Her ne kadar ev içinde olan ev içinde kalır diyerek dışarı laf sızdırmamaya çalışsa da CTP içinde kazan kaynıyor.
Genel seçimle ayyuka çıkan ve yerel seçimlerle zirve yapan görüş ayrılıkları, partiyi ikiye bölmüş vaziyette.
Önümüzdeki cumhurbaşkanlığı seçimi için birden fazla adayın çıkma olasılığı çok yüksek ki zaten iki aday da bunu saklamıyor.
Adayın iki veya üç olması sorun değil, sorun partinin gönlünden hangi adayın geçtiği.
Ama hangi partinin; CTP’nin mi, BG’nin mi?
İşin ilginci CTP kanadındaki bazı isimler de BG adayını destekleyecek gibi görünüyor. Yani sözlerinden öyle anlaşılıyor.
İkinci Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat’ın, “partim beni aday yapacaksa açıklasın” nevinden ifadelerinin ardından, CTP-BG Genel sekreteri Kutlay Erk’in, “cesareti olan kendi açıklasın, CTP’yi beklemesin” şeklinde konuşması, mesajın Talat’a gönderildiği kanısını uyandırıyor. Erk’in açıklamaları bazılarınca her ne kadar, “ben lafımı ortaya korum, isteyen alır” şeklinde algılandıysa da, ifadeler birbirini tamamlıyor. Hele hele Erk’in, “CTP Parti Meclisi bir karar aldı. Kendi adayını gösterecek. Yani bir anlamda ‘bağımsız adayı desteklemeyeceğiz’ dedi. Herhangi bir adayın bağımsız olarak çıkması mümkün değil” sözlerine Talat’ın, “Partiyle bağım olmadığı doğru değil. Partinin üyesiyim. Cumhurbaşkanı olduğum dönemde istifa etmiştim, döndüm. Partiye aidat verip de “tarafsız Cumhurbaşkanıyım” diyemezdiniz” yanıtını vermesi parti içindeki bir grubun Talat’ın adaylığını istemediği ve Erk’in mesajının adrese ulaştığını gayet iyi açıklıyor.
Bir süre sonra aynı Erk, belki hata yaptığını düşünüp, belki ileri gittiği sanrısına kapılıp, belki de birilerinin telkiniyle,- müzakerelerdeki tavrı nedeniyle- İkinci Cumhurbaşkanı Talat’a, methiyeler düzüyor. Talat’ın da hoşuna gitmiş olmalı ki, “Erk müzakereler döneminde yakınımdaydı, beni bilir” diyor.
Seçime kadar neler olacak, partiler kimi aday gösterecek, ne kavgalar yaşanacak, kimler istifanın eşiğine gelecek, kimlerin ipi çekilecek, ipi kim göğüsleyecek Allah bilir, tek bildiğimiz Makyevelist siyaseti en iyi Demirel’in özetlediği;
Dün dündür, bugün bugündür…