Yarın okullar açılıyor.
Yavrularımız, tatilin rehavetini üzerlerinden atıp özledikleri okullarına,arkadaşlarına,öğretmenlerine kavuşmanın heyecanı içerisinde yeni bir güne başlamanın hazırlık ve telaşındalar.
Her sene okullar açılmaya başladığında sanki ben de yeniden okula başlıyormuşum gibi heyecanlanırım. Okula ilk başladığım günler aklıma gelir. İlk öğretmenimi hatırlarım.O’nun bize bir şeyler öğretebilmek için nasıl çabaladığı gözlerimin önüne gelir.Her birimizle tek tek ilgilenir, kalem tutmasını,çizgi çizmesini elimizin üzerine elini koyarak öğretirdi.Defalarca tekrar ederdi de hiç bıkmazdı, yeter ki biz doğru bir şey öğrenelim. İyi ki öğretmiş,iyi ki emek vermiş.Allah razı olsun.İlk öğretmenim,benim sadece ilkokul öğretmenim değil, bu günkü bulunduğum noktaya gelmemde pay sahibi olan değerli insanlardan biridir. Hepsine teşekkür ediyorum.Allah,cümlesine hayırlı uzun ömür nasip eylesin.
Okumak,dünyanın en güzel işi…Kainatı okumak, hadiseyi anlamak, olup bitenlere yorum getirebilmek, kendini ifade edebilmek ,problemlere çözüm üretmek hepsi de okumaya bağlı olan şeylerdir.Onun için okumak her zaman önemini ve önceliğini korumaktadır.
İlk emri “Oku” olan bir dinin mensubuyuz.Dolayısıyla okumak her şeyden önce dinimizin gereğidir.Peygamber Efendimiz de “İlim öğrenmek kadın erkek her Müslümana farzdır”.buyuruyor.İlim öğrenmenin aynı zamanda ibadet olduğunu bildiriyor.İlim öğrenmek için gayret etmenin gerekliliğini ifade manasında,”ilim Çin’de dahi olsa gidip alınız.İlim Müminin yitik malıdır onu nerede bulursa alır.”buyuruyor.
Çağımızda artık her şey teknolojiyle yürüyor. Bilek gücüyle mücadele etmenin devri bitti. Şimdi hedef, bilimde teknikte en önde olmaktır. İdeal ve umut demiştik yazımızın başlığında.İdealimiz bu olmalı.İleri hep ileri, iyinin de iyisi olmak.Keşifler yapabilmek,buluşlar ortaya koyabilmek.Vatanına milletine dinine insanlığa faydalı eserler verebilmek,Milletinin devletinin güçlenmesine ilerlemesine katkılar sağlayabilmek.
Bütün bunları yaparken de kendi öz kültüründen tarihinden kimliğinden vaz geçmeden ilerlemesini bilmek, bu da mühim bir mevzu. Şöyle bir olay anlatılır. Rahmetli Turgut Özal, dönemin Milli Eğitim Bakanı Vehbi Dinçerler’e ülkeyi ileri devletler seviyesine getirmek için, bir çalışma yapmasını istediğinde ; bu konuda Japonya’dan bir heyet çağırarak onlardan yardım almaya karar vermişler.Gelen heyet incelemeler yaptıktan sonra şöyle bir sonuca varmış:
‘’Türklerde milli şuur eksikliği var.’’
Bunun üstesinden nasıl geliriz diye sorulunca da ,Japonyalı Profesör ,biz çocuklarımıza ‘’Milli Şuur Eğitimi’’ veririz.Her Japon çocuğumuzu sabahleyin atom bombası atılan Nagazaki ve Hiroşima’ya götürürüz.Oradaki dehşeti ilk günkü gibi koruduğumuz için,çocuklarımıza yaşananları olduğu gibi hissettirmeye çalışırız.Ardından hızlı tren ve robotlarla çalışan fabrikaları gezdiririz.Ertesi günü öğretmenleri ile bu gezileri yorumlarlar.Öğretmenleri onlara ‘’Tembel olup çalışmazsanız düşmanlarınız sizi öldürür,çalışırsanız da teknolojide ilerleyip gördüklerinizden daha hızlı tren ve robotlar yaparak en gelişmiş .ülkelerden biri olursunuz.’’ der.
Vehbi Dinçerler, ama bizim Nagazaki ve Hiroşimamız yok deyince de, Japon Profesör Anadolu’nun her yeri Nagazaki ve Hiroşima der ve Çanakkale’yi, oradaki şehitliği örnek gösterir.
O günden bu güne değişen pek bir şey yok,kısmen de olsa yapılan çalışmalar var ama yeterli değil.Çocuklarımıza bu duyarlılığı kazandıracak olanlar öğretmenlerimizdir.Mustafa Kemal Atatürk’ün,” Öğretmenler yeni nesil sizlerin eseri olacaktır” dediği gibi öğretmenlerimize büyük iş düşüyor.Bir milletin istikbali yetiştirdiği nitelikli nesillerin omuzunda yükselecektir.Bu nitelikli nesli yetiştirecek olanlar da öğretmenlerimizdir.Okul yıllarımda böyle idealist öğretmenlerim de oldu.Örneklerini gördüğüm için tekrarlıyorum.Bir tarih öğretmenimiz vardı.Bize tarihi sevdirip öğretmekle birlikte derslerimiz sanki tarih dersinden çok ahlak dersi gibi geçerdi.Yani bize sadece tarih anlatmaz,Kişiliğimizi olumlu yönde etkileyecek,geliştirecek güzel örnekler takdim ederdi.
Yeni bir ders yılının başlangıcında, tüm öğretmenlerimize başarılar ve kolaylıklar diliyorum.Bu ulvi görevde sorumluların sadece öğretmenler olduğu gibi bir yanlış algıya düşülmesini de istemem.Bizim de sorumluluğumuz vardır elbette.Hazreti Ali (r.a)nin” “Bana bir harf öğretenin kırk yıl kölesi olurum”dediği gibi bizim de öğretmenlerimize saygı ve hürmet duyguları içerisinde çocuklarımızın gelişimi noktasında onlara yardımcı olmamız gerektiği muhakkatır.
Öğretmenim yavrum sana emanet
Bir fidandır yetir onu gül eyle
Mahvolur bağbansız kalırsa şayet
Ellerinle meyve veren dal eyle
Eline kalem ver yazsın yazıyı
Tanısın kendini bilsin maziyi,
Bayrağı vatanı şehit gaziyi.
Her mekanda hakkı diyen dil eyle
Edepli ahlaklı vakarlı olsun
İlim iman ihsan feyizle dolsun
Vardığı mecliste daim yer bulsun
Güçsüzlere şefkat sunan el eyle
İlimde teknikte önde yarışsın
Her gün yeni bir icada girişsin
Çağlayıp ta ummanlara karışsın
Vuslata yol alan coşkun sel eyle
Körpe dimağları bilgiye muhtaç
Sen ona rehber ol yollarını aç
İlim deryasında atsınlar kulaç
Kul Hakkı’ya ufuklardan gel eyle.