Huzur

Günün lacivert geceye koşar adımlarla gittiği saatler... Uzaktan uzağa bir gece kuşu ötüyor...

Günün lacivert geceye koşar adımlarla gittiği saatler... Uzaktan uzağa bir gece kuşu ötüyor...
Yaseminlerin ve gece tütenlerin baygın kokusunu, derin bir nefesle içime çekiyorum...
Elimi uzatıp fesleğenin yapraklarını okşuyorum... Mis gibi...
Zamanın yavaşça eteğini sürüyerek yanımdan geçip gidişine bakıyorum... Ona gülümsüyorum... HUZUR bu olmalı...
Yalnızlığımız her zaman bizi içimize döndürür... İşte o an şükürlerimiz başlar... Hem de en büyüğünden... Koca şükürler... Sağlığımıza, varlığımıza, sevdiklerimize... En önemlisi de hissettiklerimize... Bize hissettirenlere...
Başımı kaldırıp buğulu gökyüzüne bakıyorum... Tek tük yıldızlar parlıyor... Bu gece ay yok... Uyuyan denizin koyuluğu ürkütüyor... Saint Hilarion ışıklarıyla tam bir masal dağı... Elimi uzatsam sanki dokunuverecekmişim gibi... Dünyanın en güzel yerinde yaşıyoruz...

Farkında mıyız?
Ayşe TURAL

BAĞBOZUMU
eylül sıcağında
darmadağın bağ
saçlarını topluyor altın tokalarla...
ay ışığında
tıpası açılıp
saçıldı mis kokusu şarabın
bedenin toprağına...
yüreğimdeki bağ
damar damar çatlarken
ılık ılık akarken derinliklerine

tenimin asma yaprağını
örtüyorum üzerine...

Ayşe Tural

A.Ş.K NEYİN KISALTMASI

Allah'ın Şaşkınlar Kulübü:

Aşık olduğum zaman şaşkın ve aptal hissediyorum. Bunu başkası söylese canım sıkılır, ama konu AŞK olunca şaşkınlığım üzmüyor beni...
Kalbimde bir çarpıntı başlıyor, elimi kolumu nereye koyacağımı bilemiyorum. Sözcüklerle aram genelde iyi olmasına rağmen her söz, yersiz geliyor bana...
Dünyaya bakışımın değiştiğini hissediyorum. Aklım gazete okurken bile tuhaf çalışmaya başlıyor. Siyaset haberleriyle magazin sayfalarına, felsefe yazılarıyla Güzin Abla köşesine aynı ilgiyle bakarken yakalıyorum kendimi. Bu da şaşkınlığımı biraz daha artırıyor ve gülmek geliyor içimden. Kahkahalar ata ata gülmek...
Dünyanın karanlığını örtmek isteyen kahkahalar... Aşkın getirdiği şaşkınlığın kahkahaları...

(Tuna Kiremitçi,s.97)


VAKİTLİ - VAKİTSİZ

ah! Şu bendeki
vakitli vakitsiz
aşkın çimlenişi
seni
aklıma koyduğumdan beri...

Ayşe TURAL

BİRİNİ GÖRÜNCE İÇİNİZ BUZ GİBİ OLUYORSA...

(Bir takipçimin sorusunu yanıtlamak için yazıyorum)
Gerçekten birini görünce ya da düşününce içiniz buz gibi oluyorsa oturup ciddi ciddi düşünün... Kötücül duygular çok tehlikelidir çünkü...
Yıllar önce yazdığım bir yazıda şöyle demiştim:
' Nefret, kin, hırs... Bu sözcükleri hiç sevmiyorum. Bana yaz ortasında kışı hatırlatıyorlar. Üşüyorum...'
Aynen o satırlarda dediğim gibi beni üşüten sözcükler bunlar... Olumsuz sözcükler...
Bu duygular özellikle böyle düşünen kişiye çok zarar veriyor. Hele bir düşünün:
Size haksızlık ya da kötülük yapan aklınıza gelince, sinirlenmeye başlıyorsunuz... Öfkeleniyorsunuz... sinir sisteminiz sinyaller vermeye başlıyor... Kalp atışınız hızlanıyor... Çevrenize bağırıp çağırıyorsunuz...
Hani ' Eşeğini dövemeyen semerini döver ' derler ya aynen öyle... Hak etmeyenlere surat asıyorsunuz... Bence buna asla hakkınız yok...
Düşünün... az şey mi bu...Ruh ve beden sağlığınız tehlikeye giriyor...

Size değer vermeyen, sizi üzen insanları YOK SAYMAYI öğrenin... Onlara en büyük cezadır bu... Şayet hatalarını anlayıp dönerlerse/ isterseniz/ affedebilirsiniz...

Arkanızı döndüğünüzde, dünyanızdan çıkardığınızda size artık zarar veremezler...

Haydi bir deneyin... Huzurunuz geri dönecektir...

EYLÜL GELİNCE
Eylül gelince...
Tüm dizelerimi
Gözlerine diziyorum
İnci inci...
Şiir oluveriyorlar...
Eylül hınzırdır...
Acımasızdır
Sonbahar yağmurları
Ruhumu yıkarken
Sen
Çağsayıcı mevsimler yaşatmalısın bana...
Dolunaylı gecelerde...
Eylül kıskançtır...
Gecelerin kolsuz kanatsız sevişmeleri
Yarasa gözlerinden uzak
Bir sana bir bana döner durur...
Eylül derbederdir...
Dağıtır ortaya saçar isyanlarımı...
Vurgun bir yürek
Delice
Ortasına ortasına vurur
Aşkın
Ah!
Şu eylül yok mu
Deli eder adamı...
Ayşe TURAL

GÖZÜNÜZ AYDIN
Günaydın...
Hayrola!
Yüzünüzde kocaman bir gülümsemeyle mi dolaşıyorsunuz, şu aralar?
Olura olmaza gülmeye mi başladınız?
İçinizden dışınıza taşan sevgi selini durduramıyorsunuz veeeee size göre her şey şarkı söylüyor gibi geliyorsa...
Bambaşka bir gözle bakıyorsanız etrafa...
Onu düşünmekten ve düşlemekten yoruluyorsanız...

Gözünüz aydın... İşte bunun adı AŞK...

BU GECE

Bu gece
ruhumu soyunup
AŞKı giyinsem diyorum...
zamanın küllerinden
yeniden doğar mısın acaba?
Ayşe TURAL

GÖZLERİMİZ KAMAŞIYOR
Ne zaman yazı yazmaya başlasam karşıma geçip oturuyorsunuz…
Ya elinizde mis gibi bir kahve, ya da baharatlı kocaman bir fincan çay...
Merakla gözlerimin içine değil, yüreğime bakıyorsunuz gibi geliyor. Bocalıyorum önce… Heyecanlanıyorum ardından. Heyecan çok iyi bir şey aslında. O zaman daha güzel şeyler bulup çıkarıyorum, dağarcığımdan…
Bu neye benziyor biliyor musunuz?


İpekliler satan bir kumaş satıcısına… En güzel, en gözalıcı olanlarını ayırıp koyar ya önümüze…
Aynen öyle…
Gözlerimiz kamaşsın ister…
Bence hayatın kendisi GÖZ KAMAŞTIRIYOR…
Ona doymuyoruz, kana kana içilen su misali…
Hangi yaşta olursak olalım, ondan ayrılma düşüncesi gözümüzü korkutuyor…
HAYAT öyle tatlı ki…

GÖKTAŞI
aslında
bir göktaşı olmalıydım
feleği şaşmalıydı dünyanın...
arsızların yakasına yapışmalıydım...
boğazımı sıkmamalıydı
söz verip de yerine getiremeyişlerim...
kırık bir tuz kokusu
kalır o zaman ardımda
ben denize yürürken...
bir düş bul bana
ne olursun!
ölümcül olmayan acılar kirala...
ürperen ara zamanlarda
yasemin kokularını duyur...
Ayşe TURAL

HAYATI BİR SÜRPRİZ GİBİ YAŞAMAK...
Havalar hafiften de olsa serinlemeye başladı... Eylül geldi çünkü...
Ben bu aya tutkunum, vurgunum... Biraz hüzün, biraz içe dönme duygusu yaşatır bana nedense...



Solan sararan yapraklara inat, binbir kokulu sonbahar çiçekleri açacak... Akşamüstleri hafiften ürperecek tenimiz...
Gün batımları, şarkılar düşürecek aklımıza...
Yaşamımızda da umutları ekme mevsimi şimdi...
Yarına daha bir görerek bakma zamanı...
Hayatımıza birilerini davet etme zamanı...
Daha uysal, daha sıcak, daha sevecen olma vakti...
Sevme zamanı...
Kalbinizin kırıklarını aldırma zamanı...
Hayat sürprizlerle dolu...
Neden olmasın...
Köşeyi dönüyorsunuz ve HAYATINIZIN AŞKI karşınıza çıkıyor...
Yaşasıııııın....
(Ayşe TURAL, Girne)
(* söz verin bulursanız bana yazacaksınız...)

GİDEBİLMEK
gidebilmek
bir cesaret işidir bayım...
alıştığınız yaşamı
tıpkı bir ceket gibi
sırtınızdan atıp
gidebilir misiniz?

arkanıza dönüp bakmadan
ASLA...
işte o zaman
ne kadar yürekli olduğunuz
çıkar ortaya...
hey, sen! …
haydi durma
topla cam kırıklarını kalbimin
yüreğinin götürdüğü yere git
GİDEBİLİRSEN...
Ayşe TURAL

KARİZMATİK ERKEKLER...

Kadınlarda cazibe aranırken erkekler de KARİZMA var mı, diye bakılıyor... Karizmatik erkeklerin tanımı aşağı yukarı şöyle: Güzel konuşan, kültürlü, fiziği düzgün, güzel giyinen, en önemlisi de kibar davranan erkek... Elbette bu işte karşı cinsin gönlünü çelmeyi becermek de ayrı olay...
Genel kabul görüde: Orta yaşı bulmuş hatta biraz geçmiş, saçlara aklar düşmüş, temiz, titiz ve de olgun erkek modeli... Nerede, nasıl davranacağını bilen, ağır başlı; özellikle de sözüne güvenilir olması da ayrı bir değer taşır...
Ancak unutulmamalı ki, her erkek önce asil olmalıdır... Tıpkı kadınlardaki gibi, başkalarını taklit etmeden kendine özgü davranmasını öğrenmiş olmalı... Konuşmaları, kendine güvenli duruşu, abartısız ve doğal davranışları...
BEYLER: Gelelim son noktaya: Sevecen ve sıcak davranışlarınız size her zaman artı puan kazandıracaktır... BİLİNE...

DÜN
dün seninle
sevgi sofrasındaydık

senin gözlerinde hüzün

bende AŞK vardı

bir de peşimize düşen şarkılar...
derken bahar şafağı
gözlerimizi kamaştırdı
aydınlattı içimizi
ilkyaz esintisi vudukça yüzümüze
hüzünler dağıldı birer birer...
dün seninle
sevgiyi ördük ilmek ilmek
söyleşti gözlerimiz
kumrular gibi
sevişti ellerimiz
özgürlük güzel şeydi doğrusu
SEVGİ güzeldi
inan bana
AŞK hepsinden güzeldi...
Ayşe TURAL


MERHABA DEYİNCE BİRİNE...
Aslında ' hoşgeldin dünyama...' demek isteriz... İncinmişliklerimizi, kırılmışlıklarımızı, hırpalanmışlıklarımızı ince tebessümlerin arkasına gizlemeye çalışırız...

Kalplerimizin yamalarını saklarız... Hırçınlıklarımız kabuk bağladığı halde sızım sızım acıyan yaralarımızdandır...


Bir el uzanınca öbür ele, cankurtaran simidi gibi sarılır beriki el...
Yeni bir yola, hem de ışıklı bir yola birlikte çıkmanın sevinci ve tatlı telaşı sarar yüreği...
Aşkın kuyruklu yıldızı, çoktan dokunmuştur her ikisine de...
Ayşe TURAL

ESKI BİR ŞARKI
ne sizin hayatınız
ne de benimki
bir şarkıya benzer...
ama
özleyişler ta içimizde
altın özleyişler hem de...
eski bir şarkıda
ilk aşkımız paslanır...
iliklerimizdedir yaz yağmurları
bin bilinmeyenli denklemler misali
akıp gider zaman
avuçlarımızdan...
Ayşe TURAL

BİRİNİ DÜŞÜNÜNCE İÇİNİZ ISINIYORSA...
Aklınıza biri düşüverir ansızın... Bir şey... küçücük bir şey hatırlatır onu size... Çoktandır görmemişsinizdir... Gözleri gelir aklınıza... Biraz da gülüşü... Özlediğinizi hissedersiniz o an...


Ne kadar zaman görmediğinizi hesaplamaya çalışırsınız... Kendi vefasızlığınıza içiniz üzülür... Kendinize kızarsınız, arayıp sormadınız diye...

Her şeyi bir yana bırakıp telefona sarılırsınız... Bin bir özür ararsınız, sıralarsınız da... Kendinizin bile inanmadığı...
Ertesi gün çat! kapı gidersiniz, sevgiyle kucaklanırsınız... Sanki daha dün ayrılmış gibi... Yüzünüze vurulmaz, sitem edilmez... Zamana yüklenir tüm kabahatler... İçiniz ısınır ayrılırken...

Birini düşününce içiniz ısınıyorsa onu daha sık görün... O size iyi gelendir...

Ayşe TURAL
Bu haber 2961 defa okunmuştur

:

:

:

: