Türkiye, NATO ve çok tehlikeli bir tartışma

Çember sakalını sıvazlayarak, arada bir eki alışkanlık çapkınca bakışlar fırlatarak konuşuyordu kalemşor bir televizyon ekranında…

Çember sakalını sıvazlayarak, arada bir eki alışkanlık çapkınca bakışlar fırlatarak konuşuyordu kalemşor bir televizyon ekranında…
Yeni moda oldu bu, birkaç gazeteci haberin arkasını, nasıl okunması gerektiğini inceden inceye anlatıyor izleyiciye, “sen düşünme kardeşim, ben senin ne algılayacağını da sana söylerim” diyor.
Bu işi ehliyetle, dirayetle yapanlar var, şapka çıkarıyorum. Bir de zaten hiçbir yerde hiçbir başarı gösterememiş, postal yalama ötesinde hayatta hiçbir başarıya imza atamamış zat-ı muhteremler var ki, sanırsın dünyayı onlar yaratmış.
Ne diyorsun kardeşim? Mantıklı mı? Çerçeveye oturuyor mu o sunduğun fotoğraf? Tam olarak ne diyorsun? Tık yok…
Adam silahşor değil ama kalemşor.
Ya birisini karakter katliamına tabi tutacak, ya da sahibinin emriyle saçma da olsa bir fikri sanki inanıyormuş gibi satacak.
Kafa tın tın… Ne dediğini kendisi de anlamıyor, moralini falan bozması gerekmiyor. Bir duysa, maazallah, çok kötü olacak. Ama duymuyor.
Sıvazlayarak çember sakalını “izah” etmeye baladı kalemşor TV ekranında niye Türkiye NATO’dan çıkmalıymış…
Biz de gençliğimizde bir ara NATO’dan çıkılmasını falan istiyorduk ama biz o zaman neredeyse çocuktuk be kardeşim, ne dediğimizin çok da farkında değildik. Şimdi koca adam bu lafı edince altını doldurmak da lazım.
Efendim, Batı’nın derdi Türk liderlerini Uluslararası Adalet Divanında Sırp kasabı Radovan Karadziç gibi yargılattırmak, Türkiye’yi yedi cihanda mahkûm ettirmekmiş. Niye? Bildiği yok da, birileri kulağına öyle fısıldamış veya o kadarını anlamış.
Evet öyle bir paranoya var ama diyelim ki öyle bir adımı atmak istiyor “Batının şer odakları” NATO’da olmamız mı engelleyecek onları, yoksa NATO’da olmamamız mı işlerini kolaylaştıracak? Azıcık akıl, biraz izan ve tabii “analist” olduğunu iddia edenlerde çember sakallı da olsalar biraz da değerlendirme yeteneği lazım. Adam bilmeli ne dediğinin ne anlama geleceğini, suçluluk psikozuyla saçmalamamalı.
Kimse aksini söyleyemez, söylese de inandırıcı olmaz. Terör listesinde olmasına rağmen ABD’si, Almanya’sı, İngiltere’si ve diğer Batılı birçok müttefiki Türkiye’nin gözlerinin içine bakarak sahtekarlık yapıyor, PKK’ya çeşitli yollardan destek ve yardım yapıyorlar. Komşu dost ülkelerden de benzer yardımlar gitmiyor mu çeteye? Rusya yapmıyor mu? Bakmayın ikide bir kanka edebiyatı yaptıklarına…
Doğrudur, Suriye iç savaşı ve Irak Savaşı PKK’ya çok imkanlar sağladı. Kimlerin sayesinde bu bölge ateşten çembere döndü? Değerli müttefiklerimiz, Rusya ve tabii biz hiç mi katkıda bulunmadık bu duruma?
PKK çocukları kaçırıyor, ön saflara sürüyor, öldürüyor savaş suçlusu. Beşer Esat ve rejimi zaten eli kanlı, Adalet Divanına kesin gitmeli. Şimdi onlar dururken Türkiye ve lideri mi gidecek? Tabii ki saçma, zaten tartışan da yok. Öyleyse niye çember sakal ileri düşünğr zat-ı muhterem bu konuyu açıyor?
Derdi NATO… Buluğ çağını atlatamamış zavallım, o dönemin heyecanlarını yaşıyor. Zannediyor ki NATO’da çıkılırsa Türkiye çok rahat edecek.
Yahu kardeş, NATO içindeki ülkenin lideri mi daha kolay Adalet Divanına çekilir, dışındaki mi? Bir düşün Allah aşkına, bulacaksın sen de ne kadar saçmaladığını…,Böyle saçma tartışmalar yapmak yerine ciddi konular tartışsak, ne dersin?
Mesela, bilmem kafan basıyor mu, PKK artık dağıtılma, yok edilme sürecine girdi. Biz istesek de istemesek de “yürürlülük zamanı” doldu, artık sahneden ayrılma döneminde.
Yok, hemen rahatlama, daha beteri geliyor. Hani ASALA biterken demiştik ya, şimdi de PKK biterken diyoruz, daha beteri yolda. Üstelik bu kez meşruiyeti olan ve Türkiye’ye ciddi olarak tehdit oluşturacak bir oluşum. İşte o yüzden Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ABD ile takışıyor, “PYD terörist örgüttür, seninle aynı düşünmüyorum” diyor.
PYD Suriye’nin resmi bir partisi. İstediğimiz kadar PKK’nın Suriye uzantısı diyelim, uluslar arası toplumda İŞİD belasına karşı etkin mücadelenin parçası, koalisyonun bir üyesi, meşru bir siyasi parti.
Öyle PKK gibi “terörist örgüt” diyemeyeceğin, dediğin zaman da, şimdi olduğu gibi, kimsenin seni dinlemeyeceği bir örgüt. Niye? Çünkü oyun bu kez “meşruiyet” temelinde kurulmuş, üstelik seni de bu örgütle “koalisyon kardeşi” yapmışlar.
Benim çember sakal ileri analist kardeşimin aklı basmıyor duruma ama Türkiye ilk kez gerçekten bölünme, dağılma tehdidiyle karşı karşıya. Batıda şimdiden “Türkiye iç savaşı” konuşmaları başlamış. 1 Kasım sonrası senaryoları Financial Times’dan Ekonomist’e, Wall Street Journal’e her yerde Batı basınında tartışılıyor.
Doğrudur, istiyor isek eğer başımızı kuma gömer etrafta bizim yarınki varlığımızla ilgili tartışmalara kulak tıkayabilir, günü hamasi retoriklerle gün edebiliriz. Nihayette bunu hep yapmıyor muyuz bizler? Ama durum farklı… Durum artık uyanmayı ve “Ne oluyor kardeşim?” demeyi gerektiriyor.
Boş laf, hamasi ve sloganlarla tartışma dönemi artık sona ermeli…
NATO’dan çıkmalıymış Türkiye? Gerçekten de çıkmalı mı? Niye? Ne çıkarı var kalmada veya çıkmada? Hadi gelin bunları tartışalım…
Bu haber 1929 defa okunmuştur

:

:

:

: