Önceki hidrokarbon ve siyasilerimiz ilgili yazıma biraz daha ekleyeceklerim var!
Niye bizdeki Cumhurbaşkan adayları tek bir konuda bile ele gelir bir bilgi, bir görüş ve yöntem farkı ve derinliği sergilemiyorlar?
Niye?
Koskoca bir Cumhurbaşkanlığı kurumuna aday kişileri, ortadaki binlerce, politikacı ve antorajlarından nasıl ayırd ederiz?
Adayların bu renksizlikleri her derin ikilem de olduğu gibi hidrokarbon konusunda da çok endişe verici!
Yazılmazsa sorulmazsa, vatandaşlar nelerin sümenaltı edilmekte olduğunu, kimlerin bitaraf, biçare belkide bilerek aciz kaldığını nasıl değerlendirir ki?
“Enerji piyasası TOTAL’in Türkiye ile olan ilişkilerini riske atacak kadar yüksek miydi?”
“Kıbrıs açıklarında gaz var mı?
“Buna araştırmayı yapan şirketlerin birincil bilgilerine ulaşarak ancak anlayıp karar verebiliriz.
Yoksa bugüne değin yazıldığı gibi ‘gaz vardır, hakkımızdır. Gaz çoktur bu iş bitti’ deriz sonra döner ‘oh yokmuş, Rumların başı dertte’ deriz.
Ya da imtiyazın ekonomik içeriğini bilmeden ‘TOTAL, Türkiye’nin baskısı nedeniyle çekildi’ de diyebiliriz. Ama Total zaten bu sözleşmeyi yaparken de Türkiye’nin baskısı mevcuttu… Total’in Türkiye ile işbirliği yine vardı.
Acaba o zaman hesap edilen dünya enerji piyasası değerleri TOTAL’in Türkiye ile olan ilişkilerini riske atacak kadar yüksekti de bugünkü risk, yeni oluşan enerji fiyatları nedeniyle muhtemel, müstakbel geliri karşılamıyor?
Bunlar hep sorulardır…
İkincisi; eğer TOTAL’in imtiyazı ona 3-5 yıl bir şey çıkarmasa bile enerji fiyatları daha cazip hale geldiğinde bu haktan yararlanmayı mı düşünüyor ve bugün bir duraklamaya giriyor?
Körfez’le yarışamayacak üretimler hep durdu!
“Ya ada çevresindeki gaz, Güney’e vakit kazandırması için başından beri üretilen bir mittir ya da bugün içinde bulunduğumuz petrol düşüşlerinden kaynaklı ekonomik durum TOTAL’i kurtarmıyordur. Belki de Kıbrıs sorununun bölgeye yaratabileceği daha büyük krizleri önlemek için bir operasyon yapılmıştır”
“Öte yandan şirketler bugün Bakü’de, gerek Azerbaycan’da gerek Hazar Denizi’ndeki petrol sondajlarını ve üretimlerini ya minimize ettiler ya da durdurdular. Sadece tesislerin korunması için ekip tutuyorlar… Çünkü artık mesela orada üretilen petrolün Körfez’den gelen petrol fiyatına satılması sadece zarardır…
Elbette meselenin içinde siyasi ilişiklilerin önemi vardır ama nihayetinde TOTAL Türkiye ile ilişkiye dün girmedi, zaten vardı. Dolaysıyla konuya, dünya piyasaları açısından da bakabilmek lazım.”
“‘Bekle ve Gör’e geçmiş olabilirler”
“ENİ’nin stratejisi ‘bekle ve gör’e geçti. Belki de TOTAL de ENİ’yi taklit etmek istedi bu yolla…
İsrail'in Leviathan parselindeki değerlerin ve oradaki gazın pazara ulaştırma bedeli de belki de artık bugünkü fiyat koşullarında kâr getirmeyecek bir noktada… Bugün için bu manzara dur ve bekle şeklinde ortaya çıkmış gibi görünüyor…
Petrol, üretildiği günden beri belirli dönemlerde muazzam yükselmeler, düşüşler, yine yükselmeler ve düşüşler yaşar ve nihayetinde bu kaynak da nerede olursa olsun kısıtlı bir kaynaktır.
Neden zarara satıp tüketelim? BEKLEYELIM KARŞILIĞININ EN ÇOK ALINDIĞI
ZAMANDA ÜRETELİM düşüncesi de olabilir…

Biz bu konuya bakarken genelde sadece siyasi açıdan bakıyor ve değerlendirmeye
çalışıyoruz. Mutlaka siyasi tarafı vardır ama asıl ekonomik tarafıdır üretime karar
veren…”

Bir de Mısır ile işbirliğinin bu hidrokarbonu tüketiciye rekabet edebilir bir şekilde götürme alternatifi değerlendirilirken bizim alimler, seçilmişler, atanmışlar nereye bakıyorlar? Cumhurbaşkanı adayları ise nereye bakmıyorlar diye mereak ederken aşağıdaki 25 Mart 2013 tarihli konu ile ilgili kısa bir yorumumu yenileyim

SAHİ BİZİM KKTC SİYASET DÜNYASI BU OYUNDA NEREDE? BU OYUNDA ROLLERİ VAR MI?, İZLEYİCİ MİLER?, OYUNCU MU?, SET GÖREVLİSİ MİLER YOKSA YER GÖSTERİCİ Mİ?

Arkası gelecek ve Hidrokarbon Blöf ve Şantajları bir sonraki konu olacak!