Ulusal Birlik Partisinin, 31 Ekim’de yapacağı kurultay öncesi ilginç bir süreç yaşanıyor.
Daha öncede bu konuyla ilgili yazdım ve yanlışın bol adaylı bir kurultay olması değil, yaşanılan ve yaşatılan tartışma ortamı olduğunu anlattım.
Kurultay günü sekiz bin üyenin oy kullanacağını düşünürsek altı aday çok da değil.
Yaşanan tartışma ve polemik ortamı bugün ülkenin ihtiyacı olan en son konu.

Başkan adaylarından Ersin Tatar ilginç bir açıklama yaptı;

“Herhangi birimizin 2. tura kalması durumunda Özgürgün’e karşı birbirimizi destekleyeceğiz. Özgürgün ikinci tura kalmazsa hangimiz en çok oyu almışsak, o ikinci tura gerek olmaksızın Genel Başkan ilan edilecek”.

Bu sözlerden şu sonuç çıkarılabilir;
Kimin olacağı önemli değil, yeter ki Hüseyin Özgürgün Başkan olmasın.
Aday olan diğer isimlerin tek amacı Özgürgün’ne kaybettirmek.
Diğer bir deyişle hiçbiri aslında partiye, ülkeye hizmet etmek için değil Özgürgün’e kaybettirmek için aday.
Ersin Tatar’ın açıklamaları diğer adayları bağlar mı, bu görüş ve işbirliği ortaklaşa bir kararın ürünü mü bilemem, kaldı ki şuana kadar da herhangi bir yalanlanama olmadı.
Herkes istediği partiden, istediği göreve aday olabilir, sıkıntı, tartışma ortamı ve seviyesi.
Bu ülkenin bir kurultay tartışması ve siyasi hizipleşmeyi daha kaldıracak gücü yok.
Hüseyin Özgürgün ADA TV de program konuğumdu.
“Böyle olacağını tahmin etmezdim. Çok üzülüyorum. Artık kazansam da kaybetsem de ne anlamı var? Keşke bunlar hiç yaşanmasaydı” diye sitem etti.
Program sırasında konuşmalarının başlıklarını sosyal medyadan paylaştım.

Önemli vurgu ve mesajları şöyle sıraladım;

'Arkadaşların bana karşı hırs ve kinini anlamıyorum'.

'Bu noktaya gelinmesini istemezdim'.

'Beşini toplasanız benim kıdemim etmez'.

'Ben devrilirim, koltuk sevdam yok, belki de bir yıl içinde seçim olacak. Birinci parti çıkmazsam zaten bırakırım'.

“DP-UG den gelenlerle ilgili parti karar aldı. Yanlış yapmış olabiliriz'.

'İşinden olan 88 kişi öncelikli olacak'.

“700 delegeyle gitsek kesin kazanırdım, biz 8000 üye yaptık demek ki parti demokratik yönetiliyor'.

'Bizzat kendi içimizde yaşananlardan hükümete konsantre olamıyoruz'.

'Paylaşılmayacak bir şey yok, hala bir bütün olabiliriz'.

En önemli mesaj, paylaşılmayacak bir şey yok, bir bütün olabiliriz, birlik, beraberlik vurgusu.
Hükümetteki başarısızlığın neleri bitireceğini aslında herkes farkında ve bu kurultay tartışmaları UBP ile beraber CTP’yi de sarsacak.
DP-UG den gelenlerle ilgili bazı kararlar var. Bu kararlardan biri de herhangi birinin Başkan adayı olamayacağı. Bu aday olan Zorlu Töre ile ilgili. Fakat herhangi bir itirazda bulunulmayacak.
Yeni bir polemik konusu olacak herhalde, UBP istihdam yapacaksa ünlü kurultay istihdamları diye bilinen ve işine son verilen 88 kişi öncelikli olacak.
“Hükümete yeteri kadar konsantre olamıyoruz” cümlesi belki de bizi en çok ilgilendiren nokta.
Bu gibi siyasi çekişmeler yılların sıkıntılarını biriktirdi ve bugünkü sonuca getirdi.
Kazanan yok, aksi kaybeden çok, memleket her anlamda geri kaldı.
Beklenti, sorun ve yapılması gereken çok, ısrarla vurguladığım gibi bu kurultay tartışması ülkeyi etkilememeli.