Dünya adaleti

Dünyaya etkin olan ve dünyanın dönmesinde ekonomik ve militarist güç olan süper aktörler, dünyadaki gelişmeler karşısında, bir fırıldak gibi, bir topaç gibi dönmeleri ve sömürü düzenlerini devam ettirmelerinde, sahip oldukları beceri ve yüzsüzlük , dünya halkları karşısında ibretle izlenmektedir.

Dünyaya etkin olan ve dünyanın dönmesinde ekonomik ve militarist güç olan süper aktörler, dünyadaki gelişmeler karşısında, bir fırıldak gibi, bir topaç gibi dönmeleri ve sömürü düzenlerini devam ettirmelerinde, sahip oldukları beceri ve yüzsüzlük , dünya halkları karşısında ibretle izlenmektedir.
Bu aktörler, BM Teşkilatının kurulması tarihinden itibaren, BM’yi etkisizleştirmek.
Zayıflatarak, alacakları kararları uygulama alanına Güvenlik Konseyi marifeti ile sokmayarak, saf dışı edilmesini becerebilmişlerdir.
Sadece bunu da yapmayıp, dünyayı iki bloka sokarak, BM‘den haklarını alamayacak olan, ulus ve hakların da, iki bloktan birine girmemeleri için de, siyaset üretmişlerdir.
Bunda da başarılı olmayı becermişlerdir .
Bu bloklaşma, 1990 yılına kadar, SSCB’nin yıkılmasına kadar devam etmiş ve dünya, SSCB’nin yıkılmasından sonra, tek kutuplu olarak, ABD‘nin uyguladığı kapitalist politikaların ister istemez etkisi altına girmiştir .
Bu tarihten sonra, milli sermaye, Sam Amcanın direktifi ile çöktürülmüş ve uluslar arası sermaye veya çok uluslu şirketlerin, hakimiyeti hem ekonomide , hem de siyasette kendini göstermiştir.
Bu, ABD’nin tek kutuplu dünya düzeni, Rusya’ya Putin Yönetiminin gelmesine kadar devam etti.
O döneme kadar, tek süper güç olan ABD, dünyada “atını istediği gibi koşturttu.“
Putin Rusya’nın başına geldiği andan itibaren, at istenildiği gibi koşturulamadı.
Atın üzengisini, Putin çektirdi.
“Yeni dünya düzeninin oluşmasında biz de varız“ dedi.
Kendini inandıramadı.
NATO, Rusya’nın, ön ve arka bahçesine kadar genişletilmek istendi.
Gürcistan, NATO üyesi yapılmak istendi.
Osetya, Abazya, Gürcistan’a bağlanmak istendi.
Ukrayna için de hesap kitap yapılmıştı.
Fakat.
Ne hesap, ne de kitap tutmuştu.
1990‘lara kadar, Sosyalist blok ve Kapitalist blok olarak dönen dünyamız, şimdilerde, iki kapitalist blok olarak dönüyor.
Dünya halkları, artık BM‘den değil de, bu iki blokun başını çeken, ABD ve Rusya’ya dümen kırarak , haklarını aramaya başladılar.
Bu iki blokun başını çeken ABD ve Rusya, Orta Doğu’yu cehenneme çevirdiler.
Bu cehennemden kaçıp kurtulmak isteyen zavallı insanlar da, Akdeniz’in balıklarına yem olmaktan kurtulamamaktadır.
Çok büyük bir iddia !
Rusya’nın, Suriye’ye gönderdiği uçak filosu, sadece IŞİD’i değil de,
Esad’a karşı olan Özgür Suriye Ordusunu da bombalamakta.
Bu ordu Batılılar tarafından oluşturulan ve donatılan bir ordu.
Şimdi, Rus savaş uçaklarının hedefi haline geldi.
ABD‘den tıs yok.
Bu batılıların taktiği: “Poh pohlamak ve yarı yolda bırakmak.“
Kıbrıs müzakerelerinin devam ettiği şu günlerde, Kıbrıs’taki garantiler, Rusya’nın da gündeminde.
Rusya da batılılar gibi ”bir ileri iki geri siyaseti “ güdüyor.
Güneyi memnun etmek için “modası geçti“ deyimini de kullanıyor.
SSCB‘nin bir devamı olan Rusya, şimdilerde bunu söylüyor.
1974‘ 15 Temmuzundan sonra ne söylüyordu ?
15 Temmuz, 20 Temmuz arasındaki, rahmetli Ecevit’in temasları sonucu, 5 günlük bir zaman dilimi oluşmuştu.
İşte bu zaman diliminin bir gecesinde SSCB‘nin bir etkinliği olmuştu.
Hükümet Kıbrıs’la meşgul olduğu için, Türkiye’yi, maiyeti ile Rahmetli Cumhurbaşkanı Korutürk temsil etmişti.
Herkesin gözü kulağı, Hükümette.
Bir ara, SSCB Büyükelçisi, rahmetli Korutürk’ün koluna girerek, ikisinin olduğu bir ortama götürür ve sorar:
“Ekselans, daha neyi bekliyorsunuz“ der.
Şimdiki Rusya, 20 Temmuz’un yapılmasında ve müdahale edilmesinde, en büyük destek verenlerden biri olduğunu, ne çabuk unuttu ?
O müdahalenin, akdi anlaşmalara dayandığını ve bunların “Garanti ve İttifak anlaşmalarının“ olduğunu unuttuysa, buradan hatırlatırız.
Türkiye, akdi anlaşmalara dayanarak Adaya geldi.
Sen Sn. Putin, nereye dayanarak, uçaklarınla, Suriyelileri bombalıyorsun ?
Dünyadaki adalet artık, militarist güce dayanıyor.
Gerisi : “Fasa fiso .“
Bir de bunu, daha idrak etmeyen aramızdaki bazı zavallıların olmasına şaşıyorum.
Bu haber 8936 defa okunmuştur

:

:

:

: