Kıbrıs çok kanlı yılları ve özgürlüğün kısıtlandığı, insan haklarının kullanılmadığı, Rum polisleri ve EOKA’cı Grivas’ın askerleri tarafından yollardan alınan Kıbrıs Türklerinin yaşadığı o 1963-74 arası karanlık yılları 1974’de Kıbrıs adasına Türk askerinin müdahalesi ile geride bıraktı. Kuzey ve güney olarak ada yapılan bir takım anlaşmalar ile de ada ikiye bölündü. Bu anlaşmaların o dönem için en önemlileri 1975 karşılıklı nüfus mübadelesi anlaşması ve 1977-79 Denktaş-Makarios doruk anlaşmasıdır. O dönemden sonra Kıbrıs sorununa çözüm bulmak amacı ile de uzun bir dönem müzakereler yapıldı, anlaşmaların eşiğine gelindi ki, en son Annan planıdır. Rum tarafı da hep ret etti. Aradan 41 yıl geçti hayat ve iktisadi kalkınma olduğu gibi kalmadı yeni hayatlar kuruldu kuzey ve güney de gelişti.
Tüm bu yaşananlar Türk askerinin teminatı altında oldu bunu Rum tarafı bile kabul ediyor, Kıbrıs’ta yaşayan başta İngilizler ve diğer yabancı unsurlar da dile getirmekteler ki, bu özgürlük Türk askeri sayesinde devam ediyor. Ben çok sayıda Rum vatandaşı ile konuşuyorum en son da geçen hafta ADA TV de programıma konuk aldığım eski siyasetçi ve DİSİ eski başkanı Yannakis Matsis. Aramızda şöyle bir konuşma geçti Kuzeyde bizler güven içerisindeyiz dedim. O da Türk askerinin kontrolü altındasınız dedi. Ancak kuzeyde yaşayan insanların güvenliği teminatı Türk askeri ve tüm Kıbrıs da ki barışın da teminatı Türk askeridir, sizin insanlarınız da bunu kabul ediyor dediğim zaman da, doğrudur ancak anlaşma olmadı dedi.
1977’de Makarios imzayı attıktan sonra tuzağa düştüğünü anladı ancak geç kalmıştı Denktaş bey de sunması gereken haritayı sunmamıştı, bunu Matsis söylüyor. Makarios garantörlere de müdahale çağrısın da bulunmuştu. Yunan cuntasının kendisine darbe yaptığı zaman, İngiltere gelmedi Türk askeri tek başına müdahale etti ve kuzey Kıbrıs’ta etkin kontrol yarattı. Darbeci Sampson adadan sürüldü ve güney Kıbrıs yine demokratik düzene döndü, Türk askeri de ada da ki varlığı ile bunun güvencesi oldu.
Bu günlerde dış güçler ABD, AB, İngiltere, İsrail ve BM olmak üzere daha bir çok güç dayatmacı bir çözüm peşindeler bunu hissettiriyorlar dışişleri bakanları Kıbrıs’ı ziyaret ediyor ve çözüme en yakın bir dönemdeyiz diye açıklamalar yapılıyor. Aklımıza gelen en önemli soru neye göre en yakın zaman. Özellikle Rum tarafının her talebinde Kıbrıs’taki özgürlüğümüzün garantisi olan Türk askeri tamamı ile Kıbrıs’tan çıkmalılar, KKTC halkı böyle düşünmüyor, düşünen de varsa çıksın mert bir şekilde açıklasın.
Tüm amaç Kıbrıs denizlerinde bulunan hidrokarbon yataklarındaki zenginliğin paylaşılmasıdır, bu paylaşımda olurken Türkiye’nin burada olması onlara göre tehdit bize göre ise güvencedir. Gözümüzü açmalıyız bu Ada da 1974 hiç olmayan özgürlüğün Türk askeri sayesinde sahibiyiz bunu pazarlık konusu dahi yapmayız, bu böyle biline.