Mülkiyet gerginliği

Mülkiyet konusunda bir gerginlik havası sürüyor.

Mülkiyet konusunda bir gerginlik havası sürüyor.
Star Kıbrıs olarak geçtiğimiz hafta Dipkarpaz’a doğru bir yol alalım dedik.
Bazı köylere uğradık.
Bir dokunduk, bir ah işittik.
Özellikle mülkiyet konusunda insanların çok tedirgin olduğunu gördük.
Yenierenköy halkı bu konuda oldukça şikayetçi.
Hele biri var ki, ismini açıklamak istemiyor.
Nedeni ise, zaman zaman Güney Kıbrıs’ta çalışıyor olması.
Güney Kıbrıs’ta bırakmış taşınmaz mallarını.
Aslında atalarından kalan malları kalmış Güney Kıbrıs’ta.
Kuzey Kıbrıs’a geçince de, devlet ona barınabileceği bir konut vermiş.
Çok eski olan bu konutu bir süre sonra yıkarak yenisini yapmış.
“Sanki biz kuzeye zorla mı geçtik. Canımızı kurtarmak için buralara geldik. Bunun asıl suçlusu Rumlar. Özürleri kabahatlerinden büyük. Ama sıkılmadan yağ gibi su üstüne çıkmaya çalışıyorlar. Bunun suçlusu bizim siyasilerimizdir” diyor.
Karaoğlanoğlu muhtarı Hüdaverdi Tutku’nun hikayesini de okudunuz bu gazete sayfalarında.
Elinde tapusu ile evini satmaya gelen Rum’u evinden nasıl kovduğunu anlattı Muhtar Hüdaverdi Tutku.
Gerek Yenierenköy, gerekse Karaoğlanoğlu’nda son gelişen bu olaylar son günlerde gündemi meşgul etti.
Gelsinler hesaplaşalım diyor vatandaşlar.
1958’den 1974’e kadar Kıbrıs Türklerine verilen zarar ve yapılan katliamların bedeli ödenemez.
15 Temmuz’da savaşı Kıbrıs Türk tarafı mı başlattı ?
İşgalci, eli kanlı RMMO ve Yunan askerleri, Yunanistan’ın talimatıyla Enosis amaçlı bir darbe yaptı 15 Temmuz’da.
Türkleri katletmek için 1963'de AKRİTAS Planını, 1974'de İFESTOS soykırım Planını yaptılar ve uygulamaya geçtiler...
Aslında savaş suçlusu Rum tarafıdır.
Kıbrıs Türk halkına, şehit yakınlarına, işgal edip yıktıkları köylerdeki mülk sahiplerine savaş tazminatı ödemek zorundadırlar.
1975'de toplu bir nüfus mübadelesi anlaşması yapıldı ve BM tarafından bu anlaşma uygulandı..
Bunun doğal sonucu, yani toplu nüfus mübadelesinin gereği, dünyada birçok örneği olan toplu mülk takasıdır...
Ardından 1977'de ve 1979'da yapılan doruk anlaşmalarında çözümün iki kesime ve iki topluma dayanacağı kabul edildi..
Bunu anlaşmanın iki eşit kurucu devlete dayanacağı ve merkezi devlet egemenliğinin iki eşit devletten-halktan neşet edeceği kabul edildi.
Bunun ardından ise iki kesimde her halkın SARİH nüfus ve MÜLKİYET ÇOĞUNLUĞUNA sahip olacağı BM parametresi olarak kabul edildi...
Bunlar hiç yokmuş gibi '1974'de Rum topraklarını fethettik düşüncesinden hareketle geri vermemek olmaz' demek çok yanlış.
Kıbrıs müzakere tarihini çok iyi bilmek gerekir.
Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı’nın, gazetemizin bazı Rumların kapı kapı gezip mal talep ettiklerini gündeme getirmesinin ardından konuyla ilgili ortalığı yatıştırıcı açıklama yapması çok iyi oldu.
Bunların yanlış hareketler olduğunu belirten Cumhurbaşkanı Akıncı’nın, “Böyle bir şey olursa ne olur, eve davet edilir, kahve ikram edilir. Sohbet edilir ve ayrılırlar. Olacak olan budur” demesi de dikkati çekti.
Cumhurbaşkanı Akıncı ne kadar ortalığı yatıştırmaya çalışsa da, insanlar tedirgin oluyor.

Bu haber 9148 defa okunmuştur
  • bravo hasan mehmet omer  londra - 30.08.2015 bravo hasan mehmet bravo
  • MALIN VARSA MESELE YOK HASAN MEHMET  LEFKE - 30.08.2015 Güneyde mal bırakanların, koçanı olanların neden sıkıntısı oluyormuş ki? Halen güneydeki emlak fiyatları kuzeyin kat be kat üzerinde. Bir anlaşma olursa, güneydeki malına karşılık zaten kuzeyde mal alacak, hatta daha değerli ise, belki tazminat da alacak. Yok eğer Denktaş``ın bol keseden yakın çevresine karşılıksız dağıttığı mallara sahipse, veya, güneydeki malını yasal olmayan yollardan satmış ama buna karşılık hala bir Rum malı işgal ediyorsa, tedirgin olması doğal. TMK kurulması ile birlikte, Denktaş``ın dağıttığı uyduruk koçanların hiçbir hükmünün olmadığı ortaya çıkmıştı. Bunu Türkiye de KKTC de kabul etmişti. Tam anlaşma arifesinde bunlarla gündem oluşturmanın kimlere yararı olduğunu halk çok iyi görmektedir zaten.

:

:

:

: