Benim köşem siyasi analiz değerli okurlar. Çok sayıda siyasi ile görüşürüm, görüşürüm ancak görüştüğüm ve konuştuğum konuları fırsatçılık ile yazmam. Durumu analiz eder ondan sonra kendi yorumlarımı yazarım. Beğenenler olur beğenmeyenler, ancak ülke gerçekleri de değişmez genelde de bunları değerlendiririm.
Bu Cumhurbaşkanlığı seçimi bir başka oluyor. 1995 yılından bu yana seçimleri yakın takip ediyorum. Bu seçim bir başka oluyor çünkü ilk kez partiler içerisinde farklı sesler var. Belki de en karışık olanı CTP. İsimleri yazmamaya özen göstereceğim ancak aday olarak Sibel hanıma tepki olduğumu da yazmadan geçemeyeceğim. Partinin Kıbrıs konusundaki tam görüşünü içeriyor mu? Kendi milletvekilleri tarafından eleştirildi ve eleştiriliyor, bizlerin kulağına geliyor bazı konuşmalar hani bir söz var ya yerin kulağı var meğer öyledir. Benim en çok tuhafıma takılan Sibel hanım Kıbrıs denince aklına sorun geliyor ve çözümlenmeli diyor. Peki ama Rum tarafı ne düşünüyor? Bunu Sibel Siber’e aktaran yok mu? Tek yönlü çözülür mü bu sorun. Parti iç hesaplaşması hala daha devam ediyor. Belki de zamansız bir adaylık diye söyleyenler bile var.
Cumhurbaşkanı ve bağımsız Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu’nu UBP ve DP destekliyor. Eroğlu’na baktığımız zaman en güçlü aday. Eroğlu partiler dışında da oy alan bir aday. Eski Başbakan İrsen Küçük, sırf Eroğlu kaybetsin diye çalışma yürütüyor. İlk zamanlarda taraftar buluyordu. Ancak seçimler yaklaştıkça var olan tepkiler azalmaya başladı. Çünkü İrsen Küçük de bir çok hata yaptı. UBP tabanı bunun muhasebesini iyi yapıyor. Bir fırsat var seçimi kazanıp bir sonraki genel seçimlere güçlü gitmek ve teşkilat partisi olduğunu göstermek için. İrsen beye saygı duyuluyor. Ancak Cumhurbaşkanı Eroğlu kaybetsin stratejisi doğru olmadı diyor taban. Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu’na mutlaka bazı tepkiler olacak. 40 yıldır siyasette olacaksınız ve tepki almayacaksınız. Olacak şey değil.
Son günlerde Kıbrıs sorunu yine gündemde. Çünkü Cumhurbaşkanı’nın asli görevi Kıbrıs sorunu. Diğer adaylara bakıyorsunuz icraattan bahsediyorlar ama o mevki aslında hükümetin ve bir başka ifadeyle başbakanlığın. Halkın tuhafına giden de bu durum. İlk kez bir Rum lider görüşme masasından kalktı bu da Cumhurbaşkanı Eroğlu ile oldu. Rum lider bizi azınlık olarak görüyor ve onlar için Kıbrıs sorunu bir “işgal” sorunudur açıklamaları hep bunlar. Bu oyunu bozup masadan kalkmasını da sağlayan Cumhurbaşkanı Eroğlu. Rum liderin masaya dönmesi için bazı şartları da var. Türkiye’nin Kıbrıs ‘Cumhuriyet’nin egemenlik haklarını tanımasıdır. Zaten tanıdığı an Kıbrıs sorunu kalmaz biz Kıbrıs Türk’leri de ‘Kıbrıs Cumhuriyeti’nde azınlık oluruz. Cumhurbaşkanın Eroğlu’nun bu duruşu esas olarak önemli iki devletli çözüm diyor ve Rum tarafı kabul etmiyor.
Bağımsız aday Mustafa Akıncı TDP-BK’nin desteklediği bir aday. Eski TKP’li olan Alpay Durduran partiden zamanında Akıncı tarafından atıldıkları için hala daha şikayet ediyor. Zamanlı mı zamansız mı ama siyaset bu işte beklersiniz zamanı gelince de vurursunuz, etkisi oluyor mu bazen bir oy bir oydur tabi ki etkisi oluyor. Adaylığını ilk açıkladığı zaman Akıncı bir ivme yakaladı bir tırmanış sağladı ancak ne kadar zaman bunu gösterecek, siyasete ara verdiği çok konuşuluyor ve bazı yerlerde de etki yaratmıyor değil. Bu son zamanlarda da AB’nin tercih ettiği bir aday söyleniyor. Bu da olumsuz etki yarattı, çünkü halkımız AB’ye güvenmiyor. AB verdiği sözleri tutmadı ve Kıbrıs Türkü’nü hayal kırıklığına uğrattı.
Kudret Özersay’ın zamansız bir yolculuğa çıktığı söyleniyor. Arkasında parti desteği yok nereye kadar gidecek. Cumhurbaşkanlığı seçimleri öncelikle siyasette var olacaksınız ki belli bir halk kitlesinin desteğini alabilesiniz. Kudret Özersay bir çok gencimiz gibi değerli ancak iş siyasete gelince işler değişebiliyor. Bir kesimin tepki oyları şu an destek oluyor ancak seçim günü çok şeylerin değiştiğini görmedik değil.
