KKTC Nisan 2009 Seçimleri ve KKTC halkına dönük vecibeler-2

Kıbrıs’ta bu gün devam etmekte olan görüşmeler, Halkımızı kaçınılmaz bir Helen egemenliğine sürüklemektedir.

Kıbrıs’ta bu gün devam etmekte olan görüşmeler, Halkımızı kaçınılmaz bir Helen egemenliğine sürüklemektedir. “Uzlaşmaya varamadığımız konularda BM’nin hakemliğini kabul etme” yaklaşımı fevkalade sakıncalıdır. BM’nin son 45 yılda sergilediği Kıbrıs hakemliği Kıbrıs Türk haklarını tamamen Rum-Yunan kanadına teslim eden bir çizgide seyretmiştir. Bunca tecrübeden sonra, 2009 yılında, yeniden BM hakemliğe geleceğimizi teslim eden bir yaklaşımı benimsemek her türlü siyasi ve tarihi sorumluluktan uzaktır. Böyle bir sürece Halkımızın iradesi geçit vermemelidir. Siyasi Partiler, KKTC için öngördükleri yol haritasını Rum-BM icazetine bırakmadan, Rumlardan bağımsız ve Anavatan Türkiye ile birlikte uygulanabilir, inandırıcı ve güven verici seçenekleri ortaya koymalıdır.

Kıbrıs Türk Halkı ulusal kararlarında her zaman Anavatan Türkiye ile tam bir uyum ve dayanışma içinde olmaya büyük özen göstermiş, Anavatanın AB sürecinin zarar görmemesi için, içi kan ağlayarak Annan Planına oy vermiş ve bu yönde yürütülen etkin basın ve medya kampanyalarını dikkate alarak hareket etmiştir. Şimdi, Anavatan Hükümetine, siyasi parti, basın ve yayın kuruluşlarına ve sivil toplum örgütlerine ile TUSİAD ve TOBB gibi kuruluşlara düşen en büyük görev KKTC’nin Rumlardan bağımsız olarak uluslar arası statüsünün benimsenmesine ve TC-AB perspektifi içinde şekillenecek AB yolculuğunda desteklemesine yardımcı olmaktır. KKTC’nin uluslar arası tarihi aldatılışı karşısında 2004 yılından beri, büyük ölçüde sessiz ve hareketsiz kalan Türk basın ve medya çevreleri yeniden tarihi misyonlarını hatırlamalı ve tavır almalıdır.

Kıbrıs Türk Halkı pek haklı olarak 45 yıldan beri devam etmekte olan siyasal belirsizliğine son vermek istemektedir. Bu belirsizlik ve çözümsüzlük uluslararası hukukun açık ihlaline rağmen, Adanın egemenlik ve hükümranlık hakları ile “meşru Kıbrıs Hükümeti” unvan ve yetkilerinin sadece Rum Halkında toplanmasına yol açmışsa ve Dünya bu hukuksuzluğa ve pervasızlığa 45 yıldan beri seyirci kalmışsa, Kıbrıs Türkünün geleceğini, ısrarla, Rum-BM insaf ve icazetine terk eden bu günkü görüşme sürecine endekslemek ve görüşme sürecinin tutsağı olmak Kıbrıs Türküne yapılacak en büyük haksızlıktır. Anavatan Türkiye bu konudaki net tavrını ortaya koyarak Rumlar dışında bir KKTC yol haritasını cesaretle ortaya koymalıdır. Bunun cesaret ve kararlılıkla yapılması halinde KKTC Halkı, 45 yıldır göğüs gerdiği her türlü insanlık dışı zorluklara rağmen, yeni fedakarlıkları göğüslemekte tereddüt etmeyecektir. Anavatan Türkiye KKTC’nin yeniden daha vahim bir uluslar arası aldatılmışlık denizine sürüklemesine izin vermemelidir. Seçimlerden önce, KKTC için yeni seçeneklerin ancak Anavatan Türkiye’nin güvenceleri ile Halkımızın önüne konması halinde, yapılabilirlilik açısından anlam ve inandırıcılık taşıyacaktır. KKTC’de seçime katılacak partilerin en önemli misyonu, KKTC için yeni bir yol haritasını Anavatan Türkiye’ye seçimlerden önce kabul ettirmektir
Bu haber 349 defa okunmuştur

:

:

:

: