11 Şubat 2014 ‘ de başlayan, Kıbrıs müzakereleri sürecinde gelinen nokta !
Mülk konusunda, iki halkı bir birine düşüren ve düşürecek karar.
“Kişisel mülk hakkının“ müzakere masasında kabul edilmesi.
Halbuki, o tarihe kadarki görüşmelerde ileri sürülen Türk tezi,
Global takas ve tazminattı.
Güneydeki mülk sahipleri ile, kuzeydeki mülk sahipleri, mallarında oturan kullanıcılar ile yüz yüze gelmeden, iki tarafın devletleri ile, bu sorun bitecekti.
Kişisel mülk hakkının tanınması ile mal - mülk sorununun çözümüne kalkışmak, adada barış kültürünü değil, çatışma kültürünü getirecek dedik
Mal mülk olayının global takas ve tazminatla çözülmesi halinde, tarafların karşı karşıya gelmeyeceğini, havanın da elektriklenmeyeceğini, hep savuna geldik.
Daha iki liderin kabul ettikleri bu ilke, her iki halk tarafından kabul edilmediği, referandum aşamasından geçmediği halde, Rum mülk sahipleri, Türklerin oturduğu evlerin kapısına dayanıp, Sn. Akıncı’nın bu prensibi tanımasından aldıkları güçle, onları 41 yıl oturdukları konutlardan, atmaya kalktılar.
Bir de, anlaşmanın referandumdan bu şekilde geçtiğini farz edelim.
Tüm Rumlar, kuzeydeki mülklerinin kapısına dayanıp, içindekilere
“Ekso vre bello Turko ” deyip, evlerde oturan Türkleri, kapı dışarı etme eylemlerini, Karaoğlanoğlu’nda Muhtara yaptıkları gibi göreceğiz.
Global takas ve tazminattan, vazgeçildiği ile ilgili alınan karar karşısında gelen eleştirilere, etkili ve yetkililerimiz “ merak etmeyin, taraflar karşı karşıya gelmeyecek, Komisyon bu işi çözecek ” açıklamasında bulunmuşlardı.
Daha masada, tüm konularda anlaşılmadan, iki tarafın mutabık kalacağı metin, referanduma sunulmadan, millet kapılara dayandı.
Karaoğanoğlu’ndaki muhtar olayından önce de, Paşaköy ve Yeni Erenköy’de, buna benzer olayların meydana geldiğini, sosyal medyadan öğreniyoruz.
Kıbrıs Türk Halkının, iskan sorunu çözülmeden, İki lider tarafından mutabık kalınacak metin, referanduma sunulup, kabul edilmeden, meydana gelen bu tür olaylar, iki halk arasındaki husumeti tırmandırmaktan başka bir işe, yaramaz.
Hükümet edenler.
Cumhurbaşkanı ve Cumhurbaşkanlığı, gerekli girişimleri ve tedbirleri alın.
Kıbrıs Türk Halkını, 41 yıl sonra, taciz ettirmeye,
Huzursuz, ettirmeye,
Buna ön ayak olmaya, hiç kimsenin hakkı olmaması gerek.
Devleti yönetenlere, sesleniyoruz .
Bu konuda, ya önlem alırsınız, ya da, Türk Halkı, kendi önlemini almasını bilir.
On üç yıl , her kapısı çalındığında, canından olacağı endişesi ile yaşadı.
1974‘den sonra, huzur buldu.
Can güvenliğine, kavuştu.
Evinde, rahat etti.
41 yıl sonra, Rumların kapısına dayanıp “ ekso “ muamelesini, hiç ama hiç, hak etmedi.
Beyler :
Ya önlem, alınız.
Ya da, Kıbrıs Türkü, 1955‘ lerde, 1963‘ lerde olduğu gibi, kendi önlemini almasını bilir.
Sonra, Editörünüz, demedi demeyin.