Bu günkü yazımızda, gazetecilik ve yazarlık üzerinde durmaya karar verdik.
Tüm meslek grupları içerisinde en hassas ve en çok mükellefiyetler yükleyen, meslek grupları içerisinde, gazetecilik ve yazarlık, en ön sırada gelmektedir.
Kamu oyunu doğru bilgilendirmek, gazetecilerin ve yazarların birinci görevleri olsa gerek.
Gazeteleri ve gazete patronlarını da ayakta tutan, gazetelerde yazan yazarlarla, haber toplayıp, gazetelerde halkı aydınlatan, haber muhabiri olan gazetecilerdir.
Bunların ilkesi: kaynağından haberi almak, bir kaynak yeterli değilse, birkaç kaynaktan haberin esasını alıp, haber değeri olanları, gazetelerine aktararak kamu oyunu bilgilendirmek ve kamu oyu yaratmaktır.
Yazarlar da, gerçek haber kaynağına dayanarak, köşelerinde görüş bildirerek, yorum yaparak, halkı doğrulara yönlendirmektir.
Bunlar gazeteciliğin ve yazarlığın vazgeçilmez öğeleridirler.
Bizde gazetecilik ve yazarlık bu ilkelere göre mi, yapılmaktadır ?
Evet diyen, beri gelsin.
Belki çok az sayıda, istisna bulunabilir.
Bizde genellikle, haber ve yorumlar “kulaktan dolma“ bilgilere dayanılarak, halkın bilgisine getirilmektedir.
Üstelik de, olaylar karşısında, hiçbir ilgisi olmayan kişileri de ağır töhmetler ve isnatlarla suçlu sandalyesine oturturuz.
Kamu oyunun da, yalan yanlış haberlerle, kafasını bulandırırız.
Gazetecilik ve yazarlık, geniş bir bilgi, kültür deneyim ve araştırmacılığa dayanır.
Bazı, sözde gazeteci ve yazarlar da, vardır ki, siyasi yelpazenin, kanatlarındaki, siyasi çevrelerin, kurşun adamlarıdırlar.
Talimata göre, kalem oynatırlar.
Talimata göre, istenmeyen kişi veya kişileri, iddiaları ve töhmetleri ile karalama, yıpratma politikasını kendilerine meslek edinirler.
Tabii, siyasi parti gazetelerinde çalışan gazeteci ve yazarları, buraya almayı, hiç aklımızın ucundan geçirmedik.
Çünkü onların misyonları belli.
Bir de, dış vizyon sahipleri olanlar vardır.
Bunlar iç kamu oyunu, üstlendikleri vizyon çerçevesinde, oluşturmakla görevlendirilmiş, kurşun askerlerdir.
Bunlara, uzaktan kumandalı da dersek, her halde yanlış bir iddiada bulunmayız.
Fakat en önemlisi, hiçbir araştırma yapmadan, kişilere karşı yapılan iddia ve isnatlar sonucu, bunların ileride gerçek dışılığı ortaya çıktığında, o gazeteci ve yazara karşı olan güven yitirilir.
Toplumda, itibarsızlaşır.
Bu, çalıştığı gazeteye veya TV‘ye de yansır.
Toplum nezdinde, hiç kaale alınmaz.
Bizde bunun örnekleri çok.
Nerede mi ?
Başınızı sağa sola çevirin göreceksiniz.