Genelde yazılarımda ve televizyon programlarında liberal görüşe sahip olduğumu açıkça ifade ederim. Sendikal harekete ve işçi haklarına karşı bir duruşum olmamasına karşın ülkemizdeki kamu sendikalarının kendi hak ve çıkarlarını her türlü hakkın üzerinde tutmaları nedeniyle kamu sendikacılığına karşı doğal olarak antipatim bulunmaktadır. Zira ülkemizde kamu çalışanları öz evlat, özel sektör çalışanları ise üvey evlat muamelesi görmeye halen daha devam etmektedir. Günün moda tabiri ile Türkiye ile ilişkilerde yavru değil kardeş muamelesi görmeyi talep eden KKTC’de nerede ise her şeyde olduğu gibi 1Mayıs İşçi Bayramını da “MIŞ” gibi kutluyoruz. Öyle bir anomali ile karşı karşıyayız ki, 1 Mayıs İşçi bayramında gerçek anlamıyla işçiler çalışmaya, yani sol söylem ile sömürülmeye devam ederken her zaman aslan payı alan kamuda memur ve diğer çalışanlar tatil yapmaktadır. Yani 1 Mayıs günü tatil olduğu için gezen devlet çalışanlarına hizmet edenler o gün tatil yapamayarak çalışan gerçek işçilerdir.
1 Mayıs’ın İşçi bayramı olarak kutlanılmasına giden mücadeleye baktığımızda KKTC çalışanının başka bir dünyada olduğu anlaşılmaktadır. Peki, bu mücadelenin tarihçesi nedir? Kısaca hatırlayalım.
“İlk kez 1856'da Avustralya'nın Melbourne kentinde taş ve inşaat işçileri, günde sekiz saatlik iş günü için Melbourne Üniversitesi'nden Parlamento Evi'ne kadar bir yürüyüş düzenlediler. 1 Mayıs 1886'da Amerika İşçi Sendikaları Konfederasyonu önderliğinde işçiler günde 12 saat, haftada 6 gün olan çalışma takvimine karşı, günlük 8 saatlik çalışma talebiyle iş bıraktılar. Chicago(Şikago)'da yapılan gösterilere yarım milyon işçi katıldı. Luizvil'de (Kentaki) 6 binden fazla siyah ve beyaz işçi, birlikte yürüdü. O dönemde Luizvil'deki parklar, siyahlara kapalıydı. İşçiler, sokaklarda yürüdükten sonra hep birlikte Ulusal Park'a girdi. Her eyalet ve kentte, siyah ve beyaz işçilerin birlikte yaptığı gösteriler, gazeteler tarafından, 'Böylece önyargı duvarı yıkılmış oldu' şeklinde yorumlanmıştı. Bu gösteriler 1 Mayıs'ı izleyen günlerde tüm harareti ile devam etti ve 4 Mayıs'ta kanlı Haymarket Olayı'na yol açtı. Uygulanan yasal baskılarla bu gösterinin tekrarlanması engellendi. 14 Temmuz-21 Temmuz 1889'da toplanan İkinci Enternasyonal'de Fransız bir işçi temsilcisinin önerisiyle 1 Mayıs gününün tüm dünyada 'Birlik, mücadele ve dayanışma günü ' olarak kutlanmasına karar verildi. Böylece ikinci gösteri 1890 yılında yapılabildi. Zamanla 8 saatlik işgünü birçok ülkede resmen kabul edildi.
1 Mayıs böylece işçilerin birlik ve dayanışmasını yansıtan bir bayram niteliğini kazandı. Günümüzde sosyalist ülkelerde (Çin Halk Cumhuriyeti, Kore Demokratik Halk Cumhuriyeti, Vietnam, Laos, Küba, Venezuela, Nepal, Bolivya) ve daha birçok ülkede tatil günü olan 1 Mayıs'ı işçiler büyük kitle gösterileriyle kutlar; bazı ülkelerde 1 Mayıs siyasal bir eylem biçimini de alır (http://www.milliyet.com.tr/1-mayis-nedir-ilk-ne-zaman-gundem-2052551/)”.
Yukarıdan da anlaşılacağı gibi; 1 Mayıs’ın temelinde günde 8 saat’ tan fazla çalışmama mücadelesi yatmaktadır. Yani biz de de kutlanan 1 Mayıs İşçi bayramının temel konsepti elde edilen bir günlük çalışma saatinin resmi olarak 8 saat olduğudur.
KKTC’de biraz da işadamlarına yapılan vergi aflarından dolayı emek piyasası ile işveren arasında dostane duygular pek yoktur. İşveren pozisyonundaki birçok kesimler maalesef üretimim emek ve sermaye birlikteliği ile mümkün olabileceği ve uzun vadeli bir başarı ve verimliliğin ancak çalışanların da memnuniyeti ve motivasyonunu gerektirdiğini halen daha idrak etmiş değillerdir. İşveren ve işçi kesiminin dayanışmasını ve işbirliğini artırmak için ise devletin ilgili mercileri gerekli rolü oynayamamakla beraber özellikle özel sektör çalışanının sömürülmesini önleyecek gerekli denetim ve gözetim otoritesini sergileyememektedirler. BİRAZ ACIMAZSIZ MI DAVRANIYORUM?
Hayır. Az bile söylüyor ve yazıyorum. Peki, o zaman soruyorum.
•KKTC’DE gerçek anlamda işçilerin 1 Mayıs günü tatil yapması için gerek siyasiler gerekse devlet ve hükümet yetkilileri ne yapmaktadırlar?. Üstüne üstlük hükümet yetkilileri 1 Mayıs günü işçiler yerine tuzu kuru kişilerle piknik yaparken muhalefet lideri gibi işçi haklarına vurgu yapmaktadırlar.
•Ülkemizde sözde kurumsal işletmelerde dâhil özel sektörde tam anlamıyla 8 saat mesai yapan var mıdır? Genelde hepsinde 8 saatten fala çalışan işçilere mesai ödenmekte midir?
•Özellikle sol iktidarın bulunduğu günümüzde ve doğal olarak geçmişte bu sömürüye dur denebildi mi? ve bu uğurda samimi mücadele verildi mi?
BİZ YİNE DE İŞÇİ HAKLARININ KORUNDUĞU VE SÖMÜRÜLMEDİĞİ DEMOKRATİK BİR HUKUK DEVLETİ İMİŞ GİBİ 1 MAYISI KUTLAMAYA DEVAM EDELİM. (YANİ TATİL ŞAHANE İŞÇİ HAKLARI BAHANE).