Bir hatıra bir ders.

Bizi, yeni bir günün sabahında uyandıran, hayata dair güzel şeyler yapma fırsatı veren Rabbimize hamd olsun.

Bizi, yeni bir günün sabahında uyandıran, hayata dair güzel şeyler yapma fırsatı veren Rabbimize hamd olsun. Acısıyla tatlısıyla bir gün daha geride kaldı, yeni bir gün başladı. Geride bıraktığımız gün sayısı bir artarken kalan günlerimizden de bir eksildi. Dün eksik bıraktıklarımızın ya da yanlış yaptıklarımızın pişmanlığının yanında geride kalan güzelliklerin de memnuniyetiyle hayat devam ediyor. ”İki günü birbirine denk olan zarardadır” hadisi gereğince, bize düşen hataların eksiltilip güzelliklerin çoğaltılma imkanı ve ihtimaliyle önümüzde yeni fırsatlarla başlayan günü en güzel değerlendirmektir.

Hayatın akışı içerisinde birbirimizle daima iletişim halindeyiz. Anne, baba, eş, kardeş, akraba, komşu, arkadaş, işçi, işveren amir, memur kısaca hayatın olduğu her alanda birbirimizle bir şekilde alış verişimiz oluyor. Gerek maddi gerekse manevi olarak çevremizle ilişkilerimizde daima hakkı ön planda tutmamız gerekiyor. Çalışan, emeğinin karşılığını en güzel bir şekilde almalı, kimseye haksızlık yapılmamalı, elimizle dilimizle kimseyi incitmemeliyiz. Kelime anlamı olarak barışın karşılığı olan dinimiz bunu emrediyor. ”En güzel bir surette” yaratılmış, en üstün varlık, insan olarak bize verilen bu güzelliğin farkında olup bize yakışan güzellikte bir ömür sürdürmemiz bizden beklenen en öncelikli şeydir diye düşünüyorum.
Bu dünyada yaptığımız iyi kötü her şeyin karşılığını alacağımız ahiret aleminde bizi en zor durumda bırakacak olan şeyin kul hakkı olduğunu dinimiz haber veriyor. Allah’a karşı görevlerimizde bir kusurumuz olduğunda, kendimizle ilgili bir hatamızdan dolayı Rabbimizden af dilediğimiz, tövbe ettiğimiz zaman affedileceğimizi biliyor öyle inanıyoruz. Ancak söz konusu kul hakkı olduğunda affedilebilmemiz için öncelikle üzerimizde hakkı olan kişilerden helallik almamız icabediyor.
Çocukluk yıllarımdan unutamadığım bir manzara vardır. Yaşadığımız köyde yaz mevsimi geldiğinde yaylara göçerdik. Hayvancılıkla uğraştığımız için yazın yaylaya çıkmak bir zorunluluk idi. Hayvanların sütlerini değerlendirmek için birkaç komşu bir araya gelir sütleri birleştirilerdi. Tek başına olsa az bir miktar süt, pek bir şey ifade etmiyor. Birleştirince yekün oluşturduğundan bir işe yarıyor. Yağ, peynir, tarhana, her ne yapılacaksa elde yeterli miktarda süt olduğu için rahatlıkla yapılabiliyor. Sırayla yapılan bu işlemde herkes ihtiyacını karşılamış oluyor. Buna verişik derlerdi. Verilen sütün miktarı tesbit edilir, zamanı geldiğinde kimden ne kadar alınmışsa aynı miktar iade edilirdi. Yayladan göçme zamanı geldiğinde herkes birbiriyle ödeşmiş olarak ayrılırlardı. Ayrılırken yaşanan manzarayı hiç unutamam Aynı köyde aynı mahallede yaşamalarına rağmen sanki gurbete gidiyormuş gibi kadınlar birbirlerine sarılıp ağlaşırlar helalleşirler bir dahaki sene için kavilleşirlerdi. Hatırladıkça diyorum ki keşke her yaptığımız işin sonunda böyle bir helalleşme yapsak. Alışverişte, hizmet sunumunda arkadaşlıkta, komşulukta sohbetlerde. Bir vesileyle bir araya gelmiş insanların ayrılmadan önce bu helalleşmeyi yapmaları ne güzel olur. Yarın yaparız dediğimiz bir çok iş için yarın çok geç olabiliyor. Dolayısıyla altın ve gümüşün geçmediği o güne kul hakkıyla gitmemek için azami dikkat etmek lazımdır.
Peygamber efendimiz bir gün ashabıyla birlikte otururlarken “Sizce müflis kimdir?” diye bir soru sordular “Bizim aramızda müflis, parası ve malı olmayan kimsedir,” dediler. Rasülullah sallallahu aleyhi ve sellem:
'Şüphesiz ki ümmetimin müflisi, kıyamet günü namaz, oruç ve zekat sevabıyla gelip, fakat şuna sövüp, buna zina isnad ve iftirası yapıp, şunun malını yiyip, bunun kanını döküp, şunu dövüp, bu sebeple iyiliklerinin sevabı şuna buna verilen ve üzerindeki kul hakları bitmeden sevapları biterse, hak sahiplerinin günahları kendisine yükletilip sonra da cehenneme atılan kimsedir' buyurdular.

Yarın müflis duruma düşmemek için bu dünyada henüz vaktimiz varken üzerimizde kul hakkı bırakmamanın çarelerini aramak en öncelikli işimiz olsa gerektir. Rabbim cümlemizi kul hakkıyla huzuruna çıkmaktan muhafaza eylesin

KUL HAKKI

Alemin huzuru, ömrün ahengi,
Her işinde göz önüne al hakkı
İki cihanın da o dur mihengi
Mikyas eyle hep yanında bul hakkı

Bir merada yozlarımız katışık,
Bahçelerde dallarımız tutuşuk
Suyu aynı arktan bağlar bitişik
Komşunun komşuda vardır yol hakkı

'En kıymetli kazanç alın teridir'
'Mümin olan zulmetmekten berîdir
Hak dağa yüklense dağı eritir
Teşekkürle ödenir mi el hakkı

Hacet dileyene olma muhannet
Garip, fakir, düşkün sana emanet
Sakın emanete etme ihanet
İflah etmez yetim hakkı, dul hakkı

Kimsenin sırrını ifşa eyleme
Bırak iftirayı gıybetin deme
'Ölmüş kardeşinin etini yeme'
İflasa götürür seni dil hakkı

Hak, yüce Mevla'nın güzel ismidir
Hakşinaslık saadetin resmidir
Dediklerim sadece bir kısmıdır
Her nesnede mevcut böyle bil hakkı

Uzakta zannetme akıbet yakın
Vakit geç olmadan gayreti takın
Mahşer meydanında tartılır yükün
Boynuna dolanır yarın kul hakkı
Kul Hakkı
Bu haber 191 defa okunmuştur

:

:

:

: