Türk Solu üzerine bir analiz ve KKTC cumhurbaşkanlığı seçimi

Sol üzerine yazılmış kitapları şöyle bir karıştırdığınızda, genel hatlarıyla şu özellikler karşımıza çıkıyor:

Konuk Yazar

Mustafa Ulaş

Sol üzerine yazılmış kitapları şöyle bir karıştırdığınızda, genel hatlarıyla şu özellikler karşımıza çıkıyor: Sol,nerde bir sömürü varsa,bir kişinin ya da bir grubunu diğeri ve/veya diğerleri üzerinde bir tahakkümü varsa;kadın erkek üzerinde,bir grubun ya da toplumun ya da Devletin diğer cinsiyetler veya bicinsiyetler veya etnik- din veya dil veya renk veya doğum yeri veya mezhep mensupları üstünde hegamonya kuruyorsa ve bunlardan bir adım daha önde nerede bir eşitsizlik varsa orada SOL anlayış vardır; ve SOL olan parti,sivil toplum örgütleri ve kişiler yukarda sayılan meseleleri baş mesele yapar, gibi bir kriter karşımıza çıkmaktadır.
Bunu KKTC solunda ararsanız abesle iştigal ötesinde bir şey yapmazsınız.
Çünkü bizdeki sol,Sayın Tufan Erhürman Hoca’nın ‘Kıbrıs’ın Kuzeyinde Yeni Sol’ adlı kitabında da değindiği gibi,Solun kriterlerinin ve başat değerlenin arasında yukardaki , solu sol yapan evrensel çelişkiler yok.Bunun yerine Güney-Kuzey, Türkiye-Kıbrıs, Türkiyeli-Kıbrıslı, Çözümden yana olanlar-olmayanlar ve HİTLER gibi kimlikler üzerinden politika üreten gibi NAZİZMİN ve Mussolini FAŞİZMİNİN çelişkileri bizde solun çelişkileri ve kriterleri halini almıştır.Bu nedenle sol denilen bu cenahın içinde sol litaratürde iki kitap okumamış, ne kadar LÜMPEN takım varsa hepsi içinde aynı Batıdaki faşist güruhların içinde olduğu gibi.Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinden KKTC ve Türkiye Aliyhine çıkan bütün kararlara sevinen bir lümpenlik.’Anne- Baba SAF KIBRISLI kaç kişi galdık? ‘ gibi faşizmin karnından konuşan kendini solcu olarak gören grupçuklar.’CTP,Türkiyelilerin oyunu almak için,kriterlerindeki EMEKÇİ kavramını kaldırdı’ diyecek kadar kendinden geçenler...Sanki en ağır işleri yapan ‘Türkiyeliler’ emekçi değilmiş gibi...Kendini solda gören ama yaşamı bir UBP’liden daha şaşalı olan bir işadamı,burjuvaziden daha burjuvazi bir kişi CTP için yol gösteriyor ve diyor ki, ‘ CTP ‘Türkiyelilerden oy almak için onlara yaklaştı, eski kimliğini kaybetti’...
Bizde aydın sayılacak kişi de hemen hemen yok.Edvard Said, ‘Aydının tek dayanağı,ödünsüz düşünce ve ifade özgürlüğü’ derken, Tufan Erhürman aydının ayrılmaz özelliğinin özgürlükten çok ‘ EŞİTLİKÇİ’ olduğunu söyler aynı kitabında.Bizdeki sol aydınların ayırıcı çoğunluğu,bir ‘kültür robotu’ gibi birbirlerini tekrar edip dururlar.Oysa yine aynı kitabında Erhürman, J.P.Sartre’den alıntıyla ‘ aydın kendi üstüne vazife olmayan işlere burnunu sokan adam’ olarak niteler.Bizdeki aydınlar,birkaç istisna dışında,kendilerine verilen veya kendi kendilerine öğrendikleri çaresizlikleri, birer ‘kültür robotu’ gibitekrar etmekten başka bir şeyle iştigal etmezler.
Bu gidişle bizdeki sol, aslında sol olmayan sadeceDADAİZM gibi,üç harfi bir araya rastgele getirdikleri, tarihteki SOL ile ilişkisi olmayan yalnızca ona benzeyen üç harf: Sol, kelimesi türeterek sol olunmayacağını tarih onlara gösterecektir.Yada değişecekler...Çünkü onların yaptığını çoğunu SAĞ zaten yapıyor ve yapacak da.
Size bunların ne kadar sol olduğuna dair ilginç bir deney sunacağım,her yerde bunu siz de gerçekleştirebilirsiniz: Bir ana yolda durun.50 bin TL’den daha pahalı olan arabaların sahiplerine sorun yüzde 70-80’si sola oy verdiğini söyleyecektir.Tersini yapın.50 bin TL’den daha ucuz olan araba sahiplerine sorun onların ise yüzde 70-80’i sağa oy verdiklerini söyleyeceklerdir.Bu durumu bizdeki sol partilere sorun,işçilerin,işsizlerin,köylülerin ve tabi ‘TC Kökenlilerin’ kandırıldıklarını söyleyeceklerdir.Ama benzer kültürel ve sınıfsal yapıya sahip Almanya’da yaşayan Türklerle yapılan bir ankette orada yaşayan Türklerin yüzde 65’i sol partilere oy vereceğini söylerken,Türkiye’ye gelen bu kişiler Türkiye’de yüzde 70’in üzerinde sağ partilere oy veriyor.Burada yerine oturmayan bir şey var.İnanın bana bunun tersi AKP için olsaydı bunun için komisyonlar kurar araştırmalar,anketler yapar,sonuç neden böyle çıktığını bir kaç ayda tespit ederdi.
Bizdeki sol onların biraz potansiyel düşman gördükleri ‘TÜRKİYELİLERİ’ kazanmadan uzun süreli hükümet olamayacakları gibi,birinci parti olma özelliğini de kazanamazlar.Bir bakın sol partilerin içinde,yönetici kadrosunda kimse yok.Olsa da zaten onları dışlıyorlar...Ne sol ama...
Cumhurbaşkanlığı seçimine gelince,sadece Kıbrıs sorunu etrafında dolaşan söylem ve eylemleri ile şimdiki Cumhurbaşkanımız Sayın Eroğlu karşısında bir varlık göstermeleri mümkün değildir.İnsanların çoğu günlük hayatı zar zor idare ederken küçük ve orta burjuvazinin hezeyanları;işsizler, asgari ücretle geçinenler,asgari ücret kadar emekli maaşı alanlar, günü siftah etmeden geçiren küçük esnaf için pek bir şey ifade etmez.
İkinci Cumhurbaşkanımız Sayın Talat,kendisinin ifadesi ile Girne kapısında kendisini yeniden asacak olsa da bu da Rumlar için bir şey ifade etmez.Ve bilinen o ki, uluslararası aktörler bu işi kendi çıkarları için gerçekten zaruri görmüyorlarsa,bu anlaşmayı ne Türkiye ne Yunanistan ne biz ne Rum tarafı yapabilir.Biz hem kişi olarak hem yöneticiler olarak kendimiz Dünyanın merkezi zannediyoruz.Ama size söyleyeyim C.B Sayın Eroğlu bunun farkında.
Kim olursa olsun bu aşamada,Mevlana’nın dediği gibi ‘yeni bir şeyler söylemek lazım’...Ama Muhalif olanlar bu kısa sürede yeni şeyler söylese bile kimi inandırabilir ki...





Bu haber 405 defa okunmuştur

:

:

:

: