Müstakbel ortağımızın yaptığına bakın

İstanbul’daki zirveye hepimizin bildiği gibi Sn. Akıncı çağrılmadı.

Çağrılmamasının nedeni hepimizin malumu Anastasiadis efendi ve hempaları “Sahte devletin, boyutları yükseltilmesin“ diye.
Tüm Rum Başkanlar, bizim Cumhurbaşkanımızla, BM’in organize etmediği, hiçbir yerde bir araya gelme kararlılığını, sürdürmekten, vaz geçmiş değiller.
Bunun son örneğini, İstanbul’daki zirvede gördük.
Sn. Akıncı zirveye değil, zirvenin sonundaki, yemeğe davet edildi.
Vay, sen misin davet eden.
Ne yemeğe katıldı.
Ne de, zirvenin tamamlanmasını bekledi.
İstanbul’u terk etti.
Üstelik planlanmış, randevularını da, iptal etti.
Anastasiadis efendinin, bu hareketi kendine özgü, bir hareket olmasa gerek.
Toplumundan bu konuda, büyük destek almakta.
Bu hareket, bize, şunu göstermektedir ki, Rum tarafı görüşmelerle ilgili olarak, ileri sürdükleri isteklerinden, vaz geçmek niyetinde değillerdir.
Cumhurbaşkanlığımız bunları karşı tarafın “hassasiyetleri“ olarak algılamakta ve görüşmelerin seyrini, bu hassasiyetler üzerinde yürütmektedir.
Bu hassasiyetlerin içerisine, bir unsur daha, eklemek ihtiyacı ortaya çıktı.
O da bizleri yani Kıbrıs Türk Halkını kendilerine hiçbir surette, eşit olarak görmemeleri, görmek, istememeleridir.
İstanbul zirvesinde, bu görüldü.
Zirveden sonra Sn. Akıncı’nın da katıldığı yemeği, terk edecek veya katılmayacak kadar, bir tavır içerisinde olan ve bir zihniyeti temsil eden, bu zat. Nasıl, Kıbrıs Türk Halkı ile, ortak bir çatıda yaşayabilecek?
Bunun izahını Türk Halkına, kim, nasıl izah edecek ?
Dağılmaya yüz tutmuş, bir AB için, bu yapılanlara katlanmak, kelimenin tam anlamı ile, küçük düşürülmek, anlamına gelmez mi ?
Türkiye’nin, AB’ye girme tarihini, 3000 olarak gösteren, İngiliz Başbakanının, sözleri karşısında halen, AB‘ye yelken açmak “ne akıl karıdır? “
Tarihinde, Kıbrıs Türk halkının bu kadar aşağılandığını, gören ve bilen varsa beri gelsin.
İstanbul’daki olaydan sonra, bu tip olayların artarak, devam edeceğini, beklememiz gerek.
Çünkü Güneydeki seçimlerden, sonra ırkçılığın, kafatasçı milliyetçiliğin, umulmadık şekilde büyüdüğünü sandıklar açıldıktan sonra, gördük.
Kıbrıs Türk halkına karşı her alanda tepkiler, daha da, büyüyecek.
Çünkü ırkçılık her geçen gün, Güneyde, artmaktadır.
Rum idarecileri de, bunu kamçılamakta, Türk düşmanlığını, aşılamaktadır.
Buna baktığımızda 2003‘ten günümüze kadar yapılan iki toplumlu etkinliklerin de, hiçbir faydası olmadı.
Olsa idi ırkçılık, bu denli tavan yapmazdı.
Elam ve yaptıkları için “Üç kişilik grup“ diyenler, bu son duruma, acaba ne diyecekler ?
Üç, 13 bin, oldu.
İki vekili, Meclise soktular.
Rum Milli Konseyi Türk düşmanı olan partilerin, daha çok, etki alanına girdi.
2016 yılını, çözüm yılı olarak hedef alanlar bunun mümkün olmadığını, ileriki günlerde, göreceklerdir.
Bu bizim için, sürpriz olmayacaktır.
Bu haber 9135 defa okunmuştur

:

:

:

: