Türkiye seçimini yaptı.
12 yıllık AK Parti iktidarı ve tek partili hükümet dönemi sona erdi.
Türk halkı bir koalisyon hükümetine onay verdi.
Seçmen koalisyon hükümetine onay verirken, önemli mesajlar da verdi.
Yaklaşık 55 milyon seçmen, bunların 1 milyonu ilk kez oy veren gençler, kullanılan 47 milyon oy, 45 milyon 880 bin geçerli oy ve %87 katılım oranı, seçime katılan 20 siyasi parti ve 165 bağımsız aday.

Seçim bitti, tartışması sürüyor.
Türk halkı mesajlar verdi dedim.
En önemli mesaj, Başkanlık sistemine karşı yürütülen kampanyaya oldu.
Türkiye halkı benim önceliğim “Başkanlık sistemi” değil dedi.
Bu yönde beklentiler bir başka zamana kaldı, esas olarak AKP birinci parti çıktı, fakat tek başına iktidar erki yok.
AK Parti seçmene sadece ve illaki Başkanlık sistemini vaat etti, sorunlar görmezden gelindi, dış siyasette başarısızlıklar önemsenmedi, her olumsuzluk dış güçlere ve başka etkenlere bağlandı.

Yargıda, hukukta, kişisel özgürlüklerde, basında ciddi sıkıntılar yaratıldı.
Koalisyon bir istikrarsızlık mı, olabilir, ama bu şekilde gitmeyeceği de ortaydaydı ve bu sonuç göstere göstere geldi.
Muhalefet partileri çok bir şey yapamadı.
CHP ortada, oylarını azaltarak seçimi tamamladı, MHP biraz kımıldandı.
En önemli çıkışı tabi ki HDP’den.
Zaten seçim öncesinde, iktidar partisinin HDP üzerinden kampanya yürütmesi bu sonucun çıkmasından duyulan endişeden şekillendi.
AK Parti ile diğer siyasi partiler arasında çok ilginç, trajik bir fark var.
AK Parti önde çıktığı bir seçimden tek başına iktidar olamamanın üzüntüsünü yaşarken, diğer siyasi partiler AKParti’nin iktidar olamamasına sevindiler.

Yani ortada muhalefet anlamında kazanılan önemli bir başarı yokken, AK Parti’nin başarısızlığı diğer partilerin bayramına sebep oldu.
Ve kendi başarıları ve başarısızlıkları üzerine yoğunlaşmak dururken, AK Parti’nin başarısızlığını kutladılar.
HDP bir Kürt partisi olmaktan çıkıp, Türkiye’nin partisi olma yönünde önemli bir başarı kazandı.
Aldıkları oylar ve ortaya çıkan sonuç biraz da ortamın getirdiği, tepkiyle ortaya çıkan “duygusal” oylar oldu.
Yunanistan da, İspanya da bu şekilde konjonktüre göre ortaya çıkan oluşumlar mevcut, hangi noktaya geldikleri de bugün görülüyor.

HDP, PKK’nın siyasi bağlantısı mı, bu konu çok tartışılacak, bana kalırsa bu seçim sonucundan sonra HDP ile PKK ayrı yollara gidecek.
Seçim öncesinde, Mecliste bulunan siyasi partiler pek bir şeyi değiştiremedi, değişen HDP’ye kayan AK Parti oyları oldu.
Sonuçlardan hemen herkes memnun, ortak cümle “demokrasi kazandı”.
Demokrasinin bir tarafı da sorumluluk alma ve istifa erdemidir.
Demokrasinin en güzel tarafı budur, her nedense hem Türkiye de hem de biz de böyle bir kültür yok.
Seçim sonrası olumsuz açıklamalar yapılsa da, bir AKParti-MHP koalisyonu en yakın ihtimal gibi görünüyor.

CHP-MHP-HDP koalisyonu seçim sonuçlarının getirdiği bir aritmetik, elbette MHP ve HDP’nin aynı hükümette yer alması ne kadar olası o ayrı bir tartışma konusu, bu siyasi tablo çok farklı alternatifler içermiyor, gelinecek nokta merak konusu.

Yeniden bir seçim ihtimali konuşulsa da, yakın bir zamanda, en azından koalisyon denemeleri yapılmadan, bu ihtimali uzak görüyorum.
Bizim seçimlerimiz Türkiye’de çok ses getirmiyor, konuşulmuyor, tartışılmıyor, saatlerce süren televizyon programlarına konu olmuyor.

Ama biz de durum farklı, kendi seçimlerimiz kadar Türkiye’nin seçimlerini de kabulleniyoruz.
Türkiye’nin seçimi bir kez daha hayırlı olsun, bizim açımızdan, özellikle müzakere süreci nasıl etkilenecek, içte yaşanan sıkıntılar, ekonomik protokoller, özelleştirmeler, kaldığı yerden devam mı edecek, yoksa gerçek anlamda yeni bir dönem mi başlayacak, bu soruların cevabı için henüz erken, bekleyip görelim.