Anastasiadis tüm mutabakat ve ilerlemeleri ortadan kaldırdı

Rum Yönetimi Lideri Anastasiadis, Kıbrıs için öngördüğü vazgeçilmez çözüm esaslarını, geçmiş Rum liderlerinden farksız ancak 'yumuşak ve uzlaşıcı' bir üslup içinde BM kürsüsünden Dünya'ya yeniden ilan ederek bu esasların Türkiye tarafından da benimsenmesi ile birlikte çözüm süreci önündeki engellerin ortadan kalkacağına işaret ederek Türkiye'nin bu çizgiye getirilmesinde Dünya'dan destek istemiştir.

Rum Yönetimi Lideri Anastasiadis, Kıbrıs için öngördüğü vazgeçilmez çözüm esaslarını, geçmiş Rum liderlerinden farksız ancak 'yumuşak ve uzlaşıcı' bir üslup içinde BM kürsüsünden Dünya'ya yeniden ilan ederek bu esasların Türkiye tarafından da benimsenmesi ile birlikte çözüm süreci önündeki engellerin ortadan kalkacağına işaret ederek Türkiye'nin bu çizgiye getirilmesinde Dünya'dan destek istemiştir.
Garanti sistemine gerek kalmadığını, Garanti ve ittifak antlaşmalarına lağvedilmesini, Türk Ordusu’nun Ada'dan tamamen çekilmesini, göçmenlerin çözüm antlaşması ile birlikte ev ve mülklerine dönebilmesini, BM ve AB hukuku altındaki temel özgürlüklerin, serbest dolaşım, serbest mülkiyet ve serbest iş yapma ve mülk edinme özgürlüklerinin tam ve kısıtlamaya uğratılmadan uygulanmasını,
Tek Devlet, tek egemenlik, tek vatandaşlık, tek uluslararası kimlik altında Devlet kurumlarının birleştirilmesini çözümün temel esasları olarak takdim etmiştir.
İki kesimli, iki toplumlu, siyasal eşitliğe dayalı Federal bir Cumhuriyet adı altında Üniter bir Devletin tesisi için Kıbrıs Türk Lideri sayın Akıncı ile uyum içinde çalışmaları yürüttüklerini ve kayda değer ilerlemeler kaydettiklerini vurgulamıştır.
Sayın Anastasidis’in,Rum Liderlerince,,41 yıldır tekrarlanan ve açıkça Adada Helen hakimiyetine, Helen egemenliğine dayalı bir çözümü hedefleyen bu çerçevenin, Doruk antlaşmalarında ve BMGS çözüm parametrelerindeki tüm esasları ve ilerleme zeminini ortadan kaldırmakta olduğunu bilerek böyle bir yaklaşım içine girmesi şaşırtıcı olmamıştır.
Kıbrıs'ta çözümün değil çözümsüzlüğün reçetesi olan bu çerçeveye karşı sayın KKTC Cumhurbaşkanı ve Heyetinin tavrı elbette önemlidir.
Barışçı ve uzlaşıcı görünmek uğruna muti ve pasif bir reaksiyonun uluslararası camiaya yanlış ve yanıltıcı sinyaller vereceği kesindir. Bu aşamada, KKTC deki siyasi partiler ve parlamentomuzun alacağı kararlar ve sergileyeceği caydırıcı tavır ise son derece önemlidir.
Kıbrıs Türk Halkının iradesini temsil eden KKTC Meclisinin özellikle bu aşamada, varlığını ortaya koyup, Anastasiadis’in çözüm sürecini olduğu kadar çözümün BMGS de tescil edilen yerleşmiş temel çözüm esaslarını da açıkça dinamitlediğini, kınama kararları ile ortaya koymalıdır.
Rum liderliğinin, görüşme masasını terk etmemize yönelik bu açık tahrikleri karşısında barış sürecini sabır ve itidal ile sürdürme kararlılığında olduğumuzu ancak Rum kanadının uluslararası alanda sahip olduğu haksız ve hukuksuz üstünlüğü istismar edip daha uzun bir süre zamana ve tribünlere oynamasına ve bu yöntemle tüm Kıbrıs'ı etkileyen karar ve tasarruflara devam ederek uluslararası alanda ve AB içinde, olması gereken eşit statümüzün, hak ve menfaatlerimizin daha uzun bir süre ayaklar altına alınmasına izin vermeyeceğini kararlılıkla ortaya koymalıdır.
Başta Cumhurbaşkanımız olmak üzere, Meclis’teki iktidar ve muhalefet ulusal varlığımızı ve geleceğimizi ilelebet etkileyecek bu gelişmeler karşısında, kollektif iradesini etkinlikle ortaya koymazlarsa kim koyacak ? Bu belirleyici süreçte, ulusal kırmızı çizgilerimiz uluslararası alanda açıkça ortaya konmaz ve bilinmezse ne zaman konacak?
Ne zaman bilinir ve anlaşılır olacak?
Varlığımızı borçlu olduğumuz, Türkiye'nin etkin ve fiili garantilerinin tartışmasına, iki kesimli güvencelerimizin yerle bir edilmesine daha uzun bir süre seyirci mi kalınacak?
KKTC ve Kıbrıs Türk halkı olarak güvenliğimizin ve varoluşumuzun temel unsurlarının Rum kanadınca ısrarla tartışılmasına ve hafife alınmasına asla izin vermemeliyiz.
İki kesimli güvencelerimizin derogasyonlarla birincil hukuk altında koruyacağına ilişkin geçmiş mutabakatların yok farz edilmesi ve Kıbrıs Türkünün hayati ve meşru hakları açısından görüşme sürecindeki hedef tahtasının ve çerçevenin sürekli değiştirilmesi ve oynanması asla kabul edilir bir durum değildir.
Bu haber 444 defa okunmuştur

:

:

:

: