Şu imza meselesi

Turizm Bakanlığı’na üçlü kararname ile atanmak istenen, eski Lefkoşa Kaymakamı Sayın Dana’nın kararnamesi, şimdilik köşeden döndü.

Turizm Bakanlığı’na üçlü kararname ile atanmak istenen, eski Lefkoşa Kaymakamı Sayın Dana’nın kararnamesi, şimdilik köşeden
döndü.

Şimdilik, diyorum.
Çünkü, bu imza meselesinin, daha da uzayacağı ve Sayın Cumhurbaşkanının, bu işin içine daha da çekilip, hırpalanması, aşamasına, dönüşebilir.
CTP’nin Genel Sekreteri Sayın Tufan Erhürman da, Hükümet ortağı partinin yanında yer almış. Bu konuda, Sayın Cumhurbaşkanını bir anlamda eleştirmiştir.
Genellikle, geçmiş Cumhurbaşkanları, bu konuda, gelen kararnameleri imzalar, üçlü kararnamelerdeki kişilerin, atanacakları mevkiler için, ehil olup olmadıklarına, bakmazlardı.
Sayın Akıncı, bu atamanın, UBP‘deki kurultayda, UBP içindeki yarışta, Genel Merkez tarafından kullanılacağı gerekçesi ile, kararnameye imzayı atmamıştır.
“Kurultaya alet olmam“ demiştir.
Değiştirilecek kişi için de, UBP Genel Başkanı, şaibelikle isnat edilen kişinin, o görevden alınmasında ısrarcı.
Hükümetin her iki kanadı da, değiştirilmesinden yana tavır koydukları için, Sayın Akıncı, bu konuda yalnız kalmıştır.
Cumhurbaşkanı’nın, yetki ve sorumlulukları, Anayasamızda yazılmıştır.
Üçlü kararnamelerle ilgili, Anayasamızın Cumhurbaşkanı’na verdiği yetki şöyle:
“Cumhurbaşkanı, görevleri ile ilgili yaptığı işlemlerden, sorumlu değildir. Cumhurbaşkanı ile birlikte imzalanan kararnamelerden, ilgili Bakan ve Başbakan sorumludur.”
Yani Cumhurbaşkanı’nın, Cumhurbaşkanlığı koltuğunda oturduğu sürece, tüm yaptığı icraatlardan, kararnamelere attığı imzalardan
sorumlu değildir.
Bu kurala göre de, önüne her gelen kararnameye, imzayı atmakla mükelleftir anlamında, yıllardan beri, bir anlayış doğmuştur.
Geçmiş yıllardaki Cumhurbaşkanları, hep bu ilkeyi uygulayıp, imzalar atmışlardır.
Sayın Akıncı ile başlayan yeni Cumhurbaşkanlığı döneminde, öyle anlaşılıyor ki, bu ilkeden uzaklaşılacak.
Sayın. Akıncı bunun sinyallerini, Sayın Dana’nın kararnamesinde verdi.
1975 Anayasası ki, Federe Devlet Anayasası idi, Cumhurbaşkanının, sorumluluk ilkesi vardı ve görevdeki icraatlarından sorumlu idi.
1983 Anayasası ile “tokmak Cumhurbaşkanı’nda, davul da hükümette. “
Sayın Mustafa Akıncı, Yasaları bir kez geri gönderme yetkisine sahip.
İkinci kez, imzalamak zorunda.
Öyle anlaşılıyor ki, üçlü kararnamelerde, ilgili yasa ve Anayasamızda, bu konuda boşluk var.
Üçlü kararnamelerde, ilgili Bakan, Başbakan ve Cumhurbaşkanı imzalarından bahis etmektedir.
İlgili Bakan ve Başbakanın imzalarından sonra, Cumhurbaşkanı’nın imzalama mükellefiyetinden, bahsetmemektedir.
Sayın Akıncı, ben buna imza atmam diyor.
Hükümet de, atacaksın noktasında.
Sayın Dana’nın müsteşarlığı, düğümlenmişe benziyor.
Sayın Akıncı, üçlü kararnamelerle ilgili, geçmiş yıllarda uygulanan ve Cumhurbaşkanlarını bu konuda bir nevi “tasdik memuru” durumuna getiren bu uygulamadan, vazgeçmişe benziyor.
Bu, bundan sonra gelecek kararnamelerde de, karşımıza çıkacak.
Sayın Mustafa Akıncı, seçim konuşmalarında, soyut olarak, bu tür icraatlara değinmiş ve eleştirmişti.
Gelinen noktada: Cumhurbaşkanı Sayın Akıncı, bundan sonra, üçlü kararnamelere, Cumhurbaşkanının, bu konudaki iradesi ile mi, imza atacak ?
Yoksa, tasdik memurluğuna, devam mı edecek ?
Ya da , Anayasa veya ilgili yasa değiştirilip, imza atması bir mükellefiyet haline mi, getirilecek ?
Her halde, bu imza krizi, CTP’ni de tedirgin etmişe benziyor.
İki büyük parti, Sayın Akıncı’yı, bu konuda, ikna etmeyi denerler mi ?
İkna sonuçsuz kalırsa, Cumhurbaşkanına mükellefiyet getirirler mi?
Gelişmeleri, hep birlikte göreceğiz.
Bu haber 3971 defa okunmuştur

:

:

:

: