Bugün, ülkemizde sık sık kullanılan “tabu “ kelimesini alarak, yola çıkmaya karar verdim.
Bir çok politikacı, Kıbrıs Müzakereleri nedeni ile Rum tarafının istediği taviz noktaları karşısında. Sırf anlaşma olsun diye, bu isteklere olumlu yanıt vermek için bu kelimeyi sık sık kullanmaktadırlar.
“Bunu ellemek, tabu değildir.”
“Bir kısım Rum’un, Türk Kurucu Devletine gelip yerleşmesi, tabu değildir.”
“Falan isteğin yerine getirilmesi “ karşısında oluşan tepkilerde de, sık sık kullanılır “ tabu “ kelimesi.
Nedir bu “tabu.“
Anlamı nedir, buna bir bakalım.
“Yasaklanarak korunan ( nesne, kelime, davranış ).“
Mesela insan yaşamını ortadan kaldırmamak ve bunun idamesini sağlamak için, tüm dünyada koruyucu tedbirler alınarak insan yaşamını ortadan kaldırıcı tehlikelere karşı, koruyucu önlemler alınmıştır.
Bu çerçevede, insanların bir yaşam hakkının olduğu kabul edilmiş ve buna dokunulmaması için önlemler alınmıştır.
İnsanın kendi yaşamını sona erdirmesi bile, tüm dünyada bir suç olarak benimsenmiş ve hemen hemen tüm ceza yasalarına bu kural girmiştir.
Demek ki, İnsan yaşamı dünyamızda bir “tabu “ dokunulamaz.
İnsan yaşamının, sadece bir “tabu “ kelimesi ile güvence altına alınması da mümkün değil.
İnsanın yaşamını özgürce sürdürebileceği ortamların yaratılması ve bunlara dokunulmaması bir “tabu “ hükmündedir.
İnsanın beslenmesi, sağlığını devam ettirmesi, barınacak yerlerin temin edilmesi Vs .
Fakat en önemlisi yaşam hakkını, ortadan kaldıracak fiili durumların önlenmesi için getirilen önlemlerdir.
Bunlar, direkt ve dolaylı olarak alınan önlemlerdir.
Bir genelleme yaptıktan sonra, gelelim ülkemizdeki duruma.
Bizde, bilhassa İngiliz sömürge idaresinden, 1960 Cumhuriyetin kurulmasına dek, Kıbrıs Türk halkının yaşamı ve yaşam hakkı bir tabu olarak görülmemekte.
Bu hakka en büyük tehdit Rumların Adada, Türk varlığını kabul etmemeleri zihniyetinden doğmakta idi.
Bu zihniyet, hala daha devam etmekte.
Adada, Türk varlığının olmasını asla içlerine sindirmiş değillerdir.
Bunu, müzakere sürecinde de görüyoruz.
Kendi yaptıkları anlaşmaları delmek ve ortadan kaldırmak için, türlü oyunlar sergilemekte, dünyayı da buna alet etmek istemektedirler.
Kıbrıs Türk Halkının yaşamı, bir “tabu “ ise.
O yaşamı, özgürce sürdürecek olan bir ortamın yaratılması da, o oranda bir “tabu “ hükmündedir.
Bu, 1960’ta Cumhuriyet kurulduğunda tabulaştırılmıştı.
O zaman, bunu tüm dünya kabul etmişti.
Şimdi, Kıbrıs Türk halkının yaşamını özgürce devam ettiren, bu koruyucu önlemleri, gerekliliğini bile bile ortadan kaldırmakla, bu konuda güneyin dümen suyuna girme utanmazlığını göstermişlerdir.
Kıbrıs Türk Halkının yaşamı bir “tabu “ olduğuna göre, onu idame ettirecek ortam ve unsurlar da bir “tabu “ hükmündedir.
Yani Kıbrıs Türk halkının, şu andaki konumu, ikameti, çalışması, ekip biçmesi, yaşamını devam ettiren unsurlarsa. Bunlar da yaşamını sürdürmesi için bir “ tabu “ mahiyetindedir.
Bunlar bir birinden ayrılmayan unsurlardır.
Ayırırsanız, Kıbrıs Türk halkının yaşam hakkı ortadan kalkar.
Bugün, Güzelyurt’ta bir eylem var.
“Güzelyurt’u vermeyik “ eylemi.
Güzelyurt, Güzelyurt’ta oturanlar için bir “tabu “ mu?
Evet, bir “tabu”.
Çünkü yaşamlarının bir güvencesi, geleceklerinin yol haritası.
Unutmayalım ki, Kıbrıs sorunu bir mal mülk sorunu değildir.
Kıbrıs sorunu, Kıbrıs Türklerinin yaşamını güvence altına alacak, özgürce bir yaşamı sağlamaktır.