KALP KRİZİ YAŞI 30’A İNDİ

Dünya Kalp Günü’nde düzenlenen basın toplantısında konuşan doktorlar ülkedeki kalp sağılığı ile ilgili çarpıcı açıklamalarda bulundu

Her eylül ayının son pazar gününde kutlanan “Dünya Kalp” günü nedeniyle Kıbrıs Türk Tabipleri Birliği’nde dün basın toplantısı düzenlendi. Toplantıda, Kıbrıs Türk Tabipleri Birliği Başkanı Dr. Filiz Besim, Kıbrıs Türk Kalp Derneği Başkanı Dt. Öner Özerdem, Lefkoşa Dr. Burhan Nalbantoğlu Devlet Hastanesi Kalp ve Damar Cerrahisi Kliniği’nden Dr. Hasan Birtan ve Lefkoşa Dr. Burhan Nalbantoğlu Devlet Hastanesi Kardiyoloji Kliniği Şefi Dr. Gülgün Vaiz konuşma yaptı.

VAİZ, “YILDA 2 BİN 500 KİŞİ

Lefkoşa Dr. Burhan Nalbantoğlu Devlet Hastanesi Kardiyoloji Kliniği Şefi Dr. Gülgün Vaiz, ülkedeki kalp krizi yaşının 30’lara kadar indiğini belirterek, “Kalp ve damar hastalıkları ülkede birinci sırada ölüm sebebiyse, kalbimiz feryat ediyor, ağlıyor, ölüyorsa buna çare bulmak zorundayız” dedi. Lefkoşa Dr. Burhan Nalbantoğlu Devlet Hastanesi’ne yılda ortalama 350 kişinin, Gazimağusa Devlet Hastanesi’ne 100 civarında kişinin kalp krizi şikâyetiyle başvurduğunu söyleyen Vaiz,  yılda 2 bin 500 kişinin Dr. Burhan Nalbantoğlu Devlet Hastanesi Kardiyoloji Bölümü’nde kalp ve damar hastalıkları şikayeti nedeniyle müşahede altına alındığını aktardı.

YAŞAM TARZIMIZI DEĞİŞTİRMELİYİZ

Vaiz, yılda 2 bin kişiye anjiyo yaptıklarını belirterek, “Rakamlar büyük. Ortalama kalp krizi yaşımız Avrupa’da en genç yaş grubunu oluşturuyor. 1990’larda yılda 80 kişi kalp krizi geçirirken, 2000’li yıllarda bu sayı 150’ye, bugün ise 300’e çıktı” dedi. Akdeniz’de, Sardunya adasında insanların 100 yaşına kadar yaşadığını belirten ve “Biz neden Kıbrıs’ta 40-50 yaşında kalpten ölelim?” diye soran Vaiz, insanlara “Yaşam tarzınızı değiştirin, hareket edin. Kalp ve damar hastalıkları önlenebilir” çağrısında bulundu. Vaiz, “Yanlış besleniyoruz, hazır yiyoruz, kilo alıyoruz, hareket etmiyoruz, çok sigara içiyoruz, tansiyonumuz, şekerimiz var. Stresliyiz, mutsuzuz ve karamsarız. Bütün bunlar kalp hastalığı faturası olarak bize geri dönüyor” dedi.

“BENİM ÇAĞRIM HEPİMİZE”

Ülkedeki kalp krizi yaşının 30’lara kadar indiğini aktaran Vaiz şöyle devam etti:“30-40 yaşında insanlar kalp krizi geçiriyor, hastanelerimize geliyor. Biz artık bu insanları kaybetmek istemiyoruz. Bunun yolu sadece doktorlardan, sağlık çalışanlarından geçmiyor. Sivil toplum, yerel örgütler, devlet ve halk birlikte hareket etmek zorunda. Yani, benim çağrım hepimize.”

“KALP KRİZİNİ TANIMAK ÖNEMLİ”

Bu yıl dünya kalp örgütleri ile Türkiye Kardiyoloji Derneği’nin kalp krizinin belirtileri konusunda yaptığı uyarıya da dikkat çeken Vaiz, şunları aktardı: “Kalp krizini tanımak önemli. Kişilerin kalp krizi belirtilerini bilip, en kısa sürede hastaneye ulaşması gerek. Kalp krizinden endişe ediyorsak, 30 yaşın üzerindeysek, sigara içiyorsak, şekerimiz, tansiyonumuz varsa, çok stresliysek tanıyı doktorun koymasına izin verelim. En kısa zamanda kendi aracımızla değil, 112 ile hastaneye ulaşalım. Kalp krizi geçiren hastalardan yüzde 50’sinin hastaneye ulaşamadan kalbi duruyor. Eğer hastaneye ambulansla giderseniz, bu size kalp masajı, şok cihazıyla kalbi çalıştırma gibi müdahale olanakları sağlar. Kalp krizi geçiren birinin birkaç saat içinde hastaneye ulaşması ilerleyen yıllardaki yaşam kalitesi için çok.” Kalp krizinin beklenmeyen bir durum olduğunu, nasıl seyredeceğinin belli olmadığını kaydeden Vaiz, “Kalp krizi bütün krizler gibi ani müdahaleyi ve organizasyonu gerektirir” dedi.

BİRTAN: “KORONER DAMAR HASTALARI SADECE KKTC’NİN SORUNU DEĞİL”

Lefkoşa Dr. Burhan Nalbantoğlu Devlet Hastanesi Kalp ve Damar Cerrahisi Kliniği’nden Dr. Hasan Birtan ise, özellikle koroner damar hastalarının sayısının her geçen yıl inanılmaz şekilde arttığını kaydetti. Birtan, “Bu sadece KKTC’nin değil, dünyanın problemi” dedi. Spora erken yaşlarda başlanması gerektiğini vurgulayan Birtan, hareketin insanın hastalıklara karşı kullanabileceği en büyük silahı olduğunu belirtti.

“METABOLİK SENDROMUN GELİŞTİRDİĞİ DİYABET, YÜKSEK TANSİYON VE KORONER DAMAR HASTALIĞI...

Lefkoşa Dr. Burhan Nalbantoğlu Devlet Hastanesi’nde yılda 300’e yakın açık kalp amelieyatı yapıldığını söyleyen Birtan, “Bunların yüzde 80’ini koroner damar hastalıklarından oluşturuyor. Bunun da yegane sebebi metabolik sendromun geliştirdiği diyabet, yüksek tansiyon ve koroner damar hastalığıdır” dedi. Dr. Burhan Nalbantoğlu Devlet Hastanesi’ndeki kardiyoloji ve kalp damar cerrahi merkezlerinde hem tecrübe, hem de donanım olarak tüm hastalıkları göğüsleyebilecek durumda olduklarını belirten Birtan, “Yaklaşık 7 yıldır kalp damar cerrahi servisimiz hizmet vermektedir. Bu hizmeti dünya ülkeleriyle eşdeğer kalitededir. Ancak tek amacımız koruyucu hekimliğin geliştirilmesi ve hasta potansiyelinin azaltılması” ifadesine yer verdi.

BESİM, “BİREYE DE DEVLETE DE GÖREV DÜŞÜYOR”

Kıbrıs Türk Tabipleri Birliği Başkanı Dr. Filiz Besim, ülkedeki birinci basamak sağlık ocaklarının ve sağlık merkezlerinin hizmet imkanlarında ciddi sıkıntılar olduğunu belirterek, bu merkezlerin ivedi şekilde ve bütün halinde ele alınması, hekim, personel ve ekipman yönünden güçlendirilmesi gerektiğini vurguladı. Besim, “Koruyucu hekimlik ve erken teşhis ancak güçlü birinci basamak hizmetleriyle mümkün” dedi. Sağlık hizmetlerinde koruyucu hekimlik programlarını artırmanın, vatandaşları bu konuda bilinçlendirmenin devletin görevi olduğunu kaydeden Filiz Besim, sağlığın gelişmiş, halkın sağlık hizmetlerinden memnun olduğu ülkelerde tedavilerin yüzde 70’inin birinci basamakta yapıldığını aktardı.

“YÜZ GÜLDÜREN GELİŞMELER DE VAR...”

KKTC’deki kalp hastalıklarının tedavisine de değinen Kıbrıs Türk Tabipleri Birliği Başkanı Dr. Filiz Besim, kardiyolojide, kalp ve damar cerrahisinde sağlıktaki sorunlara rağmen yüz güldüren gelişmeler yaşandığını söyledi. Kalp hastalıklarında en ileri tetkik ve tedaviler yapılabildiğini belirten Besim, “Kardiyoloji ve kalp damar cerrahisi servisleri anlımızın akıdır. Böyle şeylerin olması, başarıdır, umuttur, güzelliktir. Demek ki istersek yapabiliyoruz. İnsan kaynağımız, yetişmiş hekim gücümüz var. Tek yapmamız gereken bu yetişmiş kaliteli insan kaynağını daha iyi şekilde organize etmek, verimli kılmak” dedi.

“YENİ HASTAHANE... UMALIM Kİ BU SÖZDE KALMASIN”

Yeni hastane inşasına da değinen Filiz Besim, “Umalım ki bu sözde kalmasın. İlk kez 2013’de tıp töreninde yeni bir hastaneyi gündeme getirmiştik. Aradan 3 yıl geçti, hala hastanenin proje aşaması konuşuluyor. Sağlık gibi hayati konuların fazla konuşulmadan yapılması gerek. Evet doğrudur, biz fakir bir ülkeyiz, küçük bir ülkeyiz, bağımlı bir ülkeyiz, günün sonunda her ülkenin kendi şartlarında öncelikleri vardır, bu önceliklerde sağlık olmalıdır. Sağlık olmazsa olmazdır” dedi.

ÖZERDEM: “DEMEÇ VEREREK SAĞLIKTA YOL ALAMIYORUZ”

Kıbrıs Türk Kalp Derneği Başkanı Dt. Öner Özerdem de, “Demeçler vererek, belli günlerde basın toplantıları yaparak sağlıkta yol alamıyoruz, yönetenlerin harekete geçmesi, ciddi yasal ve idari tedbirleri alması gerek ” dedi. Koruyucu önlemlere rağmen dünyadaki ölümlerin yüzde 50’sini kalp ve damar hastalıklarının oluşturduğunu kaydeden Özerdem, şöyle devam etti:“Ülke insanımızın yüzde 35’inde hipertansiyon, yüzde 60’ında yüksek kan yağı değeri var. Bunların önüne geçmemiz lazım. Metabolik sendrom dediğimiz bel kalınlaşması, diyabet ve hipertansiyon kalp krizlerine davetiye çıkarıyor. Bunlar ciddiyetle ele alınmalı. İnsanlarımızı en üretken yaşta, ülkelerine en faydalı olacakları dönemde kalpten kaybediyoruz, bu ailelerde toplumda ciddi travma yaratıyor.”

“YÜZDE 10 CİVARINDA ÇOCUK DİYABET, YÜZDE 30’UNA YAKINI OBEZ”

Temel sağlık ile koruyucu hekimlik hizmetlerinin öne çıkarıldığı takdirde kalp ve damar hastalıklarının azaltılacağını belirten Özerdem, “Beslenmemizde ciddi yanlışlıklar var, kalbimize gerekli özeni göstermiyoruz. Bugün yüzde 10 civarında çocuk diyabet, yüzde 30’una yakını obez” ifadesine yer verdi.Öner Özerdem, okul kantinlerinin durumuna da işaret ederek, evlerde de geleneksel yemeklere değil hazıra yönelme olduğunu kaydetti, “Bunlar, çocuklarımızın potansiyel hasta olmasını kaçınılmaz kılıyor” dedi.

“BİLMEDEN KALBİNDE BOMBA TAŞIYAN İNSANLARIN ORANI YÜZDE 20”

Temel sorunlardan birinin insanların hekime veya hastaneye geç gitmesi olduğunu da vurgulayan Özerdem, bunun insanları ilaca ve yatağa bağımlı hale getirebileceği uyarısında bulundu, “Ailesinde kalp damar hastalığı olanlar gerekli tetkikleri zamanında yaparak kaliteli yaşamı seçebilir. Bu ülkede kalp hastası olan, bilmeden kalbinde bomba taşıyan insanların oranı yüzde 20” şeklinde konuştu.
Bu haber 85 defa okunmuştur

:

:

:

:

DİĞER HABERLER