Ankara’da şarkılar söyleyerek, güle oynaya bir Barış Mitingi düzenledi insanlar. Şimdilerde ismi Demokrasi Meydanı olarak değişen meydanda iki bomba art arda patladı. Türkiye tarihinin en ağır bilançolu terör saldırısı gerçekleşti. Çok fazla yaralananın olduğu patlamada ölü sayısının yüzü geçtiği, söyleniyor. Bu elbette Barışa ve insanlığa yapılan bir saldırıdır.
Terör sadece Türkiye’nin sorunu değildir. Terör örgütleri çok farkı ideolojiler içinde olabilirler ancak yöntemleri aynıdır... Şiddet uygularlar. Burada da en sertini en acımasızını en vahşi olanını uyguladı. Hedef belli Türk-Kürt kavgasını artırmak ve toplumu zayıflatmak...1 Kasım seçimini erteletmek ve Türkiye'yi daha da belirsizlik içine atmak.
Peki devlet bu işte ne kadar görevini yapabildi? Suruç gibi bir katliam varken; Böyle bir katliam önlenebilir miydi?
İstihbaratın tavan yaptığı Ankara gibi bir yerde, MİT'e üç, Emniyete bir kilometre mesafede... Daha önceki mitinglerde olağanüstü önlemler alınırken niye burada yapılmadı veya yarım yamalak yapıldı? Miting için görevlendirilen binlerce polisten tek bir tanesinin bile bölgede olmadığı söyleniyor.
Katliamdan hemen sonra bir TV kanalında Sayın Davutoğlu “Canlı bombaların listesi elimizde vardı ama biz kimseyi eylem yapmadığı için tutuklayamayız” diye açıklama yapıyor.
Bir yandan basılmamış kitaplar için baskınlar düzenlenirken, diğer yandan cebinde HDP broşürü taşıdı diye tutuklananlar varken, devletin resmi bir kurumundan çıkan “canlı bomba listesi” neden istihbarat takibi için yeterli olamıyor?
Böyle olunca da devletin bunda büyük bir ihmali var mı? Devlet görevini yerine getirdi mi? soruları bu konuyla ilgili yayınlanan yüzlerce makalede yer alabiliyor. “Meydandakilerin çoğu sosyalist ve/ veya kürttü... Bu devlet destekli bir terör eylemi midir? ” gibi ifadeler ve söylemler...
Biliniyordu da önlem alınmadı deniyor... Gerçek anlamda tedbirler alınsa bunca can alınır mıydı? Bu Mitingde bir zafiyetin olduğu ve gerçek anlamla tedbirlerin alınmaması, sırf siyasi bir rant elde etmek içinse kesin olan bişey var ki bu, 1 Kasım da ters teper.
Sadece AK parti sorumluluğumu bu? Elbette hayır. Tüm partilerin de sorumluluğu var. AK parti çağrır CHP gider, MHP gitmez, HDP yi çağırmaz... Gözler HDP oylarına dikildi yine... Yine korku çanları çalıyor. 1 Kasım seçimleri sonrasında yine koalisyon kurulamayacak mı?
Parti olarak kaybedecekseniz kaybedin kardeşim ama İlla ki çatışma kültürü yerine uzlaşı kültürünü başlatın. İlla ki seçim neticesinde ciddi bir barış sürecini başlatın.
Çünkü Kıbrıslılar bile Türkiye'ye güvenlik sebebiyle gitmiyor, turistler azalıyor.
Çünkü Türkiye'nin kredi notu düşüyor, çünkü döviz artıyor, çünkü ekonomi dibe vuruyor.
Çünkü hepsinden önemlisi canlar gidiyor...
Çünkü Türkiye kaybediyor...