Yunanistan’ın Garantiler Çıkışı Tesadüf mü?

Sıcak gelişmeler Kıbrıs konusunda yaşanmaya devam ediyor.

Sıcak gelişmeler Kıbrıs konusunda yaşanmaya devam ediyor. Hayretler içerisinde gelişmeleri yakından takip eder konumdayız. Cumhurbaşkanımız Sayın Akıncı, göreve gelmesi ile oldukça uzlaşmacı bir tavır sergiliyor. Doğal gazın Türkiye üzerinden Avrupa’ya taşınmasının önemine dikkat çekiyor. Adaya gelecek suyun Rumlarla paylaşımından bahsediyor. Uluslararası alanda yer alabilmek adına federal yapıda bir birleşmeden söz ediyor. Hatta 2003 senesinde Rum önlemler paketinde yer alan “işgal” bölgeleri ve Türkiye ile telefon bağlantılarının kurulması paketine sıcak bakarak bu konuda netice alınmasının önemini vurguluyor. Garantiler konusunda bir yorum yapmıyor. Oysa bazı siyasi partilerdeki “aydınların” garantilerin artık ortadan kaldırılması gerektiği şeklindeki beyanatlarını biliyoruz.

Öte yandan GKRY’ne bakıyoruz Rum Dışişleri Bakanı Yoannis Kasulidis’in Rum Devlet Televizyonu’nda (RİK) yayımlanan bir programa katılarak kuzeye doğrudan uçuşların gerçekleştirebilmesine imkan sağlayacak bir formülün bulunabileceğini söylüyor. Bunun için Kasulidis, “bu konuyla ilgili bazı formüller üzerinde çalışılmış olduğunu ve uluslararası hukuk çiğnenmeden ve KKTC tanınmadan havaalanının faaliyete geçmesinin yollarının bulunduğunu” belirtiyor!!!.
Hele de ülkemizde başlatılan ana-yavru tartışmaları ardından Yunanistan Başbakanı Aleksis Çipras’a eşlik eden Savunma Bakanı Kocas’ın Rum Başkanlık Sarayında yaptığı açıklamada Yunanistan’ın artık Kıbrıs’a garantör devlet konumunda olmak istemediğini vurgulaması ve artık garantör devletlere ihtiyaç olmadığını duyurması sizce de dikkat çekici değil mi? Bu noktada bu açıklamadaki zamanlamaya dikkat diyorum!!!

Şimdi konuyu derinlemesine irdeleyelim. Bugüne değin Kıbrıs’ta birleşme sağlamak ve KKTC’nin varlığını sonlandırmak, garantileri ortadan kaldırmak için FOSBO, OSLO, OXFORD grubu gibi toplantılarda 1990’lardan beri başlatılan çalışmalar artık daha net görülmeye başlandı.Örneğin, 7-11 Aralık 1998’de Oslo’da gerçekleştirilen İki toplumlu etkinliklere katılan Kıbrıs Türk ve Rumları problemlere çözüm için Kıbrıs Fulbright Komisyonu öncülüğünde bir araya getirilmişti. Anılan toplantılar öncesinde ve sonrasında parça parça devam etti. HADE, Oslo I-II, Marko Turk’un arabulucu toplantıları, Amerika’daki iki toplumlu gençlik kampları bunların bazıları…Tüm bu toplantılarda alınan kararlarda oluşturulması istenen federal Kıbrıs’ta hükümetin yapısının “tek uluslar arası kimliğe, tek vatandaşlığa dayalı olması gerektiği ve iki toplumlu iki bölgeli federal bir Kıbrıs Cumhuriyeti oluşturulması” yönünde oy çokluğu ile alınan kararlardan mevcuttu. Vurgu “KC” idi!

Güvenlik konusunda Oslo’da gerçekleştirilen toplantıda 22 onay, 8 ret ve 1 çekimser oy mevcuttu. Burada beş ana başlık görüşüldü; garantiler, askersizleştirme, aşırıcılar, güvenlik, toprak. Aşırıcılar kısaca milliyetçilerin adada baş göstermesi halinde bu kişilerin adadan sürülmesinin gerekliliği kararını kapsamaktaydı!!!. Garantiler konusunda “Kıbrıs Cumhuriyeti”nin AB üyesi olacağı için bu güvencenin AB tarafından verilmesi gerektiği ve garantilerin kaldırılmasını öngörmekteydi!!!. Güven başlığında federal cumhuriyet çatısı altında uluslararası müsabakalara sosyal ve kültürel katılım sağlanması ve her iki tarafta spor gruplarının oluşturulması ile adanın bütünlüğünün vurgulanmaktaydı!!!Güven inşasında medya kurumlarının desteğinin sağlanması vb faaliyetler gerçekleştirilmesi hedeflenmişti. Askersizleştirmenin önemi vurgulanmış ve adanın tamamen askersizleştirilmesi belirtilmişti. Kısaca adadaki TÜRK askeri varlığı kabul edilmiyordu!!! Bu toplantılarda ve diğerlerinde görüşülen pek çok başlık daha vardı. Kayıplar, yerleşikler, mülteciler, mal-mülk, dolaşım özgürlüğü, kimlik, sosyal konular vs…Hepsini ve alınan kararları zaman zaman sizlerle paylaşacağım.

Şimdi soruyorum; yukarıda izah edilen kararların hangisi bizim tezimiz? Şimdi Yunanistan’ın garantiler çıkışını ve kendi içimizdeki ana-yavru polemiğinin özünün dayandığı noktaları anlayabiliyor musunuz? Birileri rahat durmuyor! Ne için KKTC’nin lağvı kısaca egemenliğimizin simgesinin ortadan kalkması için! Ne üzücüdür ki Milliyetçilik söylemleri ile sömürülen duyguların yaratılan düzensizliğin bugüne kadar yapılan hataların hoşnutsuzluğundan ötürü tepkiler oluyor, haklılar!Ama bu Devletimize değil gelmiş geçmiş hükümetlere mal edilmesi gereken bir durum! Lakin, unutulmasın ki, bu günlerin yaşanmasında A’dan Z’ye tüm yönetimler suçludur!!! Hiçbir zaman ecdadımız tarihimizde kendine Müslüman olan bir millet olmadı! Ne de böyle yaşadı! BİZ oldu! BİR oldu! Diri durdu! Oysa şimdi güneyin halen bitmek bilmeyen sinsi oyunlarını gördükçe, hele de yabancı unsurların öncülüğünde alınmak istenen tedbirlerin tek tek uygulanmaya doğru gittiğini, birlikten uzak her alanda parçalanan yapımıza şahit oldukça endişe duymamak mümkün değil... Peki ya Sizler?...
Bu haber 427 defa okunmuştur

:

:

:

: