2016 sonu çözüm !

İyi pazarlar, değerli okurlarım. Bugün, Ay Napa’ya eğlenceye giden gençlerimize, Rum tarafında yapılan saldırıyı, irdeleyerek, çözüm sonucu, Kıbrıs Türk halkını, nasıl bir çözüm beklediğini, anlatmaya çalışacağım.

İyi pazarlar, değerli okurlarım.
Bugün, Ay Napa’ya eğlenceye giden gençlerimize, Rum tarafında yapılan saldırıyı, irdeleyerek, çözüm sonucu, Kıbrıs Türk halkını, nasıl bir çözüm beklediğini, anlatmaya çalışacağım.
2016 yılının, yani içerisinde bulunduğumuz yılın sonunda, büyük bir ihtimalle çözüm olacak !
Bunu kim diyor ? Başta, iki lider.
Sn. Akıncı ve Sn. Anastasiadis.
Görüşülmekte olan başlıklarda da, eski görüşmecilere oranla, çok büyük ilerlemelerin kaydedildiği de, açıklanıyor.
Buna karşın, daha kat edilmesi gereken, bir hayli yolun olduğu da söyleniyor .
Bunu, başka kimler söylüyor ?
Kuzeyde ve Güneydeki, siyasi partiler.
Türkiye ve Yunan yetkililer.
Başka ?
Başta BM Genel Sekreteri ve personeli.
Başka ?
Güvenlik Konseyi’nin, beş daimi ülkesi.
Başka ?
Kuzeyde ve Güneydeki, bazı sivil toplum örgütleri.
V S .
Herkes, çözümden yana.
Herkes çözümü, 2016 yılının, sonu olarak işaret ediyor.
Çözüm nasıl olur ?
İki tarafın, Kıbrıs sorununu halletmek için mutabık kalacakları bir
çözüm metnini, imzalamaları ile olacak.
Fakat bu çözümün ve bu çözüm metnine atılacak, imzadan sonra,
Kıbrıs Türk Halkının içinde bulunduğu barış ve güvenlik ortamının, devam edip etmeyeceğini, ortaya çıkacak olan anlaşmanın, bunu sağlayabileceğini sağlamak için , çok ciddi, caydırıcı müeyyidelerin getirilmesi halinde bile, bunun mümkün olup olmayacağına dair, araştırmalar yapılıyor mu?
En ağır müeyyidelerin, konması halinde bile, yapılacak çözüm anlaşmasının, yaşaması için, her şeyden önce, o çözüm şartlarını veya kurallarını benimseyecek ve uygulanmasını, içine sindirecek, her iki toplumda da, bu konuda iyi niyetli bilinç ve kültürün var olması gerekir.
Bu, her iki toplumda, var mıdır ?
Bunun yanıtını kapıların açılmasından sonra gerek Kuzeye gelen Kıbrıslı Rumların.
Gerekse, Güneye giden Kıbrıslı Türklerin, karşılaştıkları manzaralara, bakarak, bir tahlil çıkarmamız mümkün.
2003‘te kapıların açılması ile başlayan sürece, bir bakalım.
Aradan geçen, 13 yıl, nerede ise, tamamlanıyor.
Güneye geçen vatandaşlarımız, Türk oldukları için taciz edildiler.
Dövüldüler.
Arabaları, tahrip edildi.
İki toplumlu ortak etkinlikte, müzik aleti çalan gencimiz bıçaklanarak, nerede ise hayatını kaybetmiyor muydu ?
Sn. Talat, Leymosun’da bir konferans sırasında, konferans verdiği mahalde yakılmak istenmedi mi ?
Sn. Akıncı’ya da, sosyal bir etkinlikte yapılmaması gereken hareketler yapılmadı mı ?
Irza geçme teşebbüsleri, yapılmadı mı ?
Arabaları park halindeyken bir çok arabanın kapı veya camları kırılarak hırsızlık olayları yapılmadı mı ?
KKTC plakalı araçlara karşı, her gün taciz olayları yapılmıyor mu ?
Hepsi, bu saydığım fiiller, her gün için hemen hemen yapılmakta.
Şimdi madalyonun, öbür yüzüne bir bakalım.
Kuzeye gelen Kıbrıslı Rumlara karşı, Güneyde Kıbrıslı Türklere yapılan hareketlerin, hangisi, kaçta kaçı yapılmakta ?
Hiç kimse çıkıp da, yukarıda bu saydıklarımın birini veya yarısını kuzeyde, kuzeyi ziyaret eden, Rum komşularımıza yapan bir KKTC vatandaşını gösteremez.
Şimdiye kadar, Kuzeyde böyle bir şey olmadı.
Güneyde, bu yapılan eylemlerin failleri, hala daha yakalanamadı.
Çünkü, Güneyin yüz ölçümü, Rusya’nın yüz ölçümüne denk, yakalanamadılar !
Yakalanmaları, istenmiyor ki.
Bu bir bilinç ve kültür düzeyi ile ölçülecek bir konu.
Bütün bunlar, şunu ortaya koymakta.
Güneydeki komşularımız, bizlerle bir ortaklık Cumhuriyetinde, birlikte yaşayamayacaklarını 1963 ‘ te göstermediler mi ?
Bunun için, bunca şehit ve gazi vermedik mi ?
103 köyümüzü, yakmadılar mı ?
Bu, geçmişte yürümedi.
Gelecekte, ise:
Güneyde, bizlere karşı yapılan, kötü niyet ve kin kokan bu davranışları yaşadıkça, bunun ilerde de, mümkün olacağını güneydeki komşularımız, ispat etmiyorlar mı ?
Bu olaylar, Kıbrıs Türklerinin kulaklarına, küpe olmakta, önlerine gelecek çözüm paketine karşı da, kulaklarındaki küpeleri hissederek, ona göre, bir karar vereceklerdir.
Egemenlik, eşitlik ve güvenlik, çözümden sonra gelemez.
Bu, mümkün değil.
Gelse, gelse: 1974 öncesi, gelir.
Güneyin de, istediği, bu değil mi ?

Bu haber 3813 defa okunmuştur

:

:

:

: