Gereksiz ayar vermeler

KKTC ayrı bir devlet, peki, hangi ülke ile iki devlet ilişkisi var?

KKTC ayrı bir devlet, peki, hangi ülke ile iki devlet ilişkisi var?
Hiçbir devletle, iki devlet arasında yaşanan ilişkisi yok.
Kurumların olması, devlet olunması anlamı taşımıyor, bunu çok canlı bir şekilde yaşıyoruz.
Elbette devlet kurumuyla, onu yönetenleri aynı tutmak doğru değil.
Fakat bizde her şey iç içe.
Su yönetimi, mali protokol, mevcut kaynakları etkin kullanma, hepsi bu devletin yapacaklarını sınırlıyor.
Artık bir arpa boyu yol bile gidilmiyor, sanki her şey tamam, yapılması gerekenlerin hepsi yapıldı, bitti yani, bu kadar.
Oysa o kadar çok yolumuz var ki.
Su yönetimi konusunda daha önceler dayanan bir anlaşma var.
Bu açıkça ortada, fakat hükümetin büyük ortağı CTP kanadında konuyla ilgili sıkıntılar yaşanıyor.
Daha önceki düşüncemde değişiklik yok;
Bu konu, bu günlere gelmeden sonuçlanmalı, ortak nokta ortaya konulmalıydı.
Yani tam anlamıyla iki devlet ilişkisine yakışır bir noktada olay bitmeliydi.
Su konusu parti, hükümet, siyaset konusu değil, bu konu devlet, memleket konusu.
Sonuca doğru bir gidiş henüz görülmemişken, Türkiye Cumhuriyeti Lefkoşa Büyükelçiliği bir açıklama ve hatırlatma yaptı.
Bana göre gereksiz bir ayar vermeydi, söz konusu olan iki devletin sorunuysa, devlet yetkilileri, siyasi partilerin sorunuysa, siyasi partilerin muhatap olması gerekiyor.
Bu tartışma gereksiz, zamansız ve kurumları karşı karşıya getirmekten başka bir sonuç üretmedi.
Burada ayrı bir devlet, yönetim, demokrasi varsa, bunun gerekleri de aynı düzeyde gösterilmeli.
Elbette bunların yaşanmasının önemli bir sebebi de bu devleti yönettiğini iddia edenlerin ve sırf iktidara gelmek için her türlü değeri erozyona uğratanların, bu tartışmaların yaşanmasına yardımcı olmasıdır.
Gerçek bir devlet en başta ciddi yönetilir, ciddi yönetildiği için saygı görür, kabul edilir.
Türkiye’den Milliyetçi Hareket Partisi yetkilileri geldi.
Ziyaretlerde bulundular, daha sık geleceklerini vurguladılar, elbette gelmeliler.
Fakat öyle açıklamalar yapılıyor ki, sanki burada ki halk iradesine karşı bir muhalefet var, ya da burayı yönetenler onların rakipleri.
Herkese, her kesime bir ayar verme çabası, bu ülkede bunların olması için de yardımcı olanlar.
Anlaşılır gibi değil.
Bu konuları daha ne kadar konuşacağız, tartışacağız, dönüp, dolaşıp her aynı yerde, hep aynı başlıklarla kendimizi daha nereye kadar götüreceğiz.
Bu ülkenin gerçek sorunlarına katkı koyacak, üretim anlamında gitmeyen, ilerlemeyen sıkıntıların aşılmasına, insanıyla, işadamıyla, ekonomiyi güçlendirecek yatırımlarıyla adımlar neden atılmıyor?
Neden işin kolayına kaçılıyor, buraya gelen heyetler, siyasetçiler, işadamları, siyasetçilerle görüşmek yerine neden ağırlığı sektör temsilcilerine, yerel yönetimlere, üretim kesimine ayırmıyor.
Sıkıntının, sorunun merkezine inerek, daha refah bir ülke yaratılmasına yardımcı olmak, bugüne kadar gelmişliği daha anlamlı kılar.
Gerisi, gereksiz gerginlik, kırgınlık ve saygısızlık olur.
Peki, ihtiyaç olunan bunlar mı?
Hayır, bunların hiç gereği yok, hele bu ortamda.
Peki, son mu? Son olmaz, olmayacak, iki devlet ilişkisi ise hep sözde kalacak.
Bu haber 737 defa okunmuştur

:

:

:

: