Kıbrıs Rum Yönetimi Başkanı, fevri bir çıkışla, KKTC Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı’nın İstanbul BM Dünya İnsani Konferansına ev sahibi TC Cumhurbaşkanı tarafından Konferansın akşam yemeğine davet edilmesini ve bu arada BM Genel Sekreteri Banki Moon ve Kıbrıs özel Temsilcisi Espen Eide görüşmesini şiddetle protesto ederek İstanbul'u terk etmesi, Anastasiadis’in çözüm sürecinin temel parametreleri olan siyasal eşitliği, dönüşümlü eş başkanlığı ve iki kesimli eşit kurucu devlet esasını, asla kabul etmeyeceğinin de bir ilanıdır.
Bu görüşmelerin samimiyet temeli yanında kabul edilmiş temel çözüm esaslarının da açık bir inkarıdır.
İstanbul Konferansı’nda, Rum liderin bir uluslararası toplantıda, tarafların karşılıklı sıfatlarına halel gelmeksizin, görüşmelerdeki eşit muhatabı ve müstakbel eş başkanı ile bir arada görünmeyi bile reddetmesi, samimi federal bir ortaklık açısından fevkalade düşündürücüdür.
Anastasiadis, bu gelişme ile birlikte büyük bir hışımla BM Kıbrıs Özel Temsilcisini hedef tahtası haline getirmesi ve bu arada diğer Rum siyasi partilerin koro halinde Sayın Espen Eide’yi adeta istenmeyen adam ilan etmesi tesadüfi değildir. Bu gelişme Rum- Yunan kanadının, tarafların siyasal eşitliğe dayalı BM çözüm sürecinden bir an önce kurtulup Kıbrıs meselesinde AB normları ve esaslarının temel alınacağı yeni bir çözüm platformu inşa etmeye yöneliktir.
Esasen bir süreden beri Espen Eide’nin,'Kıbrıs sorununa ' çoğunluk olmayan kanadın' haklarını güvence altına alan 'Avrupalı Çözüm' kavramına ortaya atması AB' nin desteğini tam olarak yanına almış Rum- Yunan Kanadı dayatmalarının açık bir sonucudur.
Rum- Yunan kanadı Ege ve Doğu Akdeniz’de kalıcı bir barışı, Lozan Antlaşması ve 1960 Londra ve Zürih Antlaşmaları temelinde , adil bir Türk - Yunan dengesi içinde ve uluslararası hukuk temelinde çözümleme sorumluluğundan kararlı bir uzaklaşma eğilimindedir.
Yarım asırdan beri bu kanayan sorunları gündemde canlı tutması ve özellikle Kıbrıs Türkünün uluslararası haklarını görüşme masasında çözümsüzlüğe tutsak edip insanlık ayıbı ekonomik ve siyasal ambargoları yarım asırdan sürdürebilmesi, AB eski Komisyon Başkanı Barosso'nun da ifadesi ile Avrupa'nın bir utancı haline gelmiştir. Avrupa'nın utancı Dünyanın da bir utancıdır.! Ne yazık ki KKTC deki siyasi partiler, sendikalar, Ticaret Odamız , sivil Toplum 50 yıl devam eden bu insanlık ayıbı karşısında yılgın, çaresiz ve adeta ekonomik ve siyasal geleceğinin yarım asırdan beri belirsizlik içinde askıya alınmasından rahatsız değilmiş gibi tepkisiz! Asrın bu en büyük haksızlığı karşısında tam bir ortak gayret ve dayanışma içinde haklarımızı aramazsak ne zaman arayacağız? Bunu biz yapmazsak kim yapacak ?
Ey Kıbrıs Türkü, uyan ve kendine gel!