“Laiklik dinsizlik mi?”

10 Kasım haftası, Atatürk’ün 77. ölüm yıldönümü...

10 Kasım haftası, Atatürk’ün 77. ölüm yıldönümü... Saygıyla ve rahmetle anıyoruz. KKTC Anayasası’nın 1. maddesinde “Devletin, demokrasi, sosyal adalet ve hukukun üstünlüğü ilkelerine dayanan laik bir Cumhuriyet olduğunu öngörmektedir.” diyor açıklamasında sayın Emine Dizdarlı...
Bu özel günde Laiklik takıldı aklıma! Laiklik ilkesinin ne anlama geldiği... Diğer yandan da bir dönem yaşanan İlahiyat bölümü tartışmaları, külliye tartışmaları ve şimdi de ezan tartışmaları takıldı aklıma...
Peki laiklik bunun neresinde? Laiklik;Atatürk’ün en büyük miraslarından biri. Laiklik; Din ile devlet işlerinin birbirinden ayrılması, din ve vicdan özgürlüğü, sosyal yaşamda ve eğitimde laikliğin esas alınmasıdır. Aslında Laiklik ne “dinsizlik” ne de sadece “din ve devlet işlerini birbirinden ayırmaktır”. Laiklik hem dini özgürlük, hem de vicdani özgürlük demektir. Ve aslında Laiklik; dini yaşama özgürlüğüyle dini yaşamama özgürlüğünün birlikte ve toplumu kutuplaştırmadan, teminat altında tutabilmektir.
Kıbrıs Türk halkı olarak; Atatürk’ün, laiklik prensibinde ısrar etmeliyiz. Çünkü, insanlığa mal olmuş değerlerin belki de en kutsalı olan özgürlük, ancak, laiklik prensibine bağlanmakla korunabilir.
Laik bir ülkede, devlet kurumları, hukuk, eğitim ve toplumsal kültür laikleşmiştir. Bu, ancak, din ile devlet işlerinin ayrıldığı ülkelerde mümkündür. Okul, laikleşmeden, ne devlet, ne hukuk, ne de toplumsal kültür laikleşemez. Devlet iktidarının ve siyasal egemenliğin kaynağı, tanrı, din ya da, herhangi bir kutsallık değildir; egemenlik halktan kaynaklanır. Yani, böyle bir düzende, kimsenin dinine, mezhebine, imanına, karışılamaz.
“Devlet laik olabilir, ama bireyler laik olamaz” diyenler var... Halbuki Laik düzende bireyler de kuşkusuz laik olmalıdır. Laiklik, bir din olmadığı için, bireylerin laikleşmesi, dinlerinden dönmek anlamına gelmez, dindarlıkları lekelenmez, cehenneme gitmezler. Laik birey, devletin, okulun, yargının, din kurallarından arınmış olması gerektiğini kabul ederler. Bu da, devlet ve dinin alanlarını ayırır.
Elbette inançlı olmak, ya da, olmamak konusunda insan özgürdür. Laik bir devlette herhangi bir grubun ‘dindarlaştırılması’ ile ilgili bir düzenleme yapılamaz, yapılmamalı da. Demokratik devletin böyle bir misyonu olamaz, olmamalı da. Ama aynı laik devlette, dindarları da birtakım haklardan mahrum etmek kararları da alınamaz, alınmamalı da.
Kıbrıs Türk toplumunun yaşam tarzında demokrasi ve laiklik vardır. O yüzden Kıbrıs Türk toplumu nerden ve kimden gelirse gelsin, hoşgörü ve farkındalıkla, demokrasi ve laiklikte her zaman ısrar edecektir, etmelidir de...
Mustafa Kemal’e
Günlerden 10 Kasım
Saat 09.05
Dolmabahçe’deyim,
Elimde karanfil
Sirenler çalıyor, senin için
Gözlerimde yaş, seni düşünüyorum
Bu haber 356 defa okunmuştur

:

:

:

: