Doğu Akdeniz’in ortasında bir ada, yüzyılların tarihine sığdırılamayacak çatışmalar ve hakimiyet mücadelesini simgeleyen bir Kıbrıs! Şimdi, Doğu Akdeniz’de ısınan kara sularının arasında barış naraları duyuyoruz her yerde…!!! Ne kadar da meraklıyız barış diyerek büyük güçlerin çıkarlarının çevresinde şekillendirilmek istendiğimizi göstermekten geri durmaya…Oysa yaşadığınız bu adanın çevresinde cereyan eden askeri sıcak gelişmelerden haşır neşir olduğunuz bir durum olsa acaba “barış” söylemlerine halen çok heves eder miydiniz bilemiyorum...
Farkında mısınız Rusya-NATO arasında 2006-2009 Krizi yaşandığında Karadeniz’de başlayan rekabet artık kendi kara sularımıza indi! Doğu Akdeniz şimdi eskisinden daha da önemli. Ticaret yolu olmasını koyduk bir kenara ama askeri anlamda hareketliliğin göbeğindeyiz stratejik olarak.Mesela bugünkü Suriye krizinde, Kıbrıs adası Ortadoğu ve Suriye’nin Akdeniz’e açılan kapısı görülüyor… Amerika’nın 6.filosu hep Doğu Akdeniz’de mesela…Hatta, Rusya keşif ve gözetleme amacı ile askeri hareketlilikleri Akdeniz’de daha gözle görülür hal aldı. Hele de GKRY ile gerçekleştirdikleri askeri antlaşma ile elde ettikleri deniz hava üssü sonrasında Rusya bir anlamda artık Doğu Akdeniz’de fiilen etkin konuma geldi. Öte yandan, Nisan 2015 sonlarında GKRY’de gerçekleşen Mısır, Yunanistan ve Güney Kıbrıs Rum Yönetimi arasında yapılan üçlü zirveden doğalgaz anlaşması çıkmış ve üç ülke Doğu Akdeniz'de doğalgaz arama çalışması yürüteceği üzerinde anlaşmıştı. Bu anlaşmayla Türkiye kendi bölgesine sıkıştırılmış olacaktı. Öyle görünüyordu ki her şey artık doğal gaz konusuna döndürülmüş ve akabinde askeri hareketlilikler “tatbikat” adları ile artmış konuma gelmişti. Nitekim,İsrail’in GKRY ile artan ikili ilişkilerinin temelinde araştırma bölgesinden çıkarılacak doğal gazın korunması bu tablonun özetidir.
Hatırlanacağı üzere, GKRY tek yanlı münhasır ekonomik bölge ilanı ardından sismik araştırmalara başlayınca GKRY-İsrail Rusya arasında 20-23 Ekim tarihleri arasında her üç donanmanın adada hava savunma, denizaltı taaruz ve karşı-deniazaltı tekniklerini içeren ve ortak harekat prosedürlerinin geliştirilmesinin amaçlandığı çok uluslu bir tatbikat icra etmişti.Rusya’nın Akdeniz Donanmasının amiral gemisi (flag ship) olan Rus anti-denizaltı gemisi Kulakov ile Rus Karadeniz donanmasından çıkarma gemisi Novocherkassk’ın da katıldığı bu tatbikatta gerçek roket atışları da icra edilmişti. Türkiye’nin ve NATO’nun bu atağa cevabı ise 2014’te Mavi Balina Tatbikatı şeklinde olmuştu.
Oysa GKRY bu tatbikatla yetinmeyecekti ve 12 Nisan 2014’te İsrail, ABD, Fransa ve Yunanistan’ın hava ve deniz kuvvetlerinin katılımıyla bir tatbikat gerçekleştirerek esas amacının Güney Kıbrıs ile İsrail’in MEB arasında “Nemesis 2014” arama kurtarma tatbikatı gerçekleştirme olduğunu belirtilecekti. Nitekim, gerçekleştirilen tatbikata, 7 savaş gemisi, doğalgaz platformlarını destekleme amacıyla 3 araştırma gemisi, çevre kirliliğiyle mücadele amaçlı 4 gemi, 6 helikopter ve farklı tipte 5 uçak katılmıştı. Şimdi bu tatbikatın ikincisinin 1 Temmuz 2015 itibariyle NEMESİS 2015 adlı çok uluslu ve büyük ölçekli Arama ve Kurtarma adı ile yeniden tekrarlandığına şahit oluyoruz. Sözde Kıbrıs Cumhuriyeti'nin Münhasır Ekonomik Bölgesi'nde (MEB), Kıbrıs SAR Birimleri ve personeli, İsrail, Yunanistan ve Amerika Birleşik Devletleri, bunun yanı sıra SAIPEM S.P.A.'nın SCARABEO-4 Yağ Rig ve EDT destek gemilerinin katılımı ile bölgesel askeri hareketlilik Türkiye olmaksızın gerçekleştiriliyor.
Gördünüz mü? Bu sıcak sıcacık sahillerde neler oluyor? Sahi ne diyorlardı; “Barış’a çok az zaman kaldı hazırlanın…Askersiz Kıbrıs için garantileri tartışın ve artık kaldırın…”. Bu ortamda,bu ahvalde ateş çemberinde Kıbrıs Türklerini düşünen kim? Şöyle bir bölgeye gözünüzü çevirin ve bir bakın bakalım; gaz ve petrolün olduğu hangi ülkede huzur ve barış söz konusu ….Bir de birleşik Kıbrıs oluşturma maksadı ile Anavatan Türkiye’yi MEB alanına sıkıştırmak isteyen söylemlere ne demeli…İşte bu özet tablodan çıkan ahvali bir kez daha düşünmekte fayda var, bir tarafta NEMESİS tatbikatları,diğer tarafta sözde barış görüşmeleri…Bu tezatlığı nasıl açıklayacaksınız? Hani askersiz bir Kıbrıs hedefti? Hani “Barış” için mücadele vardı? Siz,bizi değil, sadece kendinizi kandırıyorsunuz!!!