Geleceğe ait kararlarımızı verirken mutlaka geçmiş yaşantımızdan bazı kesitleri değerlendirmeye alır, bu dönemlerdeki tecrübelerimizden elde ettiğimiz verilerle kararlarımızı şekillendiririz. Bireysel düzeyde, kimi zaman farkına bile varmadan, bilinçaltı dürtülerle yaptığımız bu değerlendirmeyi firmalar, tüm bilimsel yöntemlerden ve firmanın veri kaynaklarından yararlanarak yaparlar. Bu yöntemle firmalar personel, satış, üretim, pazarlama Vb. gibi işletme fonksiyonlarını ayrı ayrı ele alarak bu unsurlar itibariyle geçmişe dayanarak geleceği planlarlar.
Büyük başarılar kazanmış askerler, bilim adamları, işadamları ve politikacıları incelediğimizde, bunların hemen hepsinin kendilerinden önce benzer alanlarda ün yapmış kişilerin hayatlarını dikkatlice okuduklarını ve yaşamları için bu noktalardan çıkarsamalar yaptıklarını görebiliriz.
Örneğin ünlü İngiliz politikacısı Churchill’in tarihe meraklı olduğu, tarihe mal olmuş siyasetçilerin ve kumandanların hayatlarını derinden incelediği birçok kaynakta yer alan bir gerçektir.
Bu konunun önemi son yıllarda iyice anlaşıldığı için birçok yayınevi tarihten bugüne başarıları ile topluma mal olmuş kişilerin hayatlarını biyografiler veya otobiyografiler şeklinde yayınlayarak ilgililerin bilgisine sunmaktadır.
Bunların içinde benim de okumak fırsatını bulduğum Cengiz han, Annibal ve büyük İskender gibi komutanların, komutandan da öte lider vasfı taşıyan kişilerin biyografilerinden dolayısı ile hayatlarından, kişiliklerinden ve deha’larından etkilenmemek cidden mümkün değil.
Benim için önem taşıyan husus ise, Cengiz han, Annibal ve büyük İskender gibi komutanların biyografilerini takiben, okuduğum birçok işadamının biyografilerinde, geçmişteki büyük liderlerle ortak özelliklerin bulunduğunu keşfetmek oldu.
Eminim ki; doğuştan gelen bazı kişilik özellikleri birtakım kimliklerde ortak. Ancak yine bu işadamlarının hayatlarının en dikkat çekici yanı, hemen hepsinin geçmiş tecrübelere büyük önem vermeleri ve bu tecrübelerin ışığında geleceğe ilişkin planlamalar yaparak başarıya uzanmalarıdır.
Bütün bunlar göstermektedir ki geçmiş, geleceğe ışık tutan en önemli aynadır ve geçmişini hatırlamayan firmalar geleceği planlamakta başarısız olmaya mahkumdur. Şirketler de insanlar gibi geçmişi hatırlar, muhasebe kayıtlarının dışında, kurumun gelenekleri ve değerleriyle birlikte kullanılan süreçleri ve prosedürleri de akılda tutarlar. İşte kurumsal hafıza’nın önemi de tam bu noktada başlamakta ve geleceği şekillendirme yolunda çaba gösteren yönetimlere rehber olmaktadır.
Bu nedenle, firmalarda kurumsal hafızanın oluşturulması çalışmaları son yıllarda büyük önem kazanmıştır. Ancak, kurumsal hafıza bunca stratejik önemine rağmen organizasyonun geçmişe takılıp kalmasına ve değişen ortama hızlı uyum sağlayamamasına neden olursa önemli bir zayıflık da oluşturabilir.
Bu nedenle, yönetimlerin kararlarını oluştururken geçmişe takılıp kalmadan, ama geçmişi de akıldan çıkarmadan davranmalarında büyük yarar olduğu açıktır.