hevesiniz ve doğru olana saygınız varsa “kabullenmek” sizi zenginleştirir.

 

Bizim toplumumuzda, “ en iyisini ben bilirim” edasında olan çok insanımız hatta gencimiz var. Oysa düşüncemizdeki yanlışı kabul etmek ve düzeltmek bence en güzel erdemdir… Bu düşünme biçimi bizi gelişmeye ve öğrenmeye açık bireyler haline getirir.

 

Cumhuriyet Kutlamaları” çerçevesinde pek çok etkinliğe katıldım. Bunlardan biri de 17 Kasım pazartesi gecesi, AKM de sunulan CYPRESS CLASSICA idi. Aslında aynı konser 30 Ekim 2008’de Bellapais Manastırı’nda yapıldığında gidememiştim ve doğrusu üzülmüştüm.

 

Grup, bugüne kadar yapılmamış bir çalışmayı sergiliyordu. Mutlaka görülmeliydi. Oskay Hoca, Kıbrıs Türk Halk Müziği ezgilerini, klasik düzenlemeler haline getirmişti. Ne büyük emek gerçekten…

 

Obua Sanatçısı Oskay Hoca ve eşi Gülsen Hanımla yılların dostluğunu taşırız. Evlerinde pek çok akşamlar müzik, şiir ve sanat tartışmaları yaptığımız sıcacık dost akşamları yaşadık… Aslında biz çok şanslı bir kuşak olduk dostluklar adına… Her zaman zarif, duyarlı ve ince dostluklar yaşadık… Elbette biz gerçekleştirdik. İşte gerçek kültür, yaşama kültürü ve insanlık böyle bir şey… Bencillikten uzak, saygılı… Kırgınlıklar bile bir nezaket çerçevesinde yaşanırdı…     

 

O gece, Kamuran Aziz’den, Ekrem Yeşilada’dan (Kendisi de yanımızdaydı.) ve anonim Kıbrıs türkülerinden bir demet dinledik. Çok hoştu gerçekten. Ben zaten klasik müziği severim. Elbette klasik müzik zamanla oluşan bir zevktir. İnsanı biraz zorlar. Her dalda olduğu gibi, tanıdıkça sevilen bir sanat dalı…

 

Oskay Hoca’nın şefliğinde, Petek- Osman  Cankoy’un vokalistliğinde güzel bir akşam geçirdik. İş adamı olarak tanıdığımız Fikri Toros’u piyanoda, Eralp Adanır’ı vurmalı çalgılarda şaşkınlıkla izledim. İnsanın çok yönlü olması çok güzel bir özellik… Viyolonseldeki kızımız Ayşe Sadık da çok zarif görünüyordu ve viyolonsel ona çok yakışmıştı. Kemanda da Mustafa Fegan vardı. Kendilerini gönülden kutluyorum. Etkinliklerini her fırsatta tekrarlarlarsa halka daha çok inerler diye, düşünüyorum.

 

 Dinleyiciler arasında, Amerika’dan gelen dünyaca ünlü estetikçimiz, doktorumuz Seçkin Derviş, Türk Sanat Müziği sanatçımız Cem Kafkas, Modacımız Abdullah Öztoprak da vardı. Bizim insanımız sanata duyarlıdır. Salonda sanatı seven, onunla olmaktan mutlu, alışılmış yüzler yerlerini almıştı zaten. Zaman zaman müziklere tempo tutarak katıldık.

 

Kısacası hoş bir geceydi. Tüm grubu ama en çok da klasik düzenlemeleri yapan (yaratan) Oskay Hoca’yı gönülden kutlarım.

 

“ Sanatsız kalan bir milletin hayat damarlarından biri kopmuş demektir.” der, ATATÜRK.

 

Sanat, onu yaratanlarla gerçek anlamını ve değerini kazanır. Toplumlar da ancak sanatla belli merdivenleri kolayca tırmanabilir.

Bu haber 2858 defa okunmuştur

:

:

:

: