Bu yol kırk yıl daha gidilmez

Esas amaç nedir, ya da ne olmalıdır?

Esas amaç nedir, ya da ne olmalıdır?
Kıbrıs’ta yaşayan herkesin daha mutlu, daha güvenli ve daha refah bir hayat sürmesi, olması gereken bu.
Kıbrıslı Türkler, Rumlar ve diğer Kıbrıslılar.
Kıbrıs’ta yaşayan fakat hakları, mağduriyetleri, sıkıntıları pek konuşulmayan çok da göz önünde olmayan Kıbrıslılar.
Bunlar gerçek ve görmezlikten geliyoruz.
Demokrasi, insan hakları, inanç özgürlüğü, fırsat eşitliği herkese lazım.
Bu ülkenin tüm bunları konuşması, paylaşması, tartışması ancak ve ancak çözümle olur.
Çözümden öte, barışmak lazım.
Çok defa söyledim, siyasi önceliklerle hazırlanmış bir metinle gelecek çözüm tek başına yeterli değil.
İnsan odaklı, saygı, paylaşım ve ortak kazanım bu adayı ileriye götürebilir.
Bu iş siyasilere ve Kıbrıs adasını kullanan uluslararası güçlere kaldıkça, bu düşünceler sadece düşünmekle kalır.
Kuzey Kıbrıs’ta yaşayan insanlar kimsenin umurunda değil.
Herkes bizim haklarımızı korumaya meraklı ama ilk düşünceleri kendi çıkarları.
Bu konularda artık çok tecrübeliyiz.
Elimizden gelen bir şey var mı, işte esas mesele bu.
Bir defa bizim çözümden başka yolumuz yok.
“Çözüm olmazsa herkes kendi yoluna gider, bizim yolumuz belli” sloganına bakmayın.
Bu güneye gönderilen bir mesaj aslında, bakın bizim size ihtiyacımız yok manasında.
Bilinen tek şey ise güneyin bizi bizden daha iyi takip edip bildiği.
Bizi gördükçe de, muhatap olarak Türkiye’yi kabul etmeleri doğal.
Bizim kendi içimizdeki dağınıklık, bölünmüşlük, kutuplaşma, hırs, günlük yaşama, bencillik, kendine güvensizlik hepsi onların işini kolaylaştırıyor.
En acısı ise artık bizi yönetmek için seçtiklerimize inanmıyoruz, güvenmiyoruz, her attıkları adımın altında bir hile arıyoruz.
Sonuç olarak, “yolumuz belli” söylemine kendi insanımız bile ilgi duymuyor.
Peki, nedir bu yol?
Devlet diye oluşturulan sistemin tüm kaynaklarını, ülke ve toplum menfaatine değil de kendi için kullanmak mı, kırk yılda sadece adıyla var olan makamlar yaratmak mı, sadece vergi almak, hizmete gelince kaynak yok demek mi, savunmasını, alt yapısını, bir başka ülkenin yapması mı, sınırlarının delik deşik olduğu, sorma gir hanına dönmüş, insanların ya kanserden, ya da trafikten ölmeye devam ettiği, büyük şirketlerin, iş sahiplerinin, siyasilerle kucak kucağa olduğu, menfaatlerinin örtüştüğü, ekonomik düzenin devamı mı, bu mudur bizim yolumuz.
Hukuk, adalet, fırsat eşitliği ve insana saygısı olmayan bir düzenin, kırk yıl daha sürdürülmesi midir bizim yolumuz.
“içimizi düzeltelim, evimizi temizleyelim” kulağa çok hoş geliyor, peki kırk yıldır ve hala daha neden yapılmadığını kimse neden konuşmuyor?
Güçlü olanın her istediğini yaptığı, devlet otoritesinin de üzerinde güçler oluştuğu, başkasının parasıyla caka satan, kendi topraklarında söz sahibi olamayan, hatırla, gönülle, ülke yönetmek mi bizim yolumuz?
Kırk yıl daha bu yol gidilmez.
İradeli, dirayetli, kendi halkıyla barışık, belli bir zümreye değil, tüm topluma sahip çıkan, devletin rakip değil, sahip çıkıcı, yasaların, kanunların herkese eşit imkânlar sağladığı, sırasında herkese dur diyebilen bir yol olmalı bizimki.
Böyle bir yol varsa adının ne olduğu da önemli değil.

Bu haber 599 defa okunmuştur

:

:

:

: